Yaşadığımız bu tuhaf, acayip dünyada biz ve hayatlarımız var olan her şeyin içindeyiz. Öğrendiğimiz milyonlarca bilgi arasında doğru bildiğimiz yanlışlar, yanlış bildiğimiz doğrular mevcut. Bildiğini zannetmek öğrenmenin en büyük düşmanıdır derler. Bu gün öğrendiğimizi, bildiğimizi sandığımız gerçek ise muğlâk. 

Her an her şeyin ters yüz olduğu, suret değiştirdiği bir iklimde; sanal gerçeklik arasında doğru bilgiye ulaşmak gittikçe zorlaşıyor. Kimileri zamanla güven tazeler inanç inşa ederken kimilerine göre de zaman, sanki yolunu kaybetmişlerin zamanı. 

İnsan sıfatına bürünen sahte rolleri oynayan oyuncular üç kişiliğe sahip; ortaya çıkardığı, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığı şahsiyetleri kara. Temiz elleri olduğunu söylese de kirli ve karanlık düşünceleri var.

Bir mevsim yönünü şaşırdığında geçer, bir müddet sonra düzelir, ya insan yolunu şaşırdığında düzelir mi bilinmez. İnsanın her koşulda öğrenmeden, hayatı sorgulamadan böyle gelmiş böyle gider demesi beş maymun örneğindeki yılgınlığa benzer. 

Hikâyede bilim adamları bir odaya beş tane maymun bırakırlar. Odanın tavanına muz bağlayıp birde merdiven dayarlar. Sırayla tüm maymunlar muzu almak için merdivene çıkar ancak her çıkışlarında soğuk su püskürtürler. Bu olay beş altı sefer böyle sürüp gider sonra maymunlar vazgeçerler. 

Bilim adamları maymunlardan birisini dışarıya çıkarır ve içeriye yeni bir maymun bırakırlar. Yeni maymun tam merdivene doğru adım attığında bütün maymunlar üzerine atlar ve döverler. 

Sonra bir maymun daha çıkarıp yeni birini getirirler. Bu maymunda merdivene doğru ilk adımını atar ama o da dayak yer en çok dayağı da ilk dayağı yiyen atar. 

Bilim adamları bunun üzerine üçüncü maymunu da değiştirirler. Aynı olay yaşanır dördüncü ve beşinci de değiştirilince aynı olay tekrar eder. Maymunlar odada 1 hafta kalırlar ama hiç biri sebebini bilmedikleri halde muzu almak için gitmezler.