Merhaba Kıymetli Okurlarımız, yürekten sunulan sevginin ilginin; zerre şüphe barındırmayan bir inançla birleşmesinin neticesi büyüleyicidir. Bu makalemde otizm ile ilgili yaptığım (gelişen, sorgulayan bakış açıları) araştırmalarını kısacık maddeler halinde  kendi kalemim ve yorumlarımla da şekillendirerek sizlerle paylaşmak istiyorum.

  • Otizmli bireyleri kendi normalinize bakarak acımasızca ve haksızca lütfen yaftalamayın. Onların da kaliteli olarak yaşamaları gereken bir hayatları olduğunu unutmamalıyız.
  • Hayatları birbirlerini tetiklemeye hazır ağlarla örülmüştür. Yaşanan sorunların çözümlenebilmesi için insancıl ve çok yönlü bakış açısı gerekmektedir.
  • Otizmli çocukların öfkesinin azaltılması ve çevresiyle doğru bir şekilde iletişime geçebilmesi için önce duyusal anlamda gelişimini hızlandıracak etkinlikler yapılmalıdır.Olumsuz, öfkeli davranışlarına sinirlenerek tepki vermek yerine sakin kalınmalı ve onu anlamaya çalıştığımız hissettirilmelidir.
  • Ne yapmasını istiyorsanız bunu ona somut olarak göstermelisiniz. Onların yeni alışkanlıklara alışması için biraz daha fazla zamana ihtiyaçları vardır. Onlara istemediklerini zorla yaptırmak yanlıştır. Yaşam pratiklerini tekrarlayarak beraber yapmalısınız. Karşılarında ayna olmanız, onların yaptıklarını sizinde yaptığınızı görmek hoşlarına gidecektir. İstekleri de kendilerine olan güvenleri de artacaktır.
  • Düzenli olarak onlarla sohbet etmelisiniz. Sizi dinlemiyor, sizinle ilgilenmiyor gibi gözükseler bile onlarla iletişimi sürdürmelisiniz. Anlama gelişimini sağlamak için dokunsal ve görsel öğelerle iletişimini desteklemelisiniz Hissedildiği, anlaşıldığını düşünen bireyler daha çabuk sosyal döngüye girebilirler.
  • Yapamadıkları herhangi bir şeyde empatiden, anlayıştan yoksun tepkiler vermenizin aranızda ki bağa ciddi manada zarar vereceğini unutmamalısınız. Becerileri ve davranışları öğrenmesi için uygulanan baskı onda gerilime yol açıp beynin sinirsel aktivitesini bozuyor. Psikolojik sorunlar yaşıyor ve bu depresyona kadar gidebiliyor. Otizmli çocuğun zihnini en çok kullandığı an, mutlu olduğu andır. Zıplamayı seviyor ise onunla zıplayabilirsiniz gibi.... Bu zamanlar iletişimi kuvvetlendirmek için muazzamdır. Mutluluk hormonunun zihinde mucizevi etkiler yarattığı her daim aklımızda olmalı diye düşünüyorum.
  • Sıkılmaya başladığında neler yapıyor? Kendine özgü belirtileri gözlemleyerek etkili bir iletişim için bilgi sahibi olabilirsiniz. Ayrıca onların gelişmeleri için farklı, ilgi çekici aktiviteler denenmelidir.
  • Sesimizi yükseltmeden duymuyor, anlamıyor düşünceleri tamamen unutulmalıdır.
  • Otizmli ile ilgili ön yargılar onları ilerletmiyor. Her yapmaya çalıştığı davranış, başkalarının onlara yaptırmasıyla sonuçlanıyorsa, gelişmenin de olmayacağı aşikardır değil mi? Lütfen..! Kapasitesi bu kadar gibi kullanılan çirkin ve yanlış kalıpları unutun.O her şeyi yapabilir, becerebilir,ilerleyebilir, başarabilir.Yeter ki yürekten inanalım ve bunu onlara daima hissettirelim. Nerede inanç, yürekten sunulan sevgi, ilgi, emek var ise oradan harika sonuçlar çıkacağına lütfen inanın ve onları buna inandırın olur mu?

Saygılarımla, esenlikler diliyorum.