Geçtiğimiz hafta, A Milli Takımımızın hani kelimenin tam anlamıyla, ‘ecel terleri döktüğü’ maçta Letonya’yı 90+9. dakikada VAR uyarısıyla kazandığı penaltıyla yenmesinin yankıları devam ediyor.

Üç puanı alıp, kalan iki maça bağladığımız umutlarımızı sürdürmemizden, Avrupa’nın vasat takımlarından olan rakibimiz karşısında 97 yıllık galibiyet hasretimizi bu maçla gidermemize, hangi turnuvada karşımıza çıksa hep çelme takan, bizi yenemese de geriden gelip eşitliği sağlayan Letonya’yı tam 97 yıl sonra yenmesine kadar her detayıyla önemli bir maçtı.

Bunların hepsine evet. Ancak öyle bir detay var ki bütün herşeyin önüne geçti.

Doğrusunu söylemek gerekirse detay da değil, bence asal bir unsur oldu A Milli Futbol Takımımızın Alman teknik direktörü Stefan Kuntz’un maç sonundaki gözyaşları.

Çok değil, daha üç hafta önce göreve gelişinde, “Neden yerli değil de, bir Alman” diye sorgulayanlardan biriydim. Ancak, Letonya maçının son anlarında gelen gol sonrası yardımcılarıyla kucaklaşmasındaki beden dili, hele hele de hakemin bitiş düdüğüyle birlikte ruh halinin dışa yansıması ve de gözlerinden dökülen o yaşlar herkesi duygulandırdı.

Aslında o gözyaşları, Kuntz’un geçen kısa süre içinde ortaya koyduğu aidiyet duygusunun dışa vurumuydu.

Doğrusunu söylemek gerekirse biz, değil bir yabancıdan, yerli hocalardan bile böylesine duygusal bir reaksiyona pek tanık olmadık. Çünkü, tıpkı futbolcu grubu gibi, teknik adamlar da tam anlamıyla birer profesyonel. Duygularından daha fazla mantık ve profesyonel davranışlar sergilerler. Çıktıkları her maçı görevlerinin birer etabı görürler. Oysa ki, bazı an ve olaylar vardır ki, duygular profesyonelliğin önüne geçer.

Bu nedenle Kuntz’un gözyaşlarını çok, çok önemsiyorum. O sahneyi gören futbolcu, o teknik adamla çok daha naturel bir bağ kurar. Çünkü futbolcu milleti biraz kendisiyle özdeşleşen, hatasıyla üzülüp başarısıyla sevinen bir hocaya çok daha fazla bağlanıp, çok daha fazla verim sunmak ister.

Buradan söyleyeyim; bu takım önündeki iki maçı alır ve rakip Norveç de puan kaybı yaşar ve biz 2022 Dünya Kupasına katılma hakkı elde edersek, inanın ki Kuntz’un bu gözyaşları bu başarının belki de kırılma noktası olacaktır.

Yürekten inanıyorum, bu maç ve içinde barındırdığı tüm detaylar, Milli takım için itici güç, bir ivme kaynağı olacaktır. Geçmişte benzeri olayları yaşayıp görmüştük. Şimdi de, “Neden olmasın?” diyorum.

Haydi Kuntz, gözyaşlarınla yeniden yeşerttiğin umutlarımızı, ‘Bizim çocuklar’ın, potansiyel gücüyle harmanlayıp mutlu sona taşımaman için hiçbir neden yok. Her ne kadar ipler doğrudan bizim elimizde olmasa dahi…

Hoşçakalın…