Süper Lig’in altıncı haftasında, sezonun ilk dev mücadelelerine tanık olduk. Galatasaray’la Fenerbahçe’yi Cumartesi akşamı Türk Telekom’da karşı karşıya getiren derbide, oynanan son dört maçta olduğu gibi, beşinci kez iki takım eşitliği bozamadı. Gol kaydedemeyen taraflar başladığı gibi 0-0 biten maçın sonunda birer puanın sahibi oldular.

Pazar akşamı Trabzon’daki dev maçta ise, Trabzonspor Beşiktaş’ı farklı mağlup ederek, suların kaynadığı Siyah Beyazlı camiada tabiri caizse, iyiden iyiye tozu dumana kattı. Bu durumun yansımalarını sanırım önümüzdeki çok yakın süreçte hep birlikte göreceğiz…

Hayli zamandır spor kamuoyunun üzerine bolca konuşup senaryolar ürettiği Galatasaray Fenerbahçe maçı, beklenenin ötesinde gerilim ve olaylardan uzak son derece sakin bir biçimde geçti.

Doğrusu, son dönemde yaşanan gerilimli açıklamalar ve özellikle başkanların taraftarı olumsuz etkileyecek demeçleri beni de bu maç için sıkıntılı düşüncelere yöneltmişti. Neyse ki umulan olmadı ve mücadelenin kazananı sağduyu oldu.

Maçta iki takım da futbol anlamında ortaya keyif veren bir şey koymadı. Her iki kalede de yüzde yüzlük pozisyon yoktu dersek sanırım hata yapmış olmayız.

Fenerbahçe deplasmanda ve çok önemli eksikleri olmasına karşın, sahaya daha anlaşılabilir bir taktik anlayışı yansıtırken, Galatasaray’ın ne yapmak istediğini anlamak mümkün değildi. İkinci yarıda Fenerbahçe rakibinden gereğinden fazla çekinmese, üç puanı alıp götürebilirdi. 

Şimdi, oynanmış ve üzerinden üç gün geçmiş bir maça dair teknik ve taktik analizi uzatmanın anlamı yok. Ben bu maç için bir noktayı çok önemli bulduğumu ifade etmek istiyorum.

Maç öncesi söylenen İstiklal Marşımızı bizden, içimizden biri gibi eksiksiz okuyan Fenerbahçeli Max Kruse taraflı tarafsız herkesin gönlünü kazandı. Maç sonrası, yayıncı kuruluşun sorularını yanıtlayan ve sözlerine, “İyi akşamlar” diyerek başlayan Alman futbolcu, bu durumun gittiği ve ekmeğini yediği ülkeye saygısından olduğunu söyledi. Ne kadar ince bir davranış değil mi? 

Helal olsun sana Kruse, hangi takımı tutarsak tutalım, bu örnek ve de soylu davranışını gönlümüzle alkışlamalıyız. “Bu maçın kazananı sensin” diyorum.

Bu arada, bir alkış da, İstiklal marşımızı eli kalbinde dinleyen Ryan Babel’e. Onun da davranışı gözümüzden kaçmadı.

Ayrıca, maçta hiçbir olumsuzluk üretmeyen tribünlere ve Ali Koç ve yönetimini gayet dostça karşılayan Galatasaray Kulübü de, kocaman bir alkışı hak etmiştir altını çizmek gerek.

Hoşçakalın…

Erden AKTOĞU

[email protected]