Şanlı tarihimizin ulu çınarı 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun son savaşı Birinci Dünya Harbi’nin ardından Türk Milleti; uğradığı zulüm ve haksızlıklara rağmen malumları 100 yıl önce yine şanına yaraşan bir kurtuluş mücadelesinin arifesinde idi. 

Bu mücadelenin baş aktörü Mustafa Kemal Paşa’da 1919’un 16 Mayıs’ında İstanbul’dan, Bandırma Vapuru ile Samsun’a hareket etmiş, 19 Mayıs’ta da Samsun’a çıkmıştı. 

Muhteşem Kurtuluş Savaşımızın bu iki önemli günü, geçtiğimiz hafta çok anlamlı ve parlak törenlerle kutlandı. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktığı gün Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak, bütün yurtta, Kıbrıs’ta ve dünyada Türklerin bulunduğu pek çok yerde törenlerle, muhtelif etkinliklerle parlak bir şekilde kutlandı. 

Tabii Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gitmek için İstanbul’dan Bandırma Vapuru ile ayrılışının 100ncü yılı da çok anlamlı bir gün idi. Biz de Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) olarak; Ebedi Başkomutanımızı Kurtuluşa giden yolun başında, daha önce bu sütunda sizlere duyurduğum coşkulu ve anlamlı etkinliklerle uğurladık. 

Ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün 100 yıl önce işgal altındaki İstanbul’dan çıkıp Samsun’a giderken izlediği rotada, TESUD İSTANBUL olarak düzenlediğimiz, 100 YIL SONRA YENİDEN BANDIRMA VAPURUNDAYIZ etkinliği 16 Mayıs 2019 günü 3 adet gemi ve 1.500’ü aşkın Atatürk sevdalısının katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu etkinlikte TESUD ile birlikte öncülüğü, kamu yararına derneklerimizden Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD), Türkiye Muharip Gaziler Derneği (GAZİDER) ve Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Dernekleri yapmıştır. 

Kadıköy ve Beşiktaş iskelelerinden kalkan üç vapurda 1600 Atatürk sevdalısı; şarkılar, şiirler ve marşlar eşliğinde Poyrazköy’e ve dönüş iskelelerine kadar, Atatürk’ün manevi huzurunda coşkulu ve unutulmaz bir yolculuk yaptılar. 

Poyrazköy’de etkinliğe katılan kuruluşlar, Ebedi Başkomutanımız, İstiklal Marşı eşliğinde denize çelenkler, çiçekler bırakarak temsili bir şekilde uğurladılar. 

Seyir esnasında E.Tümg.Dr. Tarık ÖZKUT ile E.Öğ.Alb. Belma SARAÇ tarafından, misafirlerimize o günler hakkında tarihin sunulduğu etkinliğimiz; Tiyatro Sanatçısı Altan AKIŞIK ve E.Kur.Alb.İkrami ÖZTURAN’ın sunumunda TESUD ve FA-Mİ koroları tarafından şiirlerle, şarkılarla, marşlarla devam etti. 

Bu müstesna günün ardından TESUD İstanbul Koordinatörü E.J.Tuğg.Ümit YILMAZ tarafından aşağıdaki mesaj yayınlandı. 

“Bu etkinlikte bizimle aynı rotada yer alan; Kulelililer, Subay Eşleri Yardımlaşma Derneği, Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Anadolu Aydınlar Ocağı, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Fenerbahçe Gönüllüleri, FA-Mİ Musiki ve Sanat Derneğine, Piri Reis, Bahçeşehir ve Üsküdar Üniversitelerine katılım ve desteklerinden dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz. 

Etkinliğimize her türlü desteklerini veren Kadıköy ve Sarıyer Belediye Başkanlıkları ile Emekli Kaptanımız Kandıralı Çetin AKARSU, TURYOL Şti. ve Özgür GÜRBÜZ’e de en içten şükranlarımızı sunuyoruz.”

Çok Değerli Okurlarım, Birinci Cihan Harbi’nin dördüncü yılının sonuna doğru Osmanlı; Balkanlarda Bulgaristan’ın 29 Eylül 1918’de mütareke imzalayıp savaştan çekilmesini müteakip, İngiliz ve Fransızların Trakya’dan İstanbul ve Boğazlar’a taarruz hazırlıkları üzerine 30 Ekim’de Mondros Mütarekesini imzalayarak savaştan çekilmişti. 

Avrupa’da da savaşın kaybedildiğini kabullenen Avusturya 3 Kasım’da, Almanya’da 11 Kasım’da mütareke imzalayarak savaştan çekilmişlerdi. 

1919 yılı başında barış şartlarını kendi aralarında görüşen harbin galipleri ise; 1919 yılı içinde, 20 Haziran’da Almanya ile, 10 Eylül’de Avusturya ile 27 Kasım’da da Bulgaristan’la, barışı ancak bir yıl içinde yapabilmişler, daha bir yıl kadar sonra da 10 Ağustos 1920’de Osmanlı ile Sevr Antlaşması imzalayabilmişlerdi. 

Bu uzun sürede, harbin galipleri ile onların kışkırttığı azınlıklar, ülkemizi her açıdan yaşanmaz hale getirmişlerdi. Daha barış yapılmadan başta İstanbul olmak üzere Trakya ve Anadolu yer yer işgal edilmiş, Ordular terhis edilip bütün kaynaklara el konmuştu. 

Padişah ve hükümeti kukladan farksız, halk yorgun, bitkin ve de çaresizdi. 

İşte Mustafa Kemal Paşa bu ağır şartlar altında kurtuluşa yelken açıyordu. 1919 yılından itibaren, Mustafa Kemal Paşa’nın; bu yorgun, bitkin ve çaresiz Türk Ulusunu adım adım ayağa kaldırdığı, üç yıl sonra da ülkeyi düşmandan temizlediği unutulmaz günlerin 100ncü yıl dönümlerini idrak edeceğiz. 

100ncü yılları ve eşi menendi görülmemiş Kurtuluş Savaşı’nı ve O’nun muhteşem meyvesi Cumhuriyeti, günün polemiklerinden arındırarak gençlerimize, geleceğimize etraflıca anlatıp, özümsetmeliyiz. 

Bizi esaretten kurtarıp Cumhuriyet’e kavuşturan, sahip olduğumuz her şeyi, okunan ezanları ile hür ve müstakil bir ülkeyi bize bırakan başta Ebedi Başkomutanımız Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere O’nun kahraman silah arkadaşlarını, yiğit kadın-erkek halkını ve askerlerini yüksek bir saygı ile anıyorum, selamlıyorum. 

Ruhları şad mekanları cennet olsun.