"Hocam eşimin ...davranışlarından rahatsızım ve onun ... davranmasını istiyorum ama bir türlü değiştiremedim hep inat etti ne yapacağımı bilemiyorum...vb" konunun detaylarını bir de "değişmeye direnen" eşinden dinlemem gerektiğini ifade ettim. Aynı cümleleri o da kullanıyor. 

Sorunlu alanlar tespit edildi. Beklentiler istek ve ihtiyaçlar belirlendi. İki tarafında birbirlerinin farkına varması sağlandı. İletişim becerileri konusunda son derece yetersizdiler. Konuşma ve dinleme tam bir felaket. En basit konular bile tam bir kaosa neden olabiliyor.  

Sorunlu Cümle Kalıpları 

"Suçlusun, bu konuda ben haklıyım, hep senin yüzünden oluyor, ne yapsaydım yani, senin annen bunu dedi, asla, daima, ama, sen ne bilirsin ki, zaten sen hep, beni anlayan yok....vb" 

Onlar 20 yıllık evliler. Ve görüşmeyi ilk başlatan eş "hocam bunca yıllık evliyim ilk defa eşimi tam olarak tanıdım. Meğer ben dinleme ve anlama özürlüymüşüm…” 

Bir danışman olarak benim yaptığım şey onların öncelikli olarak kendilerini görmelerini sağlamak oldu. Onlara ayna tutmaya çalıştım. Kayda aldığım seslerini konuşma biçimlerini cümle kalıplarını gördüler beğenmediler kendilerini. Biraz utandılar, kendilerine epeyi de şaşırdılar.  

Kendilerini ne zannettikleri ile ne oldukları arasındaki farkları ifade edebildiler.  

İkinci önemli konu, güçlü zayıf yönlerinin, olmazsa olmazlarının, olmasını çok istediklerinin, beklenti istek ve ihtiyaç tanımları tekrar gözden geçirildi gözden geçirildi. 

 Halden anlayarak, yargılamadan ve yorumsuz anlamasına dinlemesini yani sohbet içinde kalabilmenin ne kadar önemli olduğu anlaşıldı, 

 Ve Kendilik değerinin eşi üzerinden arttırmaya çalışmasının ilişkileri nasıl yıprattığının anlaşılmasına çalışıldı. Onun yerine iç dünyamızın anlaşılması, kendimizi tanımamızın ve kendimizi yönetmemizi sağladığını gördük.  

İlişkilerin sağlıksız olmasının en temelinde iletişim becerilerinin yetersizliği, çatışmayı yönetememe, açık olunmaması, kaygılar, şüphecilik, güven sorunu olumsuz bakış açısı güçlüyüm haklıyım  durumlar gözlendi.  

“Sorunlara neden olan ben değilim çözüm için o çaba sarf etmeli.” tespit edildi.  

Sonuç olarak anlaşıldı ki evlilik bir ilişki yönetimidir. Bu konuda beceri sahibi olunabilmesi için öncelikli konunun çok iyi bildiğimizi zannettiğimiz kendimizi ne kadar tanıdığımızın tam olarak anlaşılması olacaktır. Evlilik olgunluğu nedir? Bunun cevabı arandı.  

Danışman Sorun Çözücü Değildir? 

Bir danışanın hayatındaki problemleri çözecek olan kişi onun danışmanı değildir. Danışman kişinin kendi sorunlarını çözmesinin yolunu fark etmesini sağlayacak kişidir.  

  Danışmanı ile yola çıkan danışan ise sorunlarının çözüm yollarını fark ettikten sonra kendi sorunlarını çözmeye, yani değişmeye direniyorsa hiçbir danışmanın o kişiye faydası dokunmaz, dokunamaz. Kişiye rağmen ona kimse yardımcı olamaz. 

Karıkoca Çatışması.
Yasalar, gelenek görenekler, sosyoekonomik koşullar; kadının kişiliğinin ve insan olduğu gerçeğinin değil, onu mutfak yatak odası ve çocuklarının annesi statüsünü ön plana çıkaran, kocası için var olan yapıda kadın sürekli kocasına boyun eğmek zorundadır.  

Bilinçli kadın için en önemli sorun budur. Evlilikte eğer erkek, sistemin kendinden yana olan yapısını benimsemişse, kadın bu durumu hazmedemiyorsa, orada her alanda yönetilmesi zor olan çatışma kaçınılmaz olacaktır.  

Sonunda ya kadın sinecek ve ruhsal kökenli rahatsızlıklar yaşayacak ya da boşanma süreci gündeme gelebilecektir. 

Bu tür evliliklerde işin başında nişanlılık döneminde iki tarafta baktıklarını görme konusunda duygusal davrandıklarını düşünebiliriz.  

Yani evlilik önceci birbirini tanımak için geçen nişanlılık sürecinde eş adayları birbirlerini tam olarak tanımak evlilik sürecinde gündeme gelebilecek tüm detayların görüşülmesi gerekecektir. İki tarafta kendilerini baskılayarak kamufle ederek beğendirmeye çalışarak ve nasıl olsa değiştiririm diyerek hasır altı ettiği tüm konular bir bir gündeme gelecektir. Eşler birbirlerini değiştirmek için değil hayatı paylaşmak için evlenirler.  

İnsanların en fazla gerçekçi olması gerektiği, en fazla mantıklı ve gözü açık olması gerektiği en önemli dönemlerden biridir nişanlılık dönemi.  

Beklenti ihtiyaç ve isteklerin netleştirildiği, kırmızı çizgilerin zayıf ve güçlü yönlerin ortaya çıkartıldığı, evlilik sürecinde neyin ne kadar, nasıl, kimin tarafından, ne zamanlar yapılacağı gibi tüm detayların dile gelmesi gereken dönemde çoğu zaman iki tarafta gerçekleri görme sorunu yaşarlar.  

Severler, aşık olurlar nezaketli incelikli ve anlayışlıdırlar, sıkıntılı konular hasır altı edilir. İlk altı aydan sonra aşk sevgiye dönüşememişse çatışmalı konulara sağlıklı yaklaşımlar sergilenmesi zorlaşabilir.  

Ancak bazı evlilikler de kadın otoriter ailede yetişmişse, erkek egemen yapıyı normal olarak görür. 

"Kocamdır ister döver, ister sever" derken kocasının nezaketsiz davranışları onun için sorun değildir. Kocasının sözünden dışarı çıkmayan kadınlar özgürlüklerinin bedeli olan "ömür boyu garanti" yi düşünerek kendini işine çocuğuna ve arkadaşlarına işlerine vererek avunurlar. Daha çok ibadet, sevdiği arkadaşlarıyla daha çok sohbet, daha çok ev işi ve çocuğu onun terapi alanlarıdır.