Son günlerde ABD ile Rusya arasında giderek derinleşen ve “İkinci Soğuk Savaş başladı” yorumlarına neden olan gelişmeleri değerlendirirken biz, ‘başımız ağrıyacak’ diyoruz, ama sizin bunu ‘başımız oldukça dertte’ şeklinde  algılamanız daha doğru olur.

Durumun ciddiyetini anlatan bir giriş cümlesi oldu mu bilemem, ama ABD Temsilciler Meclisi’nde geçen gün kabul edilen 758 Numaralı Karar’ın önerileri doğrultusunda önce Amerikalıların, daha sonra AB temsilcilerinin, en sonra da İngiliz Başbakanı Cameron’un, Rusya’ya yaptırım konusunda Ankara’yı peşpeşe ziyaret etmeleri, güneyimizde yaşanan gelişmelerin bir yansıması olarak, Karadeniz ufuklarındaki bulutların giderek karartmakta olduğuna işaret ediyor.

 AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federika Mogherini başkanlığındaki heyet, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü garanti eden 1995 Budapeşte Anlaşması’na Kırım’ı ilhak eden,  Ukrayna’yı parçalama girişimleri organize eden ve doğalgazı Avrupa ülkelerine karşı bir silah olarak kullanan Putin Rusyası’na  karşı uygulamaya koydukları yaptırımlara katılması için,Türkiye’yi ikna etmek üzere Ankara’ya gelmişlerdi. 

AB Heyeti’nin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Güney Akım’ı iptal ettiğine ilişkin açıklamasının hemen ertesinde Ankara’ya gelmeleri ve Rusya’ya yaptırım konusunda Türkiye’yi birlikte hareket etmeye çağırmaları, Batı cephesinde Rusya’ya karşı çok boyutlu bir saldırı hazırlığı yapıldığını gösteriyordu.  

RUSYA’YA YAPTIRIM UYGULAYACAK MIYIZ?

Söylenenlere göre Türkiye, AB heyetinin isteklerini, “Ukrayna ve Kırım’ın ilhakı konusunda tavrımız ortada ve bu ilhakı kabul etmediğimizi Putin’e de ilettik. Ancak AB’nin Rusya’ya karşı koyduğu yaptırımlara bizim katılmamız zor. Biz bu yaptırımlara katılmayacağız” şeklinde yanıtladı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise,  Litvanya Cumhurbaşkanı Dalia Grybauskaite ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında, bir gazetecinin, AB heyetinin Rusya’ya yaptırım konusundaki isteklerine ilişkin sorusunu, “Doğrusu, gelen heyetin benden böyle bir talebi olmadı” şeklinde yanıtlamıştı. 

AB heyetinin ardından, İngiltere Başbakanı Cameron, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile Türkiye-AB ilişkilerden Kıbrıs’a, İran ile sürdürülen müzakerelerden Suriye’ye ve özellikle de Rusya’ya yaptırımlara kadar uzanan pek çok konuyu görüşmek üzere Ankara’ya geldi. 

Son günlerde hem Doğu’dan hem de Batı’dan Ankara’ya yapılan ziyaretlerin giderek artması, yakın bir gelecekte, Türkiye’yi de içine alan önemli hareketlenmelerin yaşanacağının işaretleridir. 

Suriye cephesinde Esad üzerinden ABD ile savaşan Rusya, bu kez, Amerika ve AB ülkelerinin NATO çatısı altında oluşturdukları koalisyona karşı girişeceği savaşta, bir NATO üyesi olan Türkiye’yi yanına çekmeye çalışıyor. Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Ankara’yı ziyaretinde, Rus gazını Karadeniz’in altından Avrupa’ya taşıması planlanan Güney Akım Projesi’ni iptal ettiğini açıklaması Bulgaristan, Macaristan, Sırbistan, Çek Cumhuriyeti, Avusturya ve İtalya’da şok etkisi yaratmıştı. Şimdilerde, Rusya doğalgazına bağımlı olan bu ülkeler Almanya Başbakanı Merkel’e, Merkel de Putin’e saldırıyor. 

ABD Başkan Yardımcısı Biden, Kıbrıs’ın güneyindeki Afrodit parselinden çıkaracakları doğalgazı kısa sürede Avrupa’ya pompalayacaklarını söyleyerek, Avrupa’da yaşanan panik havasını yatıştırmaya çalışıyor. Biden AB ülkelerine umut dağıtırken Kıbrıs’ta, biran önce anlaşmaları için, taraflara baskı uyguluyor. Bu arada Rumlar, “Türkiye Afrodit parseli yakınlarındaki sondaj çalışmalarını savaş gemileriyle izliyor” gerekçesiyle görüşmelerden çekildiklerini açıkladılar. Başbakan Davutoğlu, Rumları yeniden masaya oturtabilmek için, Yunanistan Başbakanı’nı devreye sokmak üzere Atina’ya gitti. Bu arada Suriye, Akdeniz kıyılarında Rusya ile birlikte doğalgaz aramalarını hızlandırdı. Lübnan Parlamentosu, iki yıl önce aldığı bir kararla, kendi alanındaki doğalgazı İran’la birlikte çıkaracağını duyurmuştu. 

 

758 NUMARALI KARAR’IN HEDEFİ…

Geçtiğimiz günlerde ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen 758 Numaralı Karar’ın gerekçesi, “1995 Budapeşte Anlaşması’yla Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü garanti etmiş olmasına rağmen Kırım’ı ilhak eden Rusya’ya, müttefikleriyle birlikte etkili yaptırım uygulamak.” Fakat, herkes biliyor ki, 758 Numaralı Karar’ın gerçek hedefi, ABD’nin “Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e bağlama çalışmalarını Suriye parselinde sekteye uğratan Rusya’yı cezalandırmak, Doğu Avrupa ülkelerini doğalgaz konusunda Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtarmak.. 

Bilindiği gibi Biden, Kıbrıs’ta, kısa sürede anlaşmaları için taraflara sürekli baskı uyguluyor. Amacı, Türkleri Rumların boyunduruğu altında yaşamaya razı ederek Birleşik Kıbrıs’ı hayata geçirmek, Kıbrıs Rum Yönetimi ile anlaşma yaparak, Ada’nın güneyindeki doğalgazı Amerikan Noble şirketi eliyle çıkarıp Türkiye ya da Yunanistan üzerinden Doğu Avrupa’ya pompalamak.. Biden’ın restini gören Putin de, Ankara’yı ziyaretinde, Rus doğalgazını Karadeniz’in altından Bulgaristan’a taşıyacak Güney Akım Projesini iptal ettiğini, bundan böyle Rus gazını Türkiye üzerinden Yunanistan’a pompalayacağını açıkladı. Putin, bu şok açıklamasıyla,  iki NATO ülkesi olan Türkiye ve Yunanistan’ı  enerji konusunda yanına çekmeye çalışıyor. 

758 Numaralı Karar’la Rusya’ya karşı ikinci Soğuk Savaş dönemini başlatan ABD ve Batılı ortakları, Ukrayna’yı Avrupa Birliği’ne alarak dolaylı yoldan NATO üyesi yapmayı ve bu yolla Rusya’yı kuşatmayı planlıyorlar.  Diğer taraftan Ortodoks Fener Patrikhanesi’nin ekümenikliğini vurgulayarak, Kırım’ı ilhak ettiğinden dolayı  Putin’i kutsayan Moskova Ortodoks Kilisesi’ni zayıflatmayı hedefliyorlar. 

Rusya’nın, Batılı ortakların bu saldırısına vereceği karşılığın boyutu, bölge ve dünya barışı açısından çok belirleyici olacak. 

MERKEL: “RUSYA 1995 BUDAPEŞTE ANLAŞMASI’NI ÇİĞNEMİŞTİR, CEZASIZ KALAMAZ”

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federika Mogherini başkanlığındaki heyetin Ankara’yı ziyaretini, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, AB ülkelerinin Ukrayna krizi nedeniyle Rusya’ya uyguladıkları yaptırımları savunan konuşması paralelinde değerlendirmek gerekir. 

Almanya'nın Rusya'ya yönelik politikası konusunda Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier ile arasında görüş ayrılıkları bulunduğuna ilişkin söylentileri yalanlayan Merkel, "Dışişleri Bakanı Steinmeier ile çok yakın şekilde birlikte çalışıyoruz ve Ukrayna krizini aşabilmek için anlamlı olabilecek tüm görüşme imkanlarını değerlendiriyoruz” demişti.

Almanya’nın eski başbakanları Helmut Schmidt, Helmut Kohl ve Gerhard Schröder’in, hükümetin Rusya’ya yaptırım politikasına yönelik eleştirilerini doğru bulmadığını belirten  Merkel, “Rusya’nın eylemleri karşısında Avrupa ülkelerinin verdiği ortak cevabın doğru olduğuna inanıyorum. Rusya, 1994 yılında Budapeşte Mutabakatı’yla Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği için taahhütte bulunmuş ancak bunları zedelemiştir. Bu yanıtsız bırakılamaz” diyordu.. 

Burada Rusya’nın, Ukrayna’nın AB ile yakınlaşma adımları atmasının ardından Kırım’ı ilhak ettiğini not etmeliyiz.

Merkel, “Rusya, Balkanlar’da bazı ülkeleri siyasi ve ekonomik olarak kendisine bağımlı kılmaya çabalıyor” diyor, ama 758 Numaralı Karar’ın ABD Temsilciler Meclisi’nde savunulması sırasında, Ukrayna’nın AB’ye üye yapılacağı, bu yolla NATO şemsiyesi altına alınacağı açık açık konuşuluyordu. Yani ABD de, Rusya da Doğu Avrupa’yı kendi kanatları altına almak için İkinci Soğuk Savaş’ı göze almış durumdalar.. 

GELİŞMELERE RUSYA GÖZÜYLE BAKARSAK…

Gelişmelere bir de Rusya tarafından bakalım mı? 

Bakın, Rusya Bilimler Akademisine bağlı Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü üst düzey görevlisi Viktor Nadein-Raevskiy neler diyor:

 "ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması, sadece Washington’un Ankara’ya uyguladığı bir baskı olarak algılanamaz. Türkiye’ye ABD tarafından haksız bir baskı uygulandığına şahit oluyoruz. Silahlı İslam muhalefetinin eğitimiyle ilgilenen başlıca tarafın Amerika olduğunu görüyoruz. Örneğin, Ürdün topraklarındaki IŞİD militanları, ülkede ve bölge ülkelerinde bulunan 150 Amerikalı danışman tarafından eğitildi. Ayrıca, Washington IŞİD gönüllerinden büyük bir kısmının Körfez ülkeleri, Avrupa, Balkanlar, Orta Asya ve BDT ülkelerinden geldiğini göz ardı ediyor. 

Washington, kendi çıkarlarına uygun düşerse gerçeklere göz yummayı beceriyor. Washington’un kısa bir süre önce Ankara’ya dikte ettiği hususlara veya Amerika’nın yaklaşım tarzına aykırı hareket eden Türkiye, kendi ulusal çıkar ve amaçlarına uygun olarak hareket etmeye başladı.

 Türkiye’nin Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmaması, Amerikan baskısının ana nedenlerinden biri sayılır. Neden listesine ayrıca, Putin’in hafta başında gerçekleştirdiği resmi ziyareti, Rusya’nın Güney Akım’dan vazgeçip başlıca doğalgaz taşıma güzergâhlarını Türk topraklarına taşıması hususları da eklenebilir. Baskı, Türkiye’nin Avrupa’nın enerji dağıtım merkezi (enerji hub’u) olmasına olanak tanımamak için uygulanıyor."

BAŞIMIZ AĞRIYACAK

Türkiye Batı Klübü üyesi bir ülke. Türkiye’nin, üyesi olduğu Batı Klübü’nün bir dizi yaptırım kararı aldığı Rusya ile karmaşık ilişkileri var. Ekonomik ve siyasi yönden bağımlı bir ülke dış politikasını da iç sorunlarını da bağımlılıkları ve ittifakları çerçevesinde değerlendirmek durumundadır.  Fakat, gelişmeleri değerlendirmekle çıkarlarınız doğrultusunda yönlendirebilmek farklı şeylerdir ve yeteneklerinizle,   gücünüzle ilgili bir durumdur. Kendi çıkarlarınızı kollayan hareket stratejileri  geliştiremediğinizde, dış etkilere açık konularda aldığınız kararlar, sizi hedefinize götürecek sonuçlar üretmeyebilir. Yani, aldığınız kararlar sizin kararlarınız olmayabilir. 

Böylesine karmaşık bir tabloyu anlatan bir yazı ancak şöyle noktalanabilir: Başımız çok ağrıyacak..