Üç büyük düşmanımızdan biri olan cehaleti anlatmaya devam ediyorum.
     Baş marazımız / hastalığımız olan atalet / tembellik de, aslında cehalet ve bilgisizliğin bir sonucudur.
     Terakkî yani yükselme ve ilerlemenin en müthiş / dehşetli düşmanı cehalettir. Başka, zaruret yani şiddetli ihtiyaç içinde olmak, fakirlik ve yoksulluktur. Ayrıca ihtilâf / anlaşmazlıktır. Ana konularda farklı görüş ve düşünüşe yani fikir ayrılığına düşüştür.
     Bu düşmanlara marifet ve ilim kılıcı ile karşı koymak lâzım. Böylesi düşmanların karşısına; insanlık gayreti, insanın çalışma azmi, ittihat yani birleşme ve birlik oluşturarak çıkmak gerekir.
     Cehalet milletin baş hastalığıdır. Devlet tüm gücüyle bu hastalığın üstüne gitmeli. Ne pahasına olursa olsun bu cehalet yangınını söndürmelidir. Çünkü cehalet; husumet / düşmanlık edilecek bir tespit, bir durumdur.
     Kaldı ki husûmet ve taassubun, yani kendi din ve milletini çok üstün tutarak, başka din ve milletten olanlara kin ve nefret beslemek gibi his, duygu ve düşüncelerin de kaynağı; cehalet ve bilgisizliktir. İnsan tabii ki dinini, milletini sevecek ve üstün tutacaktır. Fakat bu, diğer din ve milletleri küçümsemek, hor görmek temeli üstünde yükselmemeli. Başka din ve milletlerin de üstün olamıyacağı şeklinde kendini göstermemeli. Başka din ve milletler de üstündür ama benimki bambaşkadır diyebilir. Lâkin sadece benim dinim ve milletim üstündür diyerek diğerlerini küçük görmekten kaçınmalıdır.
     Batı'nın dün Osmanlı Devleti'ni, bugün Türkiye Cumhuriyeti'ni mânevî istibdat ve baskı altına almaları; cehalet, zaruret ve ihtilâf denen baş düşmanlarımız yüzündendir. Evet hâlen  -eskisi kadar olmasa bile-  cehalet içinde kalışımız, zaruret içinde oluşumuz ve ne yazık ki, hâlâ ihtilâf içinde yüzmemiz; ABD, AB ve İsrail'e Türkiye'yi manevî baskı altına almak imkân ve cesaretini  -maalesef-  vermiş ve vermeye de devam ediyor. Öyleyse, mazinin en derin derelerinde kalarak, gafil ve aymaz olan bizler; fen ve sanat silâhıyla, bu cehalet karanlığından bir an önce kurtulmak için, daha fazla gayret sarfetmemiz gerekiyor. Çünkü hakikat ve gerçekler, ancak cehil ve gaflet tabakalarının izalesi ve yok edilmesiyle kendini gösterir.
     Nitekim Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Demokrasi'yi meşru / şer'î bulmayıp, İslâm ve Kur'an'ın ruhuna aykırı sanmak; ancak kafalardaki cehalet karanlığından ötürüdür. Çünkü isme bakıp, içeriğinden habersiz kalarak, bu kavramları İslâmî bulmayanlar; “Dinde hassas muhakeme-i akliyede noksan kişilerdir. Bu kişilerin dine verdiği zararı akıllı düşman (bile) veremez.” Çünkü bu gibi kimseler  “Tebeddülü esma ile hakaik tebeddül etmez.”  Yani  “İsimlerin değişmesiyle hakikatler değişmez.” hükmünü bilmediklerinden; ismin mahiyetine bakmadan reddediyor, asra  ters düşüyor, İslâmı da lekedar etmiş oluyorlar. Zira İslamda var olanı yok sanıyorlar! Bilmiyorlar ki seçmek, seçilmek, istişare / danışma, şura, müşavere, tenkit ve bunların hepsi Kur'an'a uygun / Şeriata aykırı olmıyan ve İslâm'ın müslümanlardan istediği şeylerdir.
     Batı'nın son asırlarda  -nice kanlı uğraşlardan sonra-  erişebildiği bu gelişme ve aşamayı; Kur'an ondört asır evvel ortaya koymuş ve insanlığa sunmuştur.
     Nitekim Hz. Muhammed'in hayatını inceleyenler ve Hülefa-yı Râşidîn / ilk dört büyük  halifenin zamanına göz atanlar; tarih boyunca güzel, iyi ve faydalı ne varsa tamamının ilk ve asıl örnek ve nümunelerini; bu iki tarih diliminde müşahhas ve somut olarak görerek hayretlerini dile getirmekten kendilerini alamamışlardır.
     Evet, 1908'de II. Meşrutiyeti alkışlarla, sevinçlerle, yeni ümit ve bekleyişlerle karşılayan halk; kısa zamanda hayâl kırıklığına uğradı! Özellikle aydınlar cehalet ve özellikle İslâm tarihini yanlış biliş, yorumlayış ve algılayış sebebiyle, dün Meşrutiyet'in hakkını veremedi! Bugün de Demokrasi nimetinin hakkını  yazık ki hâlâ veremiyor!
     Böylece Batı'nın Osmanlı Devleti'ne, bugün ise Türkiye Cumhuriyetine yanlış bakışına fırsat verdik ve veriyoruz. Maalesef bu zemini cehlimizle biz hazırladık! 
     Nitekim 15 Temmuz 2016 kalkışması ve darbeye teşebbüs bu hâlimizin çok acı bir meyvesidir!