Yaşamımın her evresinde gücümü hep sevgi ve dürüstlükten aldım. Dünyadaki tüm kötülüklerin da sevgi ve onun verdiği potansiyelle alt edilebileceğine inandım. Bu arada en çok tedirgin olduğum insanlar da, emzik gibi sevgisini sürekli ağzında gezdirenler oldu.

Bu düşüncemin ne kadar doğru olduğunu kanıtlayan son olay Fatih Terim’le Galatasaray’ın son ayrılık senaryosu oldu. Burak Elmas başkanın seçim kampanyasının en güçlü figürü Fatih Terim değil miydi? Burak Elmas, her yer ve ortamda, “Fatih hocanın içinde olmadığı bir Galatasaray” düşünülemez demiyor muydu? Eeee, ne oldu da şartlar bu noktaya geldi ve “Bu ne sevgi ahhh, bu ne ızdırap” noktasına gelindi?

Evet, Galatasaray ligin 20. haftasında liderin tam 22 puan gerisinde ve şampiyonluk yarışının çok çok uzağına düşmüş durumda. Mucizelerin bile böyle bir olasılığı oluşturma ihtimali yok. Avrupa’da ise Sarı Kırmızılı takım yoluna devam ediyor.

Şimdi soruyorum? Fatih Terim’le yolları ayırarak, kalan haftalarda her maçını kazanıp puanları beşer beşer mi toplayacaksın? “Geleceğe yatırım yapıyoruz”, “Galatasaray’ın yarınları için çalışıyoruz” diyeceksin. Fatih hoca için methiye manzumeleri düzeceksin ve altını oyup yolları ayıracak ve üstelk te, “Fatih hoca istifa etti” diyerek kenara çekileceksin.

Sizi bilemem ancak bana vefasızlığın, yalandan sevgi tacirliği yapmaktan başka bir şey değil bu.

Doğrusunu söylemem gerekirse, Burak Elmas başkanın seçilmesine, bir Galatasaraylı olmamama karşın inanılmaz sevinmiş ve vizyonu, görüş ve düşünceleri açık bir ismin Sarı Kırmızılı kulübün başkanlık koltuğuna oturmasından çok büyük mutluluk duymuştum. Ancak önce yola birlikte çıktığı isimlerden Avukan Rezan Epözdemir’e karşı takındığı tavır ve buna bağlı olarak Epözdemir’in yaptığı zehir zemberek açıklaması beni bir silkeledi. Daha sonrasında ise, Fatih Terim’le ilgili gelişmeler, duygu ve düşüncelerimi yeniden gözden geçirmeme neden oldu.

Ve sonuçta bir kez daha anladım ki vefa da, sevgi de söylemle değil eylemle ortaya konulacak duygular. Şurası kesin ki, Galatasaray taraftarı da benim gördüklerimi görüyor. Zamanı geldiğinde, tüm Galatasaraylıların ortak değeri, kulübün kredisi en yüksek isimleri arasında yer alan Fatih Terim’e reva görülenlerin hesabını sorması kaçınılmazdır.

Bu arada, söylediklerimden bağımsız olarak belirtmeliyim, Fatih hoca karakter olarak her şeye kayıtsız şartsız, “Evet” diyen, ‘sıfır’ problem bir adam değildir. Daha önce çalıştığı altı başkanla da zaman zaman sorunlar yaşamıştır. Ancak Fatih hoca ne kimseyi arkasından vurur, ne de arkadan vurulmayı kabul eder.

Sonçta bana göre Burak Elmas da bu faturayı seçim sandığında ödeyecektir diye düşünüyorum. Zira, geçmişte yaşanan olaylar geleğin bir yerde aynasıdır.

Hoşçakalın…