Nereye gittiği belli olmayan bir kriz içindeyiz. Her kesim, bu durumdan kendince nasibini alırken etkilenmeyenlerin başında kuaför ve lokantalar geliyor. Kadınlar güzelliklerinden vazgeçemiyor ancak daha ucuzuna kaçıyor. Esnaf, “saç çıktıkça biz batmayız” diyor. Bu kriz ortamında cirolarını arttıran bile bulunuyor. Lokantalarda da durum aynı, kriz insanlar üzerinde yeme-içme alışkanlığı geliştirmiş. Eskiden seyrek rastladığımız obez sayısında da hızlı bir artış gözleniyor. Zor zamanlardan geçen insan, yeme modunda bir ruh haline giriyor. Yaşanan zorluklar insanlarda farklı bir durumu tetikliyor olmalı. İnsanlar korkunç durumlarda bile bir şekilde hayata tutunuyor. Yaşama arzusu, hayatta kalma dürtüsü daha ağır basıyor. Savaştan sonra bir ülkede insanların oturacak evi yoktu. Çatısı, penceresi olmayan binalar harabeydi ama kadınları sabah 9’da son derece şıktı. Yıkıntılardan çıksa da kimi renksiz olan dünyasının, dışını renklendirerek moral bulmaya çalışıyor. Kimi de kendini yeme-içme ile avutuyor. İştahlarını kaçırmak değilse de niyetimiz gıda hilelerini hatırlatalım: "Mutfağımızı gezebilirsiniz" tabelası gördüğünüz yerlerden uzak durun. En iyi gizleme ortada bırakmaktır. Acılı ezme dedikleri, dünden artan çoban salatasında yapılır, hatta müşteriden dönen artık salatayı bile kullananlar var. Ucuz lahmacunun kıyması yüzde 50 kavrulmuş pırasadan oluşur, en iyi gurmeler bile tadını zor ayırır. Ekmek tatlısı müşterilerin yarım bıraktığı bayat ekmekten, kırmızıbiber, kiremit tozundan yapılır. Baharatlar, karabiber kanserojen boyalıdır. Ucuz cevizli baklavada kullanılan cevizin en az yarısı, kuruduktan sonra robottan geçirilip kavrulan ekmektir. Üzerine dökülen fıstık ise bal kabağı rendesidir. Son kullanma tarihi geçmiş ürünler yeniden paketlenir. Beyaz peynire, yoğurda kireç katılır. Küf tutmuş ve bayatlamış peynirler, eritilerek eritme peynir olur. Tereyağa; patates, margarin katılır. Eski incirler şekerli suya batırılarak parlatılır. Ekmek karbonatlı değilse patates unundan o da değilse küflü undandır. Çay da küflüdür. Süt hileli, yumurta ise hormonlu yemden ibarettir. Sebze ve meyve de hormon yüzünden ihraç iadesidir. Et ürünleri zaten etten değildir, öyle ise muhtemelen hastalıktan ölen hayvanların gömüldüğü yerden çıkarak masaya gelmiştir.