Amerikan filmlerini bilirsiniz kendi özeleştirisini acımasızca yapan hatta demokratikleşme uğruna her türlü fedakarlığı göze alan evrensel bir ülke modeli çizilir.
Kolay mı, Osmanlı’nın parasını ödediği ve Fransa’ya yaptırdığı özgürlük heykelini Amerika’ya getireceksin sonra da özgürlüğe ve insan haklarına ‘dur’ diyeceksin!.
Onun için özgürlükler ve demokrasi beşiği olmalıdır Amerika ve filmlerinin konusu.
ABD Adana Konsolosu John L. Espinoza’nın nazik davetine katılmak üzere yola çıkmıştım. Bu daveti onun adına değerli Medya Koordinatörü Anış Paydak yapmıştı.  
Rezidansın asansöründeyken bu düşündüklerim film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Kapı açıldığında son derece güzel giyimli Medya Koordinatörü Anış Paydak karşıladı bizi.
Sonra zarif Kültür ve Basın Ataşesi Susan Wilson geldi. Ardından da centilmen, kendinden emin ve yakışıklı bir konsolos çıktı karşımıza… Örnek ev sahibiydiler.
ANDIN KALDIRILMASI OLUMLU ADIM !
Önce gazetecilerle sohbet koyulaştı. Gazeteci Mertçe andımız ile konuyu açtı. Konsolosun cevabı kesindi: “Türkiye’de ilk öğretim okullarında okutulan andın kaldırılması özgürlükler adına olumlu adımlardır…”
Ardından en önemli konu Suriye’ydi. Konsolos, son sözü söyledi: Esad gidecek.
Ve konu TBMM’de başörtüsüne geldi. Bu konuda da özgürlükler yine başroldeydi. 
Hakan Bülent Yardımcı “Parlamentonuza başpiskopos kılığında bir parlamenter gelse ne yaparsınız’ diye sordu.
Cevap yine aynıydı: Biz de sorun yok!
Yardımcı da “Gelse de görsek” diye cüretkar davrandı.
İşte siyaseti bilirsiniz.
Mantık rüzgarları estiği sürece siyaset çok seçenekli bir oyundur. Müjdat Gezen’in ‘Olmasaydı’ adlı son oyununu seyredenler bilir.
Demirel’in kulakları çınlasın: Dün dündür bugün bugündür.
Konsolosumuzla aralarda mini sohbetlerimiz oldu. Kanal T’de değerli konuklarımla yaptığım televizyon programlarımın ardından, ABD konsolosluğu adına verilen Atatürk orman çiftliğindeki arazilerinden feragat ettikleri ve Chicago’da otobüslerdeki terörist resimleri ile Başbakan’ın yan yana kullanılmasından vazgeçerek duyarlı davrandıkları için teşekkürlerimi sundum.
ABD’YE İRONİK HEDİYELER
Ve söz yanımdaki ironik hediyeleri vermenin seremonisine geldi.
Elimde ABD’nin vatandaşlık andını içeren bir tablo vardı. Önce onu, sonra ABD’nin okul andını, İngilizce olarak da Türk andını verdim.
ABD vatandaşlık andı, “Burada önünüzde şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini ret ettiğime...” diyerek, radikallikte evrensel bir fark atıyordu. 
İkincisinde yani ABD okul andında, ”Herkes için özgürlük ve adaletle, Allah’ın gözetiminde, bölünmez tek vatan için…” diyordu.
Bunların dışında varlığını ABD uğruna feda etme koşulu da her ikisinin içeriğinde vardı. 
Reklamlardaki gibi… Fark göremiyorum.
Amaç tek bayrak, tek vatan ve birliktelik ruhu. Tüm kalbimle Amerika’ya saygı duyuyorum. “Bölünmez tek vatan” şuuru için.
ONLAR DA SORUNLU
Sayın Konsolos’un samimi olarak itiraf ettiği gibi Amerika’da andın okunması konusunda onlarda da sorunlar var. Özellikle din içeren bölümleri nedeniyle. Demek ki demokrasi sadece önerilmez yaşanırmış. Yaşamayan Avrupalı ve Amerikalı dostlarımız bizim andımızın kaldırılmasını özgürlük adına olumlu adımlar olarak nasıl niteleyebilir ki?.
Anlayacağınız sıkıntılar aynı. Avuç avuç, kucak kucak demokrasi, eşitlik ve özgürlük dağıtılıyor dünyaya… Oysa demokrasi havarilerinin ülkelerindeki insanlar da, sorunları da aynı…
ÖZGÜRLÜK ANITININ PARASI ABDULAZİZ’DEN
Amerika’daki özgürlük anıtının parasını Fransızlara Sultan Abdulaziz ile biz ödedik. Nasrettin Hoca’ya inat demokrasinin düdüğünü dünyaya şimdi Amerikalılar çalıyor.
Ancak fark, bütün bu eleştirileri yapmama rağmen, kapılarını sonuna kadar açıp tüm basın mensuplarının önünde bu ironik hediyeleri kabul etmeleri ve o mektubu içtenlikle almalarında…
Ve Konsolosumuzun Gezi Parkı olaylarına saygı duyduğunu, gözlerini ve yaşamını kaybeden gençlerin acılarını yüreğinde hissettiğini vurgulamasında.
Çağını aşmış ‘Yurtta Barış Dünyada Barış’ motivasyonuyla evrensel anlamda barışın ve demokrasinin ışığını yayan Mustafa Kemal Atatürk’ü sık sık TIME dergisinde yücelten Amerikan bakış açısında ve gericiliğin hurafelerinden sıyrılmış devrimlerine olan saygısında.
Bu nedenle, Sayın Konsolos Atatürk Kültür Dayanışma Eğitim Vakfı (AKDEV)’nın gençlik ile ilgili projelerini bekliyorlar.
KAFAMA KURŞUN SIKSALAR
Gazetecilerin sır gibi gördüğü Sayın Barack Obama’ya verilen mektupta ne yazdığıma gelince… 
Sayın Espinoza’ya ironik hediyeleri verirken duvardaki fotoğraf karesine dikkatle bir bakın. 
‘Bang bang’ diye kafama kurşun sıkıyorlar. Tweeter’ıma ‘Kafama kurşun sıksalar doğrularını konuşmaktan vazgeçmeyeceğimi söyledim. Sadece kendi ulusum adına değil evrensel anlamda. Teşekkür ederim ulusal ve yerel basın ilgi duymuş.
Hani Amerika’nın öz eleştirili filmlerinden söz etmiştim ya… Film başladığında sonunu bilmiyoruz ve merak ediyoruz ancak kimseye soramıyoruz ya.. 
Sonunu bekliyoruz..
Ve sonu da aklımızdan geçtiği gibi olmayabiliyor. Sürprizle de karşılaşabiliyoruz…
Öyleyse sürprize hazır olun!