“Anne!” Dünyanın en güzel kelimesi bu olsa gerek. Bildiğiniz gibi bu Pazar “Anneler Günü’nü” kutladık. Tabiî ki herkesin annesi ve de anneler ile ilgili unutulmaz hikâyeleri vardır. İşte bende, annelerimiz kutsaliyetini, fedakârlığını, şefkatini, merhametini ve bizler için “gözlerini kırpmadan” gözlerini nasıl verdiğinin hikâyesini anlatacağım. Birçoğumuz duymuş olsa bile bu hikâyeyi duymamış ve okumamış olan evlatlar için tekrarlıyorum!
“Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden büyük bir şefkat görmüş ve ondan duyduğu sözlerle, pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı. Ona göre nur yüzlü ve badem gözlüydü. Bir tanecik yavrusuydu her zaman. Ama ilkokula başladığında, işler değişti. Arkadaşları, onun hiç de güzel olmadığını, hatta çirkin bile sayılacağını söylemekteydi.
Küçük kız, ilk önceleri onlara inanmadı. Çünkü herkes birbirini kıskanıyordu. Ama birkaç yıl içinde gerçeklerle yüzleşti. Annesinin bir bebeğe benzettiği yüzü, çiçek bozuğu bir cilde sahip olduğu için, yaşlı bir insan yüzünü andırıyordu. “Badem” dediği gözleri ise şaşıydı. Boyunun da bir serviyle ilgisi yoktu. Demek ki annesi onu aldatmış ve yıllar yılı çekinmeden yalan söylemişti.
Genç kızın anne sevgisi, kısa bir süre içinde nefrete döndü. Evlenme çağına gelmiş olmasına rağmen, yüzüne bakan yoktu. Üstelik de gözleri, bütün tedavilere rağmen düzelmiyordu.
Genç kız, doktorların gizlice yaptığı konuşmalardan kör olacağını anladığında çılgına döndü ve kendisini hala çocukluk yıllarındaki sözlerle seven annesinin bu yalanlarına dayanamayıp, evi terk etmeye karar verdi. Fakat annesi, uzak bir yerde iş bulduğunu söyleyerek ondan önce davrandı. Ve kazandığı paraları bir akrabasına gönderip, kızına bakmasına rica etti.
Genç kız bir süre sonra görmez oldu. Artı karanlık dünyasıyla baş başaydı. Bu arada annesini hiç merak etmiyordu. Yalancıydı annesi, öyle bile bir kayıp sayılmazdı.
Bir gün doktorlar, uygun bir çift göz bulduklarını söyleyerek kızı ameliyat ettiler. Ancak o, gözünü açtığında yine aynı yüzü görmekten korkuyordu. Fakat gün ışığını özlemişti. En azında kimseye yük olmazdı.
Genç kız, ameliyat sonunda aynaya baktığında, müthiş bir çığlık attı. Karşısında bir dünya güzeli vardı. Gerçekten de harika bir kızdı gördüğü. Yüzündeki sivilceler tamamen kaybolmuştu. Çok kemerli olan burnu düzelmiş ve yaban otlarını andıran düz saçları, dalga dalga olmuştu. Boyu da her zamankinden uzundu. Genç kız, yanındaki yaşlı doktora sevinçle sarılarak: 
- Sanki yeniden dünyaya geldim!. Diye bağırdı.
-Yüzümde hiç bir çirkinlik kalmamış. Estetik ameliyatımı siz mi yaptınız?
Yaşlı doktor cevap verdi:
- Hayır kızım!. Diye gülümsedi. Annenin bağışladığı gözlerini taktık sadece. “Bana lazım değil, kızıma verin” diye bağışlamıştı. Sen, onun gözünden görmektesin kendini! Bütün annelerin önünde saygıyla eğiliyorum. 
Not: Biraz ayrıcalıklı olacak ama; müsaadelerinizle oğlu-m-na ve kızı-m-na  annelikte kusursuzca sevgi besleyen eşim Nezaket’e binlerce teşekkür ederim.