Dün akşam harika bir etkinliğe katıldım. Maride kafenin tatlı sahibesi beni mandalinaların sarıp sarmaladığı Bodrum Yadigarı etkinliğine davet etti. Bodrum ilçesinde yaşayan Erman Aras, 70 yıllık evliliklerinde birbirlerini hiç incitmeyen annesi Yadigar ile hayatını kaybeden babası Ömer arasındaki sevgi bağını, dört bin ağaçlı bahçeden ürettiği mandalina ve diğer ürünleri "Bodrum Yadigarı" markasıyla yaşatmaya başlamış. İstanköy'deki bir mandalina bahçesinde tanışan Ömer ile Yadigar çifti, 70 yıl önce severek evlendi. Evlilikleri boyunca birbirlerine olan sevgi ve saygılarıyla çevresindekilere örnek olan çift, mutluluklarını dört çocukla taçlandırdı. Tüm zorluklara birlikte göğüs gören çift, eşsiz aromasıyla bilinen Bodrum mandalinasıyla hayatlarına bambaşka bir yön verdi. Meyve bahçeleri arasında mutlulukları hep katlanan Ömer Aras, eşinin çok sevdiği mandalinanın bahçesini oluşturmaya karar verdi. Yaklaşık 65 yıl önce büyük emekle oluşturduğu dört bin ağaçlı bahçeden elde ettiği meyvelerin satışından evinin geçimini sağlayan Aras, çoğu zaman eşi Yadigar ile bu bahçede eskileri andı, çocuklarına aralarındaki sevgi bağının hep süreceğini belirtti. Çiftin mutluluğuna dört yıl önce Ömer Aras'ın 92 yaşında hayatını kaybetmesiyle gölge düştü. Aras çiftinin çocuklarından 62 yaşındaki Erman Aras, beş yıl önce anne ve babası arasındaki sevgi bağının devam etmesi için bir şeyler yapmaya karar verdi. Bunun için babasının oluşturduğu bahçeden ürettiği mandalina ile bu meyveden elde ettiği ürünleri annesinin adının yer aldığı "Bodrum Yadigarı" markasıyla satışa sunmaya başladı. Aras, Ortakent Mahallesi'nde babasından kalma 50 dönümlük mandalina bahçesinde her yıl üretim yapıyor. Aroması ve çekirdeğiyle bilinen mandalinayı sadece meyve olarak değil, elde ettiği diğer ürünleriyle de değerlendirdiğini aktaran Aras, mandalinadan doğal, şeker ilavesiz ürettikleri gazoz, cips, kolonya, lokum, reçel, marmelat, sos, sorbe, sirke, un ve esans gibi ürünleri, internet aracılığıyla da satıyorlar. Bahçenin kendileri için çok ayrı bir anlamı olduğunu vurgulayan Aras, anne ve babasının sevgisinin de bahçeyle birlikte hep büyüdüğünü, yeşerdiğini ifade etti. Babasından devraldığı mirası sonraki nesillere aktarmak istediğini anlatan Aras, babasının elleriyle dikip büyüttüğü ağaçlardan elde edilen ürünleri annesinin adıyla adlandırmalarının da kendileri için ayrı bir mutluluk olduğunu kaydetti.Aras, babasının ölümünün ardından annesinin çok üzüldüğünü belirterek, şöyle konuştu: "Babam ve annem birbirlerinin gözlerinin içine baktıklarında bile mutlu olmasını bilen örnek bir çiftti. Bu birlikteliğin anısını sonsuz kılabilmek için 'Bodrum Yadigarı' marka fikri oluşturduk. Babamın büyük bir özveriyle oluşturduğu, çocukları gibi ilgilendiği bahçelerimizden elde edilen ürünlere annemin adı yakışırdı. Babam annemi de sevgisiyle yeşertti. Babamın 'Yadigarı'na biz de böyle sahip çıkıyoruz. Mandalina ağaçları sadece bize değil, ülkemize de yadigar. Annem zaman zaman anılarını tazelemek için bahçeye gidiyor. Burada çok duygulanıyor. Onların sevgisi bambaşkaydı. Bizim çocuklarımız ve sonrakiler de hep Ömer ile Yadigar aşkını bu mandalina sayesinde diri tutacak. Hem babamın bize bıraktığı mandalina bahçesini hem de anneme gözümüz gibi bakıyoruz. " Bodrum Yadigarı’ markasıyla baba emaneti mandalinasının yok olmaması, geleceğe taşınması için ona katma değer yaratıyor. Bodrum mandalininin farkı eşsiz aroması. Bu aroma Denizden gelen meltem rüzgarı ve sımsıcacık güneş eşliğinde olgunlaşmasının ürünü. Dünya tarım literatüründe “Bodrum Yerli Mandalini” olarak bilinmekte. Meyvesi kadar çiçek ve olgunlaşmamış yeşil formu ise esans ve kokteyllerin olmazsa olmazıdır.
ROBBIE WILLIAMS
"Let Me Entertain You", "Rock DJ", "Kids", "She's The One", "Feel" ve "Angels" gibi şarkılarla tanınan dünyaca ünlü sanatçı Robbie Williams Bodrum'da bulunan bir otelde sahne aldı. 25 yıllık solo kariyerinde dünya çapında 85 milyon albüm satışına ulaşan, bugüne kadar 13 albüm imzalayan Robbie Williams, 2010 yılında babası Türk annesi Amerikalı Ayda Field ile dünyaevine girmişti. Benim dinlemekten zevk aldığım, çok eğlendiğim bir şarkıcı. Fırsatım olmadı, başka bir davette olmam gerekiyordu gidemedim. Fiyatlar için yazıldı, çizildi. Evet fiyatlar yüksekti, ama o bir dünya starı. Hemde %100 orijinal. Onun aldığı fiyatların çok daha fazlasını mesela Ebru Gündeş’e (asla gidip dinlemeyeceğim,dinlemediğim) ödüyorlar. Ya da hala yıllar geçmesine rağmen ritim tutmayı ve dans etmeyi öğrenememiş Ajda Pekkan’a ödüyorlar. Bakıyorum haftalardır çok pahalı diyorlar Robbie için.Altını tekrar çiziyorum adam dünya starı. Eğer Türkiye’dekilere böyle fahiş ödemeler yapılıyorsa Robbie daha fazlasını hak ediyor. Bir çok ülkeye gidip sadece Türklerin olduğu yerde konser vermekle dünya starı olunmuyor maalesef. Bu arada bir dünya starının kaprissiz ve abartısız örneği sevgili Robbie. Konserden önce hafif bir akşam yemeği, konser sonrası için de suşi talebinde bulunan şarkıcı, meyve, sakız, badem sütü, bitki çayı gibi atıştırmalıklar istedi. Şarkıcı, kebap talebinde de bulundu.
İYİ VE KÖTÜ
Hayko Cepkin’nin başrolünde olduğu Jekyll & Hyde Müzikali Hayko Cepkin’in muhteşem performansıyla izleyiciyi derinden etkiliyor. İyi ve kötünün aynı bedende varoluşunu izlediğimiz müzikalde Hayko Cepkin’in oyunculuğu seyirci tarafından uzun uzun alkışlandı.Robert Louis Stevenson’ın klasik gerilim romanından uyarlanan dünyaca ünlü Jekyll & Hyde Müzikali, Antre Production yapımıyla çarpıcı bir prodüksiyon ve muhteşem bir kadro ile Bodrum’da sahnelendi. 9 Oscar adaylığı ve 2 Oscar ödülü bulunan Leslie Bricusse’ın sahne uyarlamasının, Malcolm Keith Kay genel sanat yönetmenliğinde, Grammy ve Tony adaylıkları bulunan usta besteci Frank Wildhorn’un pop-rock türündeki güçlü müzikleriyle birleştiği Jekyll & Hyde: Bir Broadway Müzikali’nin yapımcılığını Melikcan Zaman'ın üstlenirken, yönetmen Taner Tunçay, genel sanat yönetmeni Malcolm Keith Kay, yaratıcı yapımcı Feri Baycu Güler, müzik direktörü Sabri Tuluğ Tırpan ve koreografisini ise Seda Özgiş Kaleci’nin üstleniyor.Babasının zihinsel sorunlarını çözmek ve ona yardım etmek için bir tedavi arayışında olan Dr. Jekyll insan doğasındaki iyi ve kötüyü birbirinden ayırmak ve kötüyü denklemden çıkartmak istemektedir. Ancak çalışmaları tıp çevrelerince “fazlasıyla sıra dışı, hatta çılgınca” bulunur ve ihtiyacı olan desteği alamaz. Babasını kurtarmak için her şeyi yapmakta kararlı olan Dr. Jekyll hazırladığı formülleri kendi üzerinde denemekten başka bir çaresi kalmadığını düşünür. Ancak deneyler sonucunda içindeki ‘karanlık kişiliği’ yani Mr. Hyde’ı uyandırır. Çoklu kişilik bozukluğu yaşayan Dr. Jekyll geceleri kontrolü kaybeder ve Mr. Hyde ipleri ele alır. Bu sırada Londra’da kanlı cinayetler işlenmeye başlar. Jekyll’ın nişanlısı Emma Carew ve yakın dostu John Utterson, doktorun sağlığından ve davranışlarındaki değişikliklerden endişe ederlerken, bir kabare şarkıcısı olan Lucy hem Dr. Jekyll hem de Mr. Hyde ile tehlikeli bir yakınlık kurar. Hyde’ı kontrol altında tutmakta zorlanmaya başlayan Dr. Jekyll ‘ın yarattığı bu canavardan kurtulmak için fazla vakti yoktur... İlk albümünden beri yolunu ve çizgisini çok net belirleyen, her albümünde farklı bir temaya ağırlık veren, gotik, yer yer korkutucu öğeleri 7’den 70’e milyonlara sevdiren, Hayko Cepkin’in Dr. Henry Jekyll’dan Mr. Edward Hyde’a dönüşümünü mutlaka izleyin derim. Ve bu konuyla bağlantılı çok sevdiğim bir hikayeyi anlatmak isterim size. “Yaşlı Kızılderili reisi torunuyla birlikte kulübesinin önünde oturmakta ve az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izlemektedir. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtır. On iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup dururlar. Bunlar dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğidir. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünmektedir. Dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden özellikle siyah ve beyaz olduğunu anlamak ister. Bir gün dedesine bunun sebebini sorar; Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazlar ve ‘Onlar benim için iki simgedir evlat’ der. ‘Neyin simgesi?’ diye sorar çocuk. Dedesi: ‘İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.’ Çocuk, sözün burasında; ‘mücadele varsa, kazananı da olmalı’ diye düşünür ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini daha ekler: ‘Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?’ Bilge reis, derin bir gülümsemeyle torununa bakar ve ‘Hangisi mi evlat? Ben, hangisini daha iyi beslersem’ der.” Tıpkı o Kızılderili bilgenin de dediği gibi içinizde neyi beslerseniz o kazanacaktır. Yani önemli olan hayatımızda içi içe geçmiş olan zıtlıklardan hangisini beslemeyi seçeceğimizdir.
KENDİNİ İYİLEŞTİRME İŞİ NASIL YAPILIR?
Biliyorsunuz yaptığım işlerin arasında eğitimlerini aldığım holistik koç olarak çalışmalarım var. Bu hafta bununla ilgili bir kitap buldum ve hemen okudum. Üç milyonu aşkın takipçili Instagram fenomeni "@the.holistic.psychologist" hesabının sahibi Dr. Nicole LePera'dan kalıcı bir değişim yaratmak için kişiyi kendi gücünü kontrol altına alıp kullanmaya yönelten devrim niteliğinde bir kitap. Kendisi de bir klinik psikolog olan Dr. Nicole LePera, geleneksel psikoterapinin kısıtlamaları yüzünden sık sık hayal kırıklığına uğradı. Danışanları ve kendisi için daha fazlasını isteyerek, insanları kendilerini iyileştirmeleri için gerekli olan araçlarla donatan birleşik bir zihinsel, fiziksel ve ruhsal iyilik hali felsefesi geliştirme yolculuğuna başladı. Hayat değiştiren sonuçları bizzat deneyimledikten sonra öğrendiklerini başkalarıyla paylaşmaya başladı ve kısa süre sonra "The Holistic Psychologist (Holistik Psikolog)" doğdu. Şimdi, Dr. LePera çok talep edilen kitabını dünya ile paylaşıyor. Kendini İyileştirme İşi Nasıl Yapılır? kitabında hem "Kendini İyileştirmek" için bir manifesto hem de daha enerjik, otantik ve neşeli bir yaşam yaratmak için temel bir rehber sunuyor. Çeşitli bilimsel alanlar ve iyileştirici yöntemlere dair en son araştırmalardan yararlanan Dr. LePera, çocukluktaki olumsuz deneyimlerin ve travmanın bizimle nasıl yaşadığını, bütün bedende nasıl işlev bozukluklarına neden olabildiğini —bizi eş bağımlılık, duygusal toyluk ve travma bağları kalıplarıyla meşgul olmaya mahkum eden zararlı stres tepkilerini nasıl harekete geçirdiğini anlamamıza yardımcı oluyor. Kişinin kendini sabote ettiği bu davranışlar, tanımlanıp ele alınmadığı sürece hızlı bir şekilde döngüsel hale gelebiliyor ve insanları mutsuz, tatminsiz ve iyilikten uzak hislerle bırakabiliyor. Kitapta Dr. LePera, okuyuculara yıkıcı davranışlardan kurtulmaları ve hayatlarını yeniden yaratmaları için destek ve araçlar sunuyor. Geleneksel eylem tarzına getirilen bir dizi köklü değişim olan bu çalışma, zihinsel sağlık ve kişisel bakıma dair yaklaşım şeklimizi sonsuza kadar değiştirecek bir rehber.