Yukarıdaki sözlerin sahibi Cengiz Han hakkında herkesin ortak fikri acımasız olduğudur. Gerçekten acımasızdı ancak cani değildi. Eğer Cengiz Han'ın yanındaysanız bütün haklarınız korunurdu, değilseniz yaşama şansınız azdı. Semerkand'ı Pers'lerden aldığında kendisini küçümseyen Pers İmparatoru'na karşı ceza olarak koca Semerkand'da taş taş üstünde bırakmamıştı. Üstelik ordusu 3 kat büyük olmasına rağmen yenilmişti.
Tarihte en çok tartışılan konulardan biri de Cengiz Han'ın menşei hakkındadır. Moğolların başında olduğuna ve onları birleştirdiği için Moğol olduğu düşünülür. Birçok yerde kendisinden Türk olarak bahseder, birçok yerde de göçebelerin Hakan'ıdır. Fakat Araplar, o zamanlarda göçebelerin hepsine Türk diyordu.
Ordusunun büyük çoğunluğu Türk idi. Türkçeyi anadili gibi konuşurdu, Moğolcayı da ana dili gibi konuşurdu ama dış devletlerle yaptığı yazışmalar Türkçeydi. Hem Moğollara hem Uygurlara hakanlık eden Cengiz Han, fiziksel olarak Moğol'a benzemezdi; kumral ve açıkgözlüydü tıpkı önceki Göktürk hakanları gibi.
Çinliler'e göre Cengiz Han'ın soyu 'Şa-To'lara dayanır, ve yine Çinlilerce Şa-Tolar Köktürklerin soyundandı. Efsanelere göre Cengiz Han'ın soyu bir köpeğe dayanmaz, kurda dayanır, o zamanlarda Moğollar köpeği kutsal görmekteydi kurdu değil, Türkler ise kurdu çok önceden bayraklaştırmışlardı.
''Uturkû al-Turka ma tarakûkum," yani "Türkler size dokunmadıkça siz onlara dokunmayınız," bu sözün Peygamberimize ait olduğu söylenir. Kadı Vahideddin Fuşanci adlı bir islam alimi Afganistan'da Cengiz Han'ı ziyaret ettiğinde aralarında şöyle bir konuşma geçmişti:
Cengiz Han'ın "Peygamberinizin her şeyi önceden bildiğini söylüyorsunuz peki benim hakkımda birşey söylemiş mi" sorusu üzerine bu sözleri söylemişti, Cengiz Han da şöyle cevap vermişti; "Doğru söylemiş, bize bulaşmaya gelmez."