* İngilizler, dünyanın her tarafından istedikleri malları Türkiye'ye gümrüksüz sokabilecekler. (1838)  

* İthalat 1995'ten sonra patladı.  

* Gümrük vergi oranları ihracatta yüzde 12, ithalatta yüzde 5'e düşürülecek.(1838)  

* Türkiye AB üyesi 15 ülkeye bütün gümrük duvarlarını indirdi. (1995)  

* Yed-i Vahit (Tekel) usulü kaldırıldı.(1838)  

* Tekel usulü kaldırıldı, Tekel darmadağın edildi.(1995)  

* Mal alım ve nakli için belge istenmeyecek. (1838)  

* Türkiye AB'ye tarım ürünleri satarsa AB yüzde 200 vergi alıyor, ama onların ülkemize sattıkları sanayi ürünlerine vergi yok. (1995)  

* İngilizler ve diğer Avrupa ülkeleri antlaşma hükümlerinden yararlanacak ve bu antlaşma sonsuza kadar geçerli olacak. (1838)  

* İngiliz tüccarlar iç ticarette en ayrıcalıklı yerli tüccarlardan fazla vergi ödemeyecek.(1838)  

* Kapitülasyonlar devam edecek, antlaşma ile sağlanan ayrıcalıklar öncekilere eklenecek. (1838)  

* İngilizler, demiryollarından ücretsiz faydalanacak. Yabancı mallar, Boğazlar'dan serbestçe geçecek, Osmanlı Türkiyesi'nin limanlarında bir gemiden öbürüne aktarılabilecek, bu işlemlerden hiçbir vergi alınmayacak. (1838)  

* Gümrük Birliği Antlaşması öncesi malum medya Türkiye'nin çağ atlayacağını dosta düşmana ilan etti (1995)  

* Türkiye güçlü ve önder bir ülke olacak, 10 yıl içinde de AB'ye tam üyelik gerçekleşecek. (Tansu Çiller-1995)  

* Gümrük Birliği'nin onaylanmasından sonra Türkiye Avrupa Parlamentosu'nun denetiminde tutulabilir ve insan hakları, fikir hürriyeti ve Kıbrıs konularında doğru yönde ilerleme sağlanabilir. (1995-AB gerekçesi)  

* Gümrük Birliği Türkiye'den çok Avrupa'nın çıkarınadır ve Türkiye pazarı bundan daha ucuza satın alınamaz. (1995-AB gerekçesi)  

Ve hiçbir Avrupa ülkesinde, hiçbir demokrasi idaresinde görülmeyecek bir uygulama Türkiye'de sahneye kondu: GÜMRÜK BİRLİĞİ ANTLAŞMASI TBMM'NİN ONAYINA SUNULMAMIŞ, SAVAŞ KARARI VEREN YÜCE MECLİS GÜMRÜK BİRLİĞİNDE DEVRE DIŞI BIRAKILMIŞTIR.  

 

1838 SONRASI OSMANLI TÜRKİYESİ'NDE VE 1995 SONRASI CUMHURİYET TÜRKİYESİ'NDE OLANLARDA BENZERLİK  

 

State University of New York-Binghamton tarih bölümünde profesör olan Donald Quataert'in, İletişim Yayınları'nca basılan "Osmanlı İmparatorluğu 1700-1922" adlı kitabında şöyle yazar:  

"19. yüzyılda devletin serbest ticaret lehine yaptıkları arasında, 1826'da loncaların tekellerini ve piyasa üzerindeki kısıtlamaları koruyan, Yeniçeri Ocağı'nın ortadan kaldırılması, 1838 İngiltere-Osmanlı Ticaret Antlaşması ile 1839 ve 1856 fermanları vardır. Sonuç olarak Osmanlıların uluslar arası ticareti ile iç ticaretine devlet politikaları yoluyla konmuş engellerin çoğu kaldırılmış veya önemli ölçüde azaltılmıştır... 1840-1914 arasında uluslar arası ticaret hacmi, 10-16 kat arttığı halde, ihracat örüntüleri, daha önce 18. yüzyılda oluşturulduğu şekilde kaldı." (Sayfa 191 ve devamı)  

Ekonomik bağımsızlık yitirildi, Osmanlı-Türk devletinin çöküşü hızlandı. (1838)  

Sanayileşme durdu. Binlerce işyeri kapandı. İşsizlik ve fakirlik inanılmaz boyutlara ulaştı. Türk insanının yüzde 42'sı, BM raporlarına göre fakirlik sınırında, 28 milyon Türk günde 6 YTL'den daha az bir para ile geçinmek zorunda kalıyor. (1995 ve sonrası)  

Gümrük Birliği Antlaşması'ndan sonra, Türkiye'nin iç pazarı, ticareti yabancıların eline geçti. Süt, yoğurt, şekerleme, tekstil, su, gıda ve diğerleri. (1995)  

Osmanlı Türkiyesi'nde, iç pazar Batı'nın sanayi ürünlerine açıldı. 1838'de ihracatımız bir milyon sterlin, ithalatımız üç milyon sterlin ve fark iki milyon sterlin iken, bir yıl sonra ihracat ve ithalat arasındaki fark ithalat lehine 11 milyon dolar olarak gerçekleşti. (1838)  

Gümrük Birliği'ne girdikten sonra, 1995-2004 arasında G.B'nin ülkemize fazladan maliyeti 177 milyar dolardır.  

G.B. Antlaşması'ndan dolayı hükümetler dış ticarette, gerekli milli menfaatleri koruyucu tedbirleri almakta zorlanıyorlar. (1995)  

Hükümet, dış ticarette olağanüstü vergi koyma yetkisini de yitirdi. Bu kayıp; Osmanlı Türkiyesi'nde devleti, hükümetlerin mali kriz dönemlerinde yürürlüğe koyabilecekleri gelir artırıcı tedbirlerden yoksun bıraktı. (1838)  

Balta Limanı Antlaşması, sadece gümrük vergilerini daha aşağı çekmekle kalmıyor.  

Osmanlı Türk devleti artık, kendi gümrük vergilerini Avrupa ülkeleriyle birlikte toplamayı kabul ediyor. (1838)  

İthal malları iç pazarı adeta istila etti. Ticaret ve sanayi yabancıların eline geçti. ( 1838-1995)  

Balta Limanı Antlaşması'ndan sonra yerli sanayi tesisleri ithalatla baş edemeyerek birer birer kapandı. (1838)  

G.B. Antlaşması'ndan sonra, Türk ekonomisi AB'nin dev şirketlerinin eline hızla geçti.  

Özelleştirme adı altında, "doğrudan yabancı yatırım" ile yerliden yabancıya doğru servet transferi yapılıyor. (1995)  

Balta Limanı Antlaşması'ndan sonra 1856'da çıkarılan kanunlarla yabancılara toprak satışı serbest bırakıldı. Yirmi yıl gibi kısa bir sürede İzmir-Aydın arasındaki tarım arazilerinin yüzde 86'sı yabancıların eline geçti.  

AKP hükümetinin çıkardığı, yabancılara toprak satışının serbest bırakılmasıyla da benzer gelişmeler yaşanmaya başlandı. İsrail'in GAP bölgesinde türlü varyasyonlarla 450 bin dönüm toprak aldığı devletin istihbarat raporlarına girdi. Antalya, Didim, Çeşme, kıyı bölgelerimiz özellikle tercih ediliyor.  

1838 antlaşmasından sonra, 1854'te ilk dış borcumuzu aldık. 1875'de faizlerini ödeyemez hale geldik. 1914'de Osmanlı Türk devleti battı.  

Türkiye Cumhuriyeti'nin 3 Kasım 2002 seçimlerine gelindiğinde iç ve dış borç toplamı 200 milyar dolar iken, AKP iktidarı ile birlikte Ekim 2005'te 170 milyar dolar dış, 180 milyar dolar iç olmak üzere 350 milyar dolara ulaştı.  

1838 Balta Limanı Antlaşması'ndan sonra Osmanlı-Türk devleti tarih sahnesinden silindi.  

O antlaşmayı bizimle imzalayan Avrupa devletleri mevcudiyetlerini pekiştirerek bugünlere geldiler.  

AB'ye tam üye olmadan Gümrük Birliği'ne girmiş, Türkiye'den başka bir ülke yok.  

Yunanistan AB'ye 1981'de girmesine rağmen, Gümrük Birliği'ne 1986'da girdi.  

İspanya ve Portekiz, AB'ye 1986'da, Gümrük Birliği'ne 1993'te girdi.  

Demek ki, serbest ticaret, ancak benzer gelişme düzeyinde bulunan ülkeler için faydalıdır. Türkiye ve AB gibi farklı gelişme seviyesine sahip ülkeler arasındaki serbest ticaret ise zenginin lehine işler.  

Türk çocuğu, AB'nin ve ABD'nin, bugün ne dediğine değil,, geçmişte İngiliz sanayi ürünlerine karşı hangi tedbirleri aldığına bakmalıdır.