Fenerbahçe için sezonun son umudu da yerle bir oldu. Süper Lig’deki umutlarını pandemi öncesinde yitiren Sarı Lacivertli takım, sezon adına son umudu olan Ziraat Türkiye Kupası’na da havlu attı.

İlk maçta Trabzon’da kaybettiği rakibi Trabzonspor’a evinde de boyun eğen Fenerbahçe kayıp sezonlarının en altına bu yılı da ilave etti.

Coronavirüs sürecinin ardından start verilen Süper Lig’de çıktığı ilk maçta puan cetvelinin dibine demir atan ve ligde kalma umutları, tam anlamıyla Kaf Dağı’nın ardında olan Kayserispor karşısında ve çok erken bir sürede on kişi kaldığı maçta da adeta ölüp ölüp dirilmişti. Ancak bu kez rakip Kayserispor değil, puan cetvelinin zirvesinde yer alan Trabzonspor’du. 

İlk maçtaki 2-1’lik yenilgi ya da rakip sahada atılan gol, evinde atacağı tek bir golle finale kalma umudunu yüklemişti Sarı Lacivertli takıma.

Hiçbir anlamda beklentileri karşılayamayan bu takımdan başarı ummak gibi saflık içinde değilim pek tabi ki. Ancak elinde kalan son umuda da, bu kadar da duyarsız olmak sanırım hiçbir şekilde açıklanamayacak bir umarsızlıktır diyorum.

Buradan çok net bir biçimde söylüyorum. Fenerbahçe takımının gelecek sezonda rakipleriyle eşit şartlarda mücadele verebilmesi için bu takımın birkaç oyuncu dışında bu takımın tepeden tırnağa değişmesi gerek diyorum. Ekonomik anlamda zaten sıkıntılı bir durumda olan kulübün bu yükün altından nasıl kalkacağını ciddi anlamda merak ediyorum. Lakin acı ama gerçek; Bu takım mevcut yapılanmasıyla rakiplerinin gerisinde bir güce sahip. 

Sanırım başkan Ali Koç’un da durumdan memnun değildir. Ne yazık ki, göreve geldiğinden beri, bir türlü beklediği performansı bulamadığı takımını, kalan yedi haftalık süreçten, en iyi şekilde nasıl çıkaracak bilemem. Ancak yukarıda vurgulamaya çalıştığım gibi, kalitesi sınırlı bu kadro gelecek sezon için en küçük bir umut ışığı dahi vermiyor.

Her ne kadar, ‘Comolli komedyası’ ve ‘Ersun Yanal’ kâbusu olmak üzere başkanın büyük yanlışları olsa da, Ali Koç’u tüm bu hayal kırıklığının tüm nedeni olarak gösteremeyiz kuşkusuz.

Bu arada çok sevdiğim ve iyi tanıdığım için, kalitesine tereddütsüz kefil olabileceğim idari menacer Volkan Ballı’nın da, takımın bu hale gelişine nasıl önlem alamadığını çözebilmiş değilim.

Kısacası, her yönden tam bir çöküş dönemi yaşayan Fenerbahçe’nin bu iç sızlatıcı durumdan nasıl kurtulacağının ciddi anlamda merakındayım.

Şimdiden Ali Koç başta olmak üzere tüm yönetime, “Allah ciddi anlamda kolaylıklar versin” diyorum.

Hoşçakalın…