Olduklarını sananlar bile mesafeyi korurlar; onlar ancak bu kadar gelmişlerdir ve geri dönecekleri zamanı kollamak için tetikte beklerler. Sınırları vardır; sınırları asla aşmazlar, sınırlarına hapsolmuş olarak kalırlar.
Kimileri olduklarını bilirler. İçsel güzelliklerini bilirler, içsel parfümlerini bilirler; korkuları yoktur. Ama olmayan için korku vardır çünkü onun hiç parfümü yoktur. Eğer kendini açığa çıkaracak olursa, sadece kötü kokar. Kıskançlıklar, nefretler, kızgınlıklar kokar. Sevginin, duanın, merhametin parfümüne sahip değildir.
Milyonlarca insan tohum kalmaya karar verdi. Neden? Çiçeğe dönüşebilecekken neden tohum kalmaya karar verdiler?
Çünkü tohum, çiçekten daha güvenlidir. Çiçek narin, tohum narin değil. Tohum daha güçlüdür. Çiçek çok kolayca yok edilebilir; güçlü bir rüzgâr veya yağmur onu koparacaktır. Tohum, rüzgâr tarafından kolayca yok edilemez, korunaklıdır, güvendedir. Çiçek açıktadır; o kadar narin bir şeydir ki başına her şey gelebilir ama tohum güvendedir; bu yüzden milyonlarca insan tohum kalmaya karar verir.
Oysa tohum kalmak ölü kalmaktır, tohum kalmak hiç yaşamamaktır. Güvenli bir durumdur kesinlikle ama onda hiç hayat yoktur. Ölüm güvenlidir, hayat güvencesizliktir. Gerçekten yaşamak isteyen kişi sürekli tehlike içinde yaşamalıdır.
Gerçekten zirvelere ulaşmak isteyen kişi, kaybolma riskini göze almak zorunda. Gerçekten en yüksek tepelere tırmanmak isteyen kişi, bir yerlerden düşme, aşağı kayma riskini göze almak zorunda. Büyüme arzusu ne kadar büyükse, daha çok tehlikeyi kabul etmek zorunda. Gerçek insan, cesareti tam da kendi yaşam tarzı olarak, kendisinin büyüyeceği iklim olarak kabul eder. Alıntı