Yakın geçmişte olanlara inanamıyor, akıl erdiremiyorum kesinlikle. Ülkemin doğusunda bir yerlerde, güvenlik güçleriyle, aynı vatanı, aynı toprakları ve aynı kaderi paylaşmamıza karşın, anlamamın mümkün olmadığı bir biçimde, bir kesimi temsil ettiğini zanneden teröristler çarpışıyor. O teröristlerin bağlı bulunduğu odaklarca yönlendirilen, kullanılan bazı yaratıklar çıkıp vahşice, hunharca, insanlıkla bağdaşmayacak terör eylemleri gerçekleştirip, sivil insanları hedef alan olaylar yapıyor.
Bunların haricinde, ülke sınırlarının dışında siyasi bazı odaklar, kurdukları kumpaslarla ülkemin dinamiklerini sarsmakla meşgul. Bir taraftan bakıldığında ise, üniversal güçler neredeyse açık kollayıp, ekonomik anlamda zaafımızı bekliyor.
Kısacası her yanımız sorun ve problem. Sıkıntılar diz boyu...
Hal böyleyken bile, toplumun çeşitli kesimleri adeta cinnet nöbetleri geçiriyor. Alın size abuk subuk bir örnek;
Bartın, Bölgesel Amatör Lig maçında futbolcular arasında maçın bitiş düdüğünün ardından öyle bir kavga çıkıyor ki, Leventsporlu futbolcular, polis ekiplerinin güvenlik önlemleri altında sahayı terk edebiliyorlar.
Ev sahibi Bartınspor maçın ilk çeyreğinde öne geçiyor. Konuk Leventspor ilk yarının bitimine yaklaşık on dakika kala beraberliği yakalıyor. Devre böyle tamamlanıyor.
Bartınspor ikinci yarıda yeniden üstünlüğü sağlıyor. Ancak uzatma dakikalarında, Leventspor attığı golle durumu 2-2 yapıyor. Maçın bitiş düdüğü, cehennem savaşlarının başlangıcı oluyor sanki.  İki takım oyuncuları sahada birbirine girip, tam bir meydan savaşı yapıyorlar.
Seyircinin sahaya girmesine polis güçlükle engel oluyor. 
Güvenlik güçlerinin çabasıyla kan dökülmeden olay yatıştırılıp, konuk ekip kafilesi stattan ve şehirden uzaklaştırılıyor. Olayların burada biteceği, işin kapanacağı sanılırken, bu kez yaklaşık yüz kişilik Bartınspor taraftarı, kulübün tesislerine giderek takımın kalecisine tepki gösteriyor. Bu kez de devreye jandarma giriyor ve öfkeli taraftarlar tesislerden uzaklaştırılıyor.
İnanın şu haberi okurken yüreğimin yandığını, içimin ‘cızzz’ ettiğini hissettim. Cidden anlamıyorum, anlayamıyorum. Nedir bu öfke, bu kin, bu aymazlık bu vurdum duymazlık?
Alın size bir örnek daha; Şampiyonluğa oynayan Fenerbahçe’nin dürüstlük abidesi, pırıl pırıl bir oyuncusu Mehmet Topal, Torku Konyaspor maçında yerde yatan bir rakip futbolcuya müdahale edilsin diye topu taca atıyor. Hocası Portekizli Vitor Pereira, Topal’ı topu taca attı, insanlık yaptı diye neredeyse tribünlerin önünde dövecek...
Vah, vah. Vah ki vah...
Nereye gidiyoruz, ne yapıyoruz, olanların hiç mi bir değeri, bir anlamı yok? Ne olur birileri bana bu durumları bir anlatsın. Ne oluyor, cennet yurdumun bir yerleri yanıp kavrulurken, bizler neden bir kaşık suda fırtına koparmaya, suyu daha da bulandırmaya çalışıyoruz. Galiba ulusça ciddi anlamda bir akıl tutulması yaşıyoruz. İyi de bu ülkenin sağduyulu insanlarının, vefakar ve cefakar güvenlik güçlerinin günahı nedir?
Allah’tan sonumuzu hayır getirmesini diliyorum. Aklıma söyleyecek başka bir şey gelmiyor.
Kalın Sağlıcakla... (Tabi durumda ne kadar kalınabilirse)