Değer yargıları ve insan yaşamındaki algoritmalar değiştikçe, kültürlerin sanat anlayışlarında da çoklu üslup ve tekniklerin çoğaldığını da görmekteyiz

Tek bir merkezden çıkan düşüncelerin bir potada birleştirilmesi ancak melez bir yapının algoritması ile harmanlanabilir. Üslup, tarz ve Kreatif düşüncelerin bir birleriyle etkileşim içine girmesi sonucunda melez sanatın ortaya çıkacağını söylemek yerinde olacaktır..

Teknolojik gelişmeler, iklim felaketlerinin insan hareketliliğini oluşturmuş olması , savaşların insanlar üzerindeki baskıyı artırarak  daha güvenli  yerlere itmesi , iklim değişiklikleri,  küresel boyutta yaşanan salgınlar, ekonomik açıdan kapital  sınırları zorlamaya  çalışan güçler, sistematik olarak dejenere olan toplumların ve kültürlerin iç içe girmesiyle melez bir dünyaya evrilmeyi zaruri kılmıştır….

Kültür öz olarak kendisini ne kadar koruyor olsa da, değişen ve dönüşen bir dünyada değişimler de kaçınılmaz olmakta. Giyim , gastronomi , ve sanat alanlarında iç içe geçen yaklaşımlar dünya çapında bir geçiş süreci ile kaynaşmakta. Değişmeyecek radikal tabular bile değişim karşısında direnmeyecek duruma geldiğine de şahitlik ediyoruz. 

Bu yukarıda saydığım bir çok etken aslında insanın  ve dünyanın melez bir yöne  evrildiğini gösteriyor. Sanat ise bu değişime kayıtsız kalmayarak bir çok disiplin alanını bir arada kullanarak melez bir üsluba evrildiğini göstermekte. Sanatçıların hangi ülkede eser verdiklerine değil ortaya hangi tarzda eserler ortaya koyduğunu merak ediyoruz. Modern çağdaş dijital sanatlar gibi yakın zamanda hayatımıza giren birçok sanatsal okuma, aslında melez sanatın varlığını da bizlere sorgulatmakta.

Bu olağandışı durumların sonucunda Melez insanın, melez dilin, melez müziğin vb birçok kültürün kaynaşması sonucunda birbiri ile iç içe girmiş bu disiplin alanları teklik, tekellik anlayışını yok saymaktadır. Teklik çoğulcu bir değişim ile şekil değiştirmiş ve doğal olarak sanatçı ve sanatı da aynı derinlikte etkilemiştir.

Sanatın ve sanatçının dönemini kullandığı malzemelerin neler olduğu hacim ve zemin ilişkisinin birbiri ile kaynaşmış olduğu bir doğrusal düzleme evrildiğine  şahitlik ediyoruz…

Kültürlerin ne kadar iç içe girdiğini ne kadar kaynaştığını gördükçe , sanatında zamana ve coğrafyaya göre melez bir yöntem ile yoğrulmuş olduğunu görüyoruz. 

Bir konunun, bir maddenin yada bir değerin; teklik anlayışını bir yerde bırakarak sanatın  daha farklı üslup ve disiplin alanlarının bir arada kullanıldığı melez bir yapıya dönüştüğünü söyleyebiliriz…

Peki değişim ve dönüşüm sanat üzerinde olumlu etki yaratmış mıdır diye düşünürsek… 

 Çeşitlilik çok renklilik salt bir toplumun sanat anlayışında yarattığı değişimleri o kültürün  üzerindeki etkisi olumsuz bir yönde etkiliyor mu? 

Burda da öne çıkan izafi düşüncelerin hakikatler üzerindeki baskısını ortaya çıkarıyor. Yani estetik değerlerin çok çeşitliliğin bir zenginlik olduğu ve yeni bir süreç içinde bir geçiş ile bireylere sanatsal bir katkı sunduğu şüphesizdir…

Değer yargıları ve insan yaşamındaki algoritmalar değiştikçe, kültürlerin sanat anlayışlarında da çoklu üslup ve tekniklerin çoğaldığını da görmekteyiz. 

Örneğin dijital sanatın klasik anlamdaki yapılar içinde ki hareketliliğio , yada dijital sanatın içinde bireyin de sanat eserinin bir parçası olduğu gibi kavramların zenginliğini görebiliriz….

Tıpkı genetiği değişmiş gıdalar kadar genetiğiyle başkalaşmış melez bir sanat karşımıza çıkıyor…

Biraz daha özele indirger isem :

kendi yaptığım çalışmalarda salt duygu düşüncenin ötesinde insanın biyografisini hayat hikayesinin fotoğrafını çekiyor, kişiyi merkeze alarak çalışıyorum her tabloda kendim seçtiğim materyalleri mutlaka kullanıp bir çok sanat anlayışını melez bir üslup ile sanatseverlere sunuyorum…

İnsanaların içsel dünyasına bilinçaltı süreçlerine inmeyi derinlemesine yolculuk yapmayı  sanatsal bir terapi olarak görüyor ve biyografilerine ışık tutmayı amaç edindiğimi söyleyebilirim…

Bir insanın doğduğu günden bugüne kadar süregelen ve geleceğe dair sorular sorarak; sorulardan aldığım cevapları imgelere dönüştürerek özgün bir eser ortaya çıkarma çabası var çalışmalarımda.

İster çağdaş sanat ister başka bir disiplin alanı olsun renk biçim yada mekan algısını ortadan kaldırarak insanların hayat hikayelerine yöneliyor ,bu hayattaki yansımalarını başka imgeler ile stilize ederek beyaz bir tuval üzerine melez üslup ile karakterize ediyorum…

Son olarak Bilim ile sanat arasında ki dijital ölçütleri günümüze uyarladığımızda hem sanatta hemde bilimde belirli  bir özgürlük alanın olması uygar toplumlar için  ön koşuldur.

Çünkü uygar toplumların ölçütü bilim ve sanata verilen değer, bilim adamlarıyla sanatçılara tanıdıkları özgürlük ve hoşgörü ile kıyaslanır. Sağlıkla sanatla ….