Ankara’ya kar yağdı. Gök, usulca yere bir sır fısıldadı. Şehrin caddeleri, parkları, kaldırımları incecik bir dantel gibi örtündü beyaza. Hüzünlü bir sonbaharın ardından gelen bu sessiz ihtişam, sanki başkente yakışan vakarı hatırlatır gibi.
Soğuk, sert rüzgârlarıyla tanınan Ankara, karla yumuşadı. Gri binaların, köhne taşların, eski kaldırımların üstüne düşen her bir kristal tanesi, şehri masalsı bir güzelliğe bürüdü. Sıhhiye’nin telaşı, Kızılay’ın gürültüsü, Ulus’un eski zaman kokan sokakları… Hepsi, karın beyaz örtüsü altında sustu.
Geceleri sokak lambalarının altında usulca süzülen kar taneleri, kentin ritmini yavaşlattı. Cebeci’den Kocatepe’ye, Dikmen’in yükseklerinden Kuğulu Park’ın zarif kuğularına kadar her köşe başı, bambaşka bir hikâyeye dönüştü. Bir şairin mısralarına ilham, bir çocuğun düşlerine yol oldu kar.
İnsanlar, ayaklarının altındaki karı ezerek yürürken, içlerinde çocukluklarından kalma bir sevinç hisseder. Hacettepe’nin bahçelerinde koşan öğrenciler, Gölbaşı’nda sessizce süzülen martılar, Kale’nin taşlarında yankılanan eski zaman hatıraları… Hepsi, karın huzurunda birer şiire dönüşür.
Ankara’ya kar yağdı. Soğuk, şehrin damarlarında dolaşan eski hatıraları üşütse de beyaz, her zamanki gibi bir umudu müjdeledi. Çünkü bilinir ki, her kışın bir baharı vardır. Ve her kar tanesi, yeniden doğmanın habercisi gibi düşer toprağa.
Karın Sessiz Hikayesi
Kar, gökyüzünün yeryüzüne yazdığı en güzel mektuplardan biridir. Usulca inerken her bir tanesi, geçmişin izlerini örter, şehrin gürültüsünü susturur, zamana bir anlık duraklatan sessizlik bırakır. İnsanlar cam kenarına yanaşıp beyaz örtüye bakarken, içlerinde belki de unuttukları bir huzuru bulurlar.
Karın dokunduğu her şey bambaşka bir güzelliğe bürünür. Kaldırımlar, çatılar, eski ağaçlar… Sokak lambalarının ışığında usulca süzülen taneler, şehrin griliğini silip yerine masalsı bir dünya bırakır. Çocuklar için eğlence, aşıklar için romantizm, yalnızlar için derin bir düşünceye dalma anıdır kar.
Ama en çok da umudu fısıldar insanın ruhuna. Çünkü her kışın bir baharı olduğu gibi, her kar tanesi de yeni bir başlangıcın habercisidir. Bembeyaz bir sayfa açmak gibi… Gökyüzünden süzülen her kristal, geçmişin ağırlığını örterken, içimize de hafiflik bırakır.
Kar yağdığında dünya biraz daha güzel, zaman biraz daha yavaş, hayat biraz daha anlamlı gelir insana. Belki de bu yüzden, her kar yağışında içimizde adını koyamadığımız bir huzur hissederiz. Çünkü kar, yalnızca doğayı değil, ruhumuzu da arındırır.
Aslı N KUTLUAY