Osmanlı Devleti, Yükselme Dönemi’nde başlamak üzere Duraklama Dönemi de dahil zor durumda kalan toplumlara ve devletlere yardımını esirgememiştir. Endonezya’ya, Sumatra’ya ve Afrika’daki irili ufaklı birçok devlete hep yardımcı olmuştur. Kanuni Dönemi’ndeki Hint Seferleri bu yardımların en güzel örneğidir. Şöyle ki; Gücerat Hükümdarı Bahadır Şah Portekiz donanmasının baskısından kurtulmak için Kanuni’den yardım isteyince Hindistan’a dört sefer yapılarak yardımlar eksik edilmez. 
Macar halkını ezen Avusturyalılar, mezhep ayrılığını bahane ederek Katolik olmayanlara zulme başlamışlardı. Bu baskılara karşı halkı teşkilâtlandıran Macar liderleri ise, tek tek öldürülüyordu. Köprülü Fazıl Ahmet Paşa zamanında Avusturya’ya karşı ayaklanan Macar lideri İmre Tököly, Osmanlı Devleti himayesine girmek istemiş, fakat devlet Lehistan meselesiyle meşgul olduğundan, Avusturya ile sürmekte olan barışı bozmayıp İmre Tököly’nin isteğini reddetmişti. İmre Tököly, Avusturyalılara karşı tek başına mücadeleye girişti. Sonuçta zor duruma düşen Tököly İmre, kurtuluşu Osmanlı Devleti’ne sığınmakta buldu, İstanbul’a gönderdiği elçileriyle, Osmanlı himayesine girmek için müracaat etti. Devrin sadrazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, bu vaziyeti değerlendirerek, İmre Tököly’nin müracaatını ve Orta Macaristan’ın himayesini kabul etti. Osmanlı Devleti, Orta Macaristan’daki bazı kaleleri zapt edip, Tököly İmre’ye verdiği gibi, onu resmen Macar kralı olarak tanıdı. Ona yardımını esirgemedi.
Kuzey komşumuz Rusya’nın kurulduğu günden beri en büyük hedefi bir taraftan Karadeniz kıyılarına inmek, bir taraftan da Batlık Denizi’ne açılmaktı. Yani Rusya, Osmanlı Devleti ile mücadelesinde kendi lehine bir zemin yaratmak istiyordu. Osmanlı içinde yaşayan Ortodoks toplumları kışkırtarak Osmanlı Devleti'ni zayıflatacak ve yapacağı savaşlarda daha önce kaybettiği toprakları geri alacaktı. Eflak ve Boğdan Beylerini Osmanlılara karşı kışkırtan Rus Çarı I. Petro, Poltova Savaşı’nda İsveç Kralı Demirbaş Şarl'ı yenince, XII. Karl Osmanlılara sığındı. İsveç Kralı’nı kovalayan Rus birliklerinin Osmanlı topraklarına akınlar düzenlemesi ve Bender'de mülteci bulunan Karl'ın İstanbul'a yazdığı mektuplarla Rusya aleyhine yaptığı kışkırtmanın etkisi ile Sultan III. Ahmet Rusya'ya karşı savaş ilan etti. Yani düşküne yardım için durup dururken yine bir savaşa girmiş olduk. Hani tarihi bilmeden “mişli” “muşlu” tarihçi olup ta Baltacı, Katerina görüşmesini müstehcenlik boyutuna kadar getirenlerin anlattığı savaş var ya; işte bu savaş o savaştır ve o savaşın adı da Prut Savaşı’dır. İşte Türk büyüklerine atılan bu ve buna benzer bu çirkef suçlamaları da bir başka gün yazmaya çalışacağım.  
Gelelim esas konumuz olan İngiltere’ye yapılan Osmanlı yardımına; Osmanlı Sultanı III. Murat zamanında İngiltere Krallığı, o devirde Avrupa’nın en kuvvetli iki devletinden biri olan İspanya’nın tehdidi altındaydı. Almanya İmparatorluğu ile müttefik olan İspanya, güçlü donanmasıyla İngiltere’yi denizlerden silmiş, Britanya adasını da işgale hazırlanıyordu.
Karada Alman İmparatorluğu ile denizlerde de İspanya ile savaş halinde olan Osmanlı Devleti, İngiltere’yi bu iki devlete karşı destekleme kararı aldı. Önce 11 Eylül 1581’de imzalanan ticaret anlaşmasıyla İngiliz tüccarlarına Osmanlı topraklarında ve limanlarında serbest ticaret yapma hakkını veriyordu. Bunun üzerine İspanya Krallığı da Osmanlı Devletiyle anlaşma yapmak için harekete geçti, fakat ret cevabı aldı. Üstelik Yemen valisi Hasan Paşa da Hint okyanusunda, silah yüklü 4 İspanyol gemisini zapt etmişti. Bu hadise İspanya’da büyük bir telaş uyandırırken, Londra’da büyük bir sevinçle kutlandı. Ancak, İspanya’nın İstanbul’a gönderdiği elçi ile barış antlaşması yapılabileceğinden endişe ediyorlardı. Fakat Osmanlı hariciyesi, İstanbul’a gelen İspanyol elçisini görüşme yapmadan geri gönderdiler. Bu hadise üzerine İngiltere rahat bir nefes aldı.
Elizabeth'le Osmanlı Sultanı III. Murat arasındaki yazışmalar başladı. 25 Ekim 1593'e Elizabeth, Sultan Murat'a hitaben yazdığı mektupta, İspanya kralının dinî muhalefet ve kadîm düşmanlıkla karadan ve denizden ülkelerine saldırdığından söz ediliyor. Elizabeth mektubunda ayrıca İspanyolların, İslam memleketlerinde ticaret yapan tüccarlara zarar vererek Osmanlı ülkesine gidip gelen gemilerin yollarını kestiğini iddia ediyor. Kendilerinin İspanya'da esir olan Müslümanların çoğunu para karşılığında kurtarmaya çalıştığını, bu hizmet ve dostluklarına mukabil, Osmanlı ülkesindeki İngiliz tüccarlarına saygı gösterilerek emniyet içinde ticaret yapmalarının sağlanmasını talep ediyor. Sadece Padişaha değil, Valide sultana, Veziriazam’a, Padişahın hocası Sadeddin Efendi’ye, vezirlere ve Kaptanı derya’ya değerli hediyeler yolladı.
Gönderdiği mektupta, “putperest” dediği Katolik İspanyollar’a karşı askeri destek istiyordu. Osmanlı padişahının kalbini kazanmak için Protestan İngiltere’de resimlere ibadetin yasak olduğunu da belirtip, gûya İslamiyet ile Protestanlığın birbirlerine yakın olduğunu ispata çalışıyordu. Bu arada İngiliz büyükelçisi Edward Barton, III. Murat Han’a sunduğu dilekçede: “Kraliçem, zat-ı şahanelerinin küçük bir işareti ile 7 seneden beri İspanya kralına karşı savaşmaktadır. Buna karşılık Haşmetmeablarının yardımını istirham etmektedir.” 
Sultan III. Murat'ın Elizabeth'e yazdığı cevabî mektupta şu ifadeler yer alıyor: "İki ülke arasındaki dostluk ve ahitname-i hümâyûn gereğince dost ve düşmana karşı birlikte hareket edilecek. Ahitname şartlarına uyulduğu takdirde İngiliz tüccarlarına kimsenin zulüm etmek ihtimali olmaz. Eskiden Osmanlı padişahları ile dostluk edenler nasıl saygı görüp himaye edilmişlerse size de o şekilde muamele edilecek. İspanya'da esir olan Müslümanların İngiltere tarafından kurtarılması sadakat ve bağlılığınızın göstergesi. Elçinizle göndermiş olduğunuz mektubunuzda Osmanlı donanmasına ilişkin söyledikleriniz hususunda hepsiyle ilgili malumum olmuştur. İlkbaharda büyük bir donanma gönderilmesi kararlaştırıldı. Allah'ü Teala donanmayı zafere ulaştırsın." 
İspanyol donanmasından korkan İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in Osmanlı sultanından yardım isteğinde bulunduğuna ilişkin mektup ortaya çıkarılınca İngiltere Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Trevor Philips, bu bilginin resmi tarihlerine eklenmesi gerektiğini söylemiştir. Yani İngiltere ister yardım desin, ister siyasi dayanışma desin. Aslın da bu çaresizliğe yardım elini uzatan Osmanlı’nın bu insani davranışı asla unutmaması gerekir. 
İşte yukarıda yazdıklarım Osmanlı-Türk- Devleti döneminde yapılan birkaç insanı yardımın hukuki ve siyasi boyutlarıdır. Bu konularda ayrı ayrı incelenmeye değer konulardır. Peki, Cumhuriyet Dönemi’nde neler oldu son olarak da ondan bahsedeceğiz.