10 Kasım’da Ulu Önder, Ebedi Başkomutanımız Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK, ebediyete intikalinin 81’nci yılı münasebeti ile malumları bütün Türkiye’de büyük bir özlemle coşku ile anıldı. Bu vesile ile halkımız; yine Anıtkabir’e sel olup aktı. O’nu derin bir saygı ile, minnetle ve şükranla andı. 

10 Kasım Pazar günü her yerde, her alanda, hepimizin kalbinde ATATÜRK vardı. Kadıköy’de, Kadıköylülerin lebalep doldurduğu İskele Meydanında icra edilen ANMA TÖRENİ’ne katılıp Atatürk Anıtına çelenklerin sunumu yapıldı. 

Öğleden sonra TESUD Rasimpaşa Şubesi’nde icra edilecek konferans’ı müteakip; TESUD İstanbul İl Koordinatörlüğünün Dolmabahçe’de, Dolmabahçe Camii’nde, ikindi namazının ardından Ulu Önderimiz, Ebedi Başkomutanımız ve Kahraman silah arkadaşlarının aziz ruhlarına, üstat Amir Ateş ve arkadaşları tarafından okunacak bir mevlit planlanmıştı. 

Aynı gün, aynı camide öğlen namazından sonra İstanbul Valiliği de Ulu Önder ATATÜRK ve Kahraman Silah Arkadaşları adına mevlit planladığından, üyelerimiz de Valiliğin düzenlediği mevlide katıldılar. 

Değerli okurlarım, şurası muhakkak ki ve bütün dünyanın da izlediği gibi ATATÜRK; her 10 Kasım’da daha da büyüyüp devleşiyor. Bugün hür ve müstakil yaşantımızı, sahip olduğumuz her şeyi, Cumhuriyetimizi, dinimizi, diyanetimizi ve tüm kutsal değerlerimizi borçlu olduğumuz ATATÜRK, vefatında 10 Kasım 1938’de 57 yaşında idi. 

Bu hayatın yarısı kadarı, 24 yılı çocukluk ve öğrenim yıllarıdır. 

Hayatının en güzel 18 yılı, dağlarda, savaşlarda tehlikeler içinde ZAFER’e koşulan yıllardır. 

Kalan 15 yıl da, Türk Milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma savaşını yönettiği Devlet Başkanlığı yıllarıdır. 

Zaman tünelinde şöyle rüzgar gibi bir gezinti yaparsak, Selanik’te 1881’de doğan Mustafa’nın, tam bir halk çocuğu olduğunu göreceğiz. O da hepimiz gibi doğup gelişmiş ve yaşamıştı. Önce bir mahalle mektebine, sonra bir ilkokula devam edip, 1893’te Mustafa adı ile başladığı ortaokulu Mustafa Kemal olarak bitirmişti. Bilahare Manastır’da Askeri Lise, ardından İstanbul’da 1902’de Harp Okulu ve akabinde 1905 yılında da Harp Akademisi öğrenimini tamamlayarak Kur.Yrb. rütbesi ile Şam’da bir süvari alayına atanmıştı. 

Mustafa Kemal, verilen her görevi dikkat çeken bir başarı ile sonlandırdığından, ordu da, özel bir anlamı olan, “iyi subaydır” tanımı ile anılırdı. Tümen, Kolordu ve Ordu Komutanlıkları ile Anadolu İhtilalinin Başkomutanlık görevleri de her faniye nasip olmayan, çok büyük başarılarla doludur. 

Bilahare Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, modern Türkiye savaşı başarılarının da; askerlik başarılarını gölgede bıraktığının en açık delili Türkiye’mizin kendisi değil midir? 

Değerli okurlarım, 

Osmanlı İmparatorluğu 1854’ten beri tefecilerden aldığı borçla yaşayabiliyor, borçlarını da ancak borç alarak ödeyebiliyordu. 

Çok geçmemiş, artık borç da alamaz olmuştu, 1881’den itibaren alacaklı ülkeler Devlet Maliyesine el koymuşlardı. 

Ülkede yol yok, okul yok, fabrika yok, üretim de yoktu. 

İğneden ipliğe her şey ithal ediliyordu. 

Demiryolları ve tramvaylarla, şehir aydınlatma, su ve gaz işletmeleri, fenerler dahil rıhtımların hepsi imtiyazlı yabancı şirketler tarafından işletiliyordu. 

Bir bankamız yok, sermaye de yoktu. 

Ayrıca Anadolu, harp ve virane, şehirler kasabalar adeta yangın artığı gibiydi. İzmir’e kadar Yunan Ordusu artıkları, dev yangın makinası misali, her yeri yakmış, yıkmış, talan etmiş, halk dağlara kaçmış, aç ve açıkta, yorgun ve bitkindi. 

Ve  daha saymakla bitmez. 

Cumhuriyetle birlikte Ulu Önder ATATÜRK yönetiminde Türk Milleti ayağa kalktı. Bütün zorluklar, engeller aşıldı. Çağdaş, medeni bir Türkiye’ye hızlı bir geçiş başladı. 

İnkılaplar birbirini izledi, okullar açıldı, fabrikalar işletmeler kuruldu, modern çağın gerektirdiği bütün düzenlemeler hızla hayata geçirildi. 

Bugün üzerinde huzur ve barış içinde gururla yaşadığımız, geleceğe güvenle bakan ve çağdaş uygarlık düzeyini yakalamaya kararlı, bölgemizin önde gelen ve Cumhuriyetin aydınlık yolunda ebediyete kadar yaşayacak Türkiye’mizin kurucu lideri, eşsiz Kahraman ATAM; Türk Milletinin, daima çizdiğin rotada, seni anlamak ve anlatmak kararlılığı içinde olduğunu hissetmenin mutluluğu içindeyiz. 

Ruhun şad, mekanın cennet olsun.