Geçenlerde yaşlı bir gazinin acı sonu ile bir şehit annesinin feryadı Kurban Bayramı arifesinde hepimizi derinden üzdü. Bir kulübede yalnız yaşayan 80 yaşlarında bir Kore Gazisinin açlıktan ve bakımsızlıktan öldüğünü, yakınları cenazeye sahip çıkmadığından devlet adına son görevin bizzat kaymakam tarafından yerine getirildiğini gazetelerden öğrendik. Yine gazetelerde anılan gazinin şeref aylığını almaması üzerine arandığında ölü bulunduğuna dair haberler de vardı. Bu olaydan biraz sonra da Star TV’nin haber programında görme özürlü bir şehit annesinin acı feryadından, şehit ailelerine bağlanan maaşın, eşinden ayrıldığı için kendisine bağlanmadığını hayret ve üzüntü içinde öğrendik. Şehitlerin geride bıraktıkları eş ve çocukları ile anne ve babalarına maaş bağlanması hakkındaki kanunun, eşinden ayrılmış bu hanıma maaş bağlanmasına imkan vermediğini, Harp Malülü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Gönül Alpaydın da doğruladı ve bu konuda bir çok defa ilgili makamlar nezdinde girişimde bulunduklarını, ama bir sonuç alamadıklarını belirtti. Bu hanımın dramını ekranlara yansıtan Uğur Dündar da bu aksaklığın, düzeltilmesi için ilgililerin dikkatini çekti. Daha önce bu sütunlarda defalarca dile getirdiğim gibi, Türk Halkının barış ve refah içinde, huzurlu ve güvenli yaşamı için gözünü kırpmadan hayatını veya ayağını, bacağını veya bir başka organını feda eden insanlarımız için Anayasamızda özel bir madde vardır. Bu madde, “Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malül ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur” hükmü ile devlete açıkça görevler vermiştir. Devlet, anayasanın bu açık hükmüne rağmen ne yazık ki şehit dul ve yetimleri ile malül ve gazilerimizle ilgilenecek teşkilatı kurmamıştır. Halen Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri , Milli Savunma ve diğer bazı bakanlık bünyelerinde, şehit dul ve yetimleri ile malül ve gazilerle ilgilenen birimler de şehit dul ve yetimleri ile malül ve gazilere ait mevcutlar, adresler, aile ve sağlık durumları, öğrenim ve rehabilitasyonla ilgili yeterli bilgi yoktur. İhtiyaç duyulan istatistikler ve değerlendirmeler yapılamamaktadır. Yani anlaşılacağı gibi Anayasamızın açık hükmü adeta askıya alınmıştır. Anayasamızın 40 yıldır bir türlü uygulanamayan bu kesin hükmü ile; 80 yaşındaki yaşlı gazinin yalnızlığı, bakımsızlığı ve acı sonu ve şehit annesinin acı feryadı hiç bağdaştırlabilir mi? Asil ve necip milletimizin, bu fedakar ve kahraman insanların ve geride bıraktıkları kadersizlerin içinde bulundukları acı ve ızdırap dolu halleri hoş gördüğü veya tasvip ettiği düşünülebilir mi?