Çağdaşlığın da  modernizenin de en temel unsurları arasında özgürlüğü esas almak elzemdir. Özgürlüğün sesini, rengini ve ruhunu çok-sesliğini duyurabileceği en temel  kanal sanat olmuştur.

İster Otokratik, ister dikte ya da oligarşik yönetimlerin karşısında tarih boyunca sanatçılar ve sanat eserleri, halkın prangalarından kurtulmaları adına  mihenk taşı görevini üstlenmiştir. 

Kimi zaman bir resim, kimi zaman bir tını, kimi zaman bir edebi eser ile hayatımızda yer edinen sanatsal çalışmalar tarihsel süreçlerde büyük bir aktör olmuştur.

Özgürlüğü dahi büyük harflerle tarihe kazıyan sanat bugün hangi enstrümanlar ile karşımıza çıkmakta onu biraz irdelemek de yerinde olacaktır.

Soğuk savaş döneminden sonra ya kadar devam ettiği varsayılan modern sanat , bugün yerini tam anlamıyla çağdaş sanata  bıraktığı şüphesiz…

Primitif sanatlardan bugüne gelen çeşitli kavramlar arasında Türkiye'de, İngilizce'deki contemporary art ın  karşılığı olarak çağdaş sanat kavramı adı altında birçok sanatçı da eserlerini görücüye çıkarmakta.

Asıl sorulması gereken soru modern sanattan çağdaş sanata Türkiye’de bir geçiş oldu mu? 

Çağdaş sanat ve modern sanat kavramları Türkiye’de ne kadar karşılık bulabiliyor?

Çağdaş sanatta kullanılan araç gereç ve metodlar arasında çok büyük farklılıkları görmek mümkün.

Modern sanattan, dadaya, empresyonizmden pop art’a ondan da enstelasyona uzanan birçok formdan bahsedebiliriz. 

Peki çağdaş sanat tam olarak içinde yaşadığımız sanat  olarak tanımlanıyorsa, ihtiyaçlara cevap verebiliyor mu? 

Bir evin dekoru mu ? Yoksa gerçek anlamda psikolojik sosyokültürel bir derinlikle toplumsal olayalara bir cevap bir başkaldırı olarak izleyiciye ayna tutuyor mu? 

Duchamp çok önemli bir teorisyen ve sanatçı.

pisuvarın çağdaş yada modernite de izleyiciye ve sanat eleştirmelerinde ki karşılığını sorgulamak elbette farklı olacaktır..

izleyicinin çağdaş sanattan ne anladığının ötesinde, bir mesaj vurgusunu ön plana çıkardığı şüphesiz.

Aynı zamanda yakın tarihte en büyük sanat eleştirmenlerinden sokakta gezen herhangi bir vatandaşın bile gündeminde olan Bant muz mevzusu….

fiziki koşullarda elbette bir eser olması söz konusu olamaz.

Ama sanat dünyasının, eleştirmenliğin, küratörlüğün, modern sanatın ortaya çıkardığı tartışmaların ve farklı fikirlerin vardığı noktayı temsil etmesi açısından Dünya çapında ses getirmesi, düşündürücü bir örnek olmuştur.

Üretim açısından arka planlarını kestiremediğimiz yüzbinleri bulan sanatçıların artık sanat galerileri ve çağdaş sanat fuarlarında boy gösterdiklerini görüyoruz.

Enstelasyon, performans sanatları, dijital sanat gibi kavramlar bugün çağdaş sanatın içine entegre olmuş durumda. 

İzleyicinin ne anladığından çok sanatçının ne anlatmak istediği ön plana çıkmakta. Renk şekil zemin ilişkisini dert etmeden tamamen mesaja yönelen çalışmaların varlığı da azımsanmayacak kadar çok...

Sadece Türkiye’de değil dünyada da modern sanatın aksine anlatmak istediği konular çağın tam içinde olduğu sorunları da beraberinde bir mesaj olarak sunmakta…

üretim yöntemlerine ve akımlara göre incelenmesi imkansız hale gelen eserlerde çevre ve toplum bilincinin baskın olduğu feminizm, küreselleşme, çevre, biyo-mühendislik, dijitalleşme, kişilerarası uyum, çok kültürlülük, LGBT, sınıfsal ayrışma ve kimlik gibi konularla karşımıza çıkmakta. 

Çağdaş sanatta bu konuları dert edinen birçok sanatçı ve eserle karşılamak güç değil.

Ama bunun yanında bazı  eserlerin bir finans aracı olarak galerilerde boy gösterdiğini de görmek zor olmayacaktır.

İster finansal bir meta, ister toplumsal bir hafıza olarak insanların ilgi odağı haline gelen, toplumun gündeminde yer edinen çağdaş sanatın izleyiciler koleksiyonerler, küratörler, ve bizlerin ilgi odağı olmaya devam edeceği şüphesiz. 

Sanatla sağlıkla…