Etik; bireylerin yaptıkları seçimleri ve nasıl davranacaklarını etkileyen, doğru ve yanlışa ilişkin ilkeler olarak açıklanabilir. (Laudon&Laudon, 1996:139. Alıntılayan Dedeoğlu, 2001:3) Başka bir tanımla etik; “doğru ya da iyinin ne olduğunu belirleme sanatı”, “aynı zamanda genel bir yol, hayat tarzı, bir dizi eylem kuralı ya da ahlak ilkesi”dir. (Saunders)  “Felsefenin bir disiplini olan etik, kendini ahlaki eylemin bilimi olarak anlar... Etik ahlak üretmez, ahlak üzerine konuşur.” 

Etiğin dayandığı temel koşul iyi niyettir.  En önemli hedefler arasında sayılan özgürlük neredeyse temel hedef olarak alınmakla birlikte bu özgürlük sınırsız değildir ve kuralsızlık olarak anlaşılmamalıdır. Kurallara gereksinim duymak baskı ya da kurallarla sınırlanmak anlamına gelmemelidir. Tam tersine bu olgu; özgürlükten herkesin daha çok yararlanabilmesi için pratiğin düzenlenmesi ve yapılanmasına müdahalenin gerekliliğine işaret etmektedir. (Pieper, 1999:18, 19) Etik rehberler değerler üstüne kuruludur.  (Saunders) Belirli bütünlükte bir insanın, belirli bütünlükteki -yüzyüze geldiği ya da gelmediği- diğer insanlarla kurduğu etik ilişki ise, değer sorunlarının söz konusu olduğu bir ilişkidir. (Kuçuradi, 1988:3) 

Etik önemli ölçüde neyin iyi, neyin kötü; neyin doğru, neyin yanlış olarak kabul edildiğiyle ilintili olduğundan, etikten söz edebilmemiz, her ne kadar zaman ve mekana göre değişen iyi ve doğrular olsa da,  bütün insanlığı ilgilendiren ortak iyi ve doğruların bulunması için çaba harcanması ve bu ortak değerler üzerinde uzlaşılmasıyla mümkün olabilecektir. Değerlerin göreceliliğini sürekli bir görüş olarak benimseyip, ortak iyi ve doğruların olmadığı konusunda ısrar etmek etikten vazgeçmekle eş anlamlı sayılabilir.

Tarih boyunca etik ve etikle ilintili olarak  iyi insan olma; adalet, özgürlük, onur, bilgelik, ölçülülük, yüce gönüllülük, sevgi, dürüstlük, cesaret, karşılıklılık, tutarlı olmak, bağışlayıcı olmak, gösterişten kaçınmak, dostluk, cömertlik, sorumluluk, bağımsızlık, özdenetim gibi erdemlerle açıklanmış; erdem ve mutluluk arasında çoğu kez yakın ilişki kurulmuştur.  

Sokrates bilgide temelini bulan “iyi”nin insanı mutlu yaptığını söylemiş; akılcı düşünceyi temel alsa da bunun yanısıra vicdan / ahlaki sezgi / içgüdü gibi adlandırılabilecek bir yol gösterici, uyarıcı bir iç ses olan Daimonion’dan da söz etmiştir. (Gökberk, 2000- Cleary, 1997- Gözde Dedeoğlu, 2003)