ANADOLU, KAFKASYA, RUMELİ
Hüseyin DAYI
Yazımın daha başında belirteyim ki, Zaman gazetesi yazarlarından Ali Bulaç?ı, Türkiye?nin en iyi yetişmiş entelektüellerinden biri görürüm. Bunu belirttikten sonra, hiç kimsenin olduğu gibi onun da her görüşünü kabullenmediğimi de ifade edeyim. Nitekim bilgi ve yorum seviyesini takdir ettiğim, dünya görüşü farklı çok iyi yetişmiş başka entelektüellerimiz de vardır. Her fikirlerine katılmayışım, onlar için de geçerlidir.
Bir süredir internetteki ?rumelililer.yahoogroups.com? mensupları, Ali Bulaç?ı protesto ediyorlar. Protestolarını Zaman?ın yöneticilerine de iletmek üzere birbirlerini teşvik ediyorlar. Bu haklı protestoların sebebi, Bulaç?ın 20 Eylül 2010 tarihli ve ?Şerit üzerindeki Kürt nüfus? başlıklı yazısı. Bulaç?ın şu cümleleri, gruba yazan Rumelilileri öfkelendirmiş:
??Ne mutlu Türk?üm diyene? formülünü kabul edip kolayca ?resmi Türk kimliği?ni -resmi anayasal Atatürk milliyetçiliğini- benimseyenlerin önemli bir bölümünün etnik köken olarak Türk olmayıp Balkan göçmeni, mübadili veya Kafkas muhaciri olması anlamlıdır.
?Bu açıdan Akdeniz, Ege, Trakya ve Karadeniz sahil şeridinde Kürt açılımına ve Kürtlerin Batı?ya göç etmelerine gösterilen tepki ile Orta Anadolu?da kökeni sahiden Türk olan kesimlerin gösterdiği tepki arasında mahiyet farkı var??
Bu sözlerden sonra, ?Orta Anadolu?da kökeni sahiden Türk? diye gösterdiği kitlelerin Orta Asya?ya sürülme endişesi taşıdıklarını; ?sahil şeridi?nde bulunan dediği ve ?etnik açıdan Türk değil? olarak gösterdiği kitlelerin ise ekonomik bazı kaygıları olduğunu söylemektedir. Şunlar da Bulaç?ın sözleri:
?Şu bir gerçek ki, bölgesel entegrasyona doğru evrilmekte olan Yeni Ortadoğu?nun kurucu aktörleri Türkler, Araplar, Farslar ve Kürtler olacaktır. Bu öyledir, ama Türkiye?yi heterojen etnik yapısıyla bir bütün olarak düşündüğümüzde, Balkanlar ve Kafkaslar Türkiye?nin içe-doğru devam eden beşeri uzantılarıdır, dolayısıyla yeni Ortadoğu?nun müdahil unsurlarıdırlar, bunu kaygı sebebi yapmak tamamen yersizdir.?
Doğrusu biz, Orta Anadolu halkından Orta Asya?ya sürülmek şeklinde bir endişe ifadesi duymadık. Belki Sayın Bulaç, tahsilli kesimden bir-iki kişiden duymuştur ki, öyle bir korku çok saçmadır. Anadolulusuyla, Kafkasyalısıyla, Rumelilisiyle bütün milletimiz bilir ki, bu milletin en iyi şartlarda da en kötü şartlarda da yaşayacağı yer burasıdır. Yine Kafkasyalı ve Rumelililerin de ?Yeni Ortadoğu?nun kurucu aktörleri Türkler, Araplar, Farslar ve Kürtler olacak, biz dışlanacağız; o yüzden bu Türk, Arap, Fars, Kürt aktörlüğüne engel olalım.? dediklerini de duymadık. Bu yüzden Ali Bulaç?ın o yazısı tamamen temelsiz suizanlara dayalıdır. İşin doğrusu, otuz yıllık PKK vahşeti yüzünden her bölgeden birçok insanımızda, genel olarak Kürt kardeşlerimize karşı maalesef bir antipati duyuluyor olmasıdır. Aynı şekilde, dışlanmışlık duygusuna kapılmış birçok Kürt insanımızın, diğer bölgelerdeki kardeşlerimize karşı bir antipati duyduğu da bir gerçektir. Okuyup yazanlarımıza düşen, bu ayrışmayı engellemektir. Bunun üstüne bir de Anadolulu, Kafkasyalı, Rumelili ayrışması çıkarmak veya varsa öyle bir ayrışmayı benimsemek, bu ülkede yaşayan hiç kimseye fayda getirmeyecektir.
Aslında o bakış açısında Bulaç yalnız değildir. Grupta yazan bazı Rumelililerin de daha önceden o yönde ifadeler kullandıklarına şahit oluyordum. Ama onlara gereken cevabı da yine Rumelililer veriyordu. Bulaç?ın o yazısından sonra değişik ifadelerle Rumelilileri tahrik edenler çoğaldı. Bunlar arasında ?Asıl Türkler bizleriz.? diyenler de ?Kafkasyalılar ve Rumelililer olarak güçlerimizi birleştirmeliyiz.? diyenler de çıktı. Fırsattan istifade konuyu particilik şekline çevirenler de ?şeriatçı Anadolulu-laik Rumelili? şekline döndürenler de Fethullah Gülen Hoca?yı sevenleri kast ederek ?Fetoşçular? diye laf atanlar da çıktı.
Şükür ki, o türden yazanlar, söz konusu gruba mensup olanların çok az bir kısmı. Çoğunluk ya sessizce izlemekte ya da makul çerçevede eleştirip galeyana gelmemeyi öğütlemektedir. Bu ikinci grupta yer alanlardan, Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu adına yazılmış ve Genel Başkan Sadullah Sipahioğlu tarafından imzalanmış yazıda, ?Rumelili-Anadolulu ayrımı son derece tehlikeli bir batı projesidir.? demektedir ki, kendilerini kutluyorum.
Esasen etnik temelli millet anlayışı da bir Batı projesidir. İyi bir sosyolog olan Bulaç?ın bu konuyu bildiğini sanıyorum. Çeşitli ölçülerde dindarlık ve tamamen dinsizlik gibi özellikler de Anadolulularda da Kafkasyalılarda da Rumelililerde de görülebilen ferdi özelliklerdir.
Meseleye dindarlık açısından bakan Sayın Bulaç; Ahmet Cevdet Paşa, Yahya Kemal Beyatlı, Mehmet Akif Ersoy, Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri, Hüseyin Hilmi Işık Hazretleri gibi Rumelilileri hatırladığında hatasını anlayacaktır. Yine Sayın Bulaç; Şeyh Şamil Hazretleri, Şeyh Mehmed Ziya Kotku Hazretleri gibi Kafkasyalıları hatırladığında da hatasını anlayacaktır. Yazmakta olduğu gazete gibi, Said Nursî Hazretleri ile Fethullah Gülen Hocaefendi?ye gönül vermiş Kafkasyalı ve Rumelilileri hatırladıkça da hatasını anlayacaktır.
Bulaç?tan ayrıca, ?laik yaşam tarzı? hassasiyeti taşıyanlar da yine aynı hassasiyette Anadolulu, Kafkasyalı ve Rumelililerin olduğunu hatırlarlarsa onlar da hatalarını anlayacaklardır.
Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği yöneticilerinin yukarıda verdiğimiz güzel sözlerini tekrar okuyalım: ?Rumelili-Anadolulu ayrımı son derece tehlikeli bir batı projesidir.?
?Batı projesi? olup olmadığını bilemem ama son derece tehlikeli ve düşman sevindirecek bir proje olduğuna eminim.
Hepimiz, geçmişten ders alıp bölünmelerin önüne geçmeye çalışalım. Vaktiyle Zağra Müftüsü Raci Efendi?nin,?Aziz-i vakt idik evvel, A?dâ zelil kıldı bizi.?∗ şeklindeki sözü, unutmayacağımız bir ders olsun.
∗ Önceleri sevilip sayılandık, sonra düşman, güçsüz kıldı bizi.
Yorumlar