Yalnız, ba’zı Avrupa ülkeleri değil, bütün Ehl-i Sâlip, (Haç’lı’lar) ittifakı, Milletimizin karşısına dikilmişlerdir. Bu ülkeler’den, ba’zılarıyla NATO İttifakı içerisindeyiz, ba’zılarıyla, yakın komşuluk münasebetlerimiz var. Fakat Tarih’in derinliklerinden gelen kuyruk acıları dolaysiyle, muzmar’lerinde muhafaza ettikleri, kadîm Türk-İslâm düşmanlığını her fırsatta ortaya koyuyorlar.

40 yıla yakın bir zamandan beridir, Milletimizi parçalamak, Vatanımızı bölmek için uğraş veren terör örgütlerine her türlü desteği verdiler. Daha önce, dünya’nın muhtelif yerlerindeki diplomatlarımıza karşı su-kasd’lar tertip eden Ermeni-Asala örgütünü bağırlarına bastılar, himâye ettiler. 15 Temmuz 2016’da, darbe teşebbüsüyle Vatanımızı bölüp-parçalamak işgal ve isti’lâya hazır hale getirmek isteyen satılmış, Ehl-i Salîp yalakası, vatan hâinlerine kucak açtılar, himâye ettiler.

Ehl-i Salîp tarihin her devrinde, her vesiyle ile, Aziz Milletimizin karşısına dikilmiştir. Hususiyle, Devletimizin güçlendiği, Milletimizin zenginleştiğinde! Şimdi ne oldu da, Ehl-i Salîp yüzündeki bütün maskeleri de çıkarıp doğrudan taarruza geçti. T.B.M.M.’sinde, 93 yıllık uygulamada, Devletimizi, siyâseten, iktisaden ve içtimâî olarak za’fa sürükleyen, hükûmet sistemlerinde, köklü olmasa da, kısmî ta’dilatı derpiş eden bir Anayasa değişikliği gerçekleşti. Mevcud Anayasa’da, 70’e yakın madde’de değişiklik gerektiren bu 18 maddelik yasa, T.B.M.M.’sinde kâfi sayıyı bulamadığından, referandum için Halkımızın reyine sunuldu.

Hem “Evet,”ciler, hem de “Hayır,”cılar, Memleket dahilinde kesif bir propaganda yürütmektedirler. Memleketimizin hâkim partileri, Milliyetçi-Muhafazakar kesim kurum-kuruluşları, dernekleri, sivil toplum kuruluşları, “Evet,” derken, C.H.P., bölücülüğü, terörü destekleyen tüm sol partiler, parti olma vasfını kaybetmiş kimi kıtipiyoz sağ partiler, “Hayır,” diyorlar. Diğer taraftan, Alfabemiz’deki bütün harfleri kullanan, şerîr, terör örgütü ve F.T.Ö./P.D.Y. örgütü de, yurt içinde ve dışında var gücüyle, “Hayır,”cılar cephesinde yerini almış bulunuyor. Bir yere kadar bütün bunları normal karşılamak mümkün...

Ancak, başta Almanya olmak üzere, Avusturya, Hollanda, İsveç ve İsviçre gibi, Türk’lerin ekseriyyete olduğu ülkeler’de, “Hayır,” propagan’dası yapan partiler gruplar çıktı. Bunun ötesinde, ba’zı Avrupa ülke’lerinin hükûmet’leri, “Hayır,”cılara her türlü imkânı sağlarken, “Evet,” propagandası yapmak isteyenlere salon bile vermiyorlar.

Ehl-i Salîp, en çirkin yüzünü, “Medeniyyet denilen tek dişli canavar”lığını göstermiş, bu ülke’de yaşayan Türk İşçi’lerine hitap etmek üzere gelmek isteyen, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Dışişleri Bakanı’nın uçağı’nın hava limanlarına inişine izin vermediler. Karayoluyla bu ülkeye gelen diplomatik pasaport’lu, dokunulmazlığı bulunan, bir başka Türkiye Cumhuriyeti Bakanı’nın vatandaşlarıyla buluşup-kucaklaşmasına izin vermediler. Diplomatik Temsilcilikler, Büyükelçilik ve Konsolosluk bina’ları, o ülkelerin kendi toprakları kabul edilir. Konsolosluğumuza, 30 metre mesâfede, Bakan ve diğer Türk’ler durdurulmuşlar, durdurmakla kalmamışlar canavarca-vahşîce, atlarıyla, itleriyle, Bakanı’mıza ve vatandaşlarımıza saldırmışlardır.

Anayasa ta’diliyle değiştirilmek istenen sistem, güçlü, bağımsız, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarını, Avrupa’daki Türk varlığını ve Avrupa’da, muhtelif ülkelerin vatandaşı olmuş ve fakat, Türkiye ile münasebetlerini tamamiyle koparmamış, Türkiye’de, aileleri, yakın akrabası bulunan insanları alakadar ediyor.

Öyleyse, başta Almanya ve Hollanda olmak üzere, ba’zı Batı Avrupa ülkelerine ne oluyor da, Türkiye’deki Anayasa referandumuna doğrudan müdâhil oluyorlar?

Dikkat buyurulursa, Devlet-i Aliyye’mizin inkıraza sürüklemek istendiği bir devirde, çöküşü hızlandırmak için, tıpkı bugün olduğu gibi, tüm Ehl-i Salîp ülkelerinin matbuatında, Akl-i Selîmi ve büyük dirayetiyle Devlet-i Aliyye’mizi ayakta tutmaya çalışan, Sultan 2. Abdülhamîd Hân tüm Batı’lı, Ehl-i Salîp ülkelerinde, 33 yıllık Saltanatı müddetince, sadece, annesini, babasını katleden, bir Ermeni genci’nin idamına onay veren, onun dışında, Amcası, Abdülazîz’i şehid edenler, kendisine Yıldıc Camiî’nde, Cum’a Selâmlığı sırasında, bombalı su-kasd yapanlar da dâhil, hiçbir kimsenin idamına onay vermeyen ve her birini afveden, dünya’nın, en müşfik, en merhametli, en müdebbir Hükümdarı’na utanmadan, sıkılmadan, “Kızıl Sultan,” dediler. Batı matbuatında, Devletimizin başı Hükümdarımıza hakaretler dolu manşetler attılar, resim ve karikatürler yayınladılar.

Selânik’te teşkil edilen, Yahûdî, Ermeni, Rum ve Gayr-i Millî unsurlardan oluşan, İttihad ve Terakkî Cemiyeti’nin başını çektiği, Milletimizin ve Devletimizin düşmanlarının, dâhilî, düşmanlarımızın ittifakıyla, Devlet-i Aliyye’miz, önce, za’fa uğratılmış, nihâyet çökertilmiştir.

Tarih tekerrür ediyor.

2017 Milâdî yılında, yine tüm Batı’lı, Ehl-i Salîp ülke’ler gözlerini Türkiye Cumhuriyeti Devletine çevirmişlerdir. Zirâ, Ehl-i Salîp’in hedef düşmanı, yalnız Müslüman-Türk Milleti değildir. Bütün Ehl-i Hilâldir. Müslüman Türk Milleti, Hilâli temsiliyyet noktasında, şu anda, Ehl-i Hilâl’in en güçlü, Milleti ve en güçlü Devletidir. Hele, Tanzimattan, özellikle Meşrûtiyetten beridir, “sistem budur, medeniyet budur,” diye bize yutturdukları bukağılardan kurtulduğunda, siyâseten, iktisaden ve içtimâî olarak nasıl sıçrayacağını, bütünüyle kendi kontrollerinden çıkacağını bildikleri için, kudurmuşlar, çılgına dönmüşler, 100 yıl öncesinde olduğu gibi, devletimizin Başı ve Cumhurun Reisi’ne, gazetelerinde, dergilerinde ve Televizyon kanallarında her vesiyle ile hakaret ediyorlar. Tuhaf resimlerini ve karikatürlerini basıyorlar.

Aslında hakaretlere ma’ruz kalan, Cumhurbaşkanımızın şahsında, Aziz Türk Milletidir.

Anayasa Referandumu, Türkiye’de yapılacak. Muhtelif Avrupa ülkelerindeki Türk Vatandaşları da istemeleri halinde, Gümrük Kapılarında veya bulundukları yerlerdeki ba’zı merkezlerde, oy kullanabileceklerdir. Normal olan Türk Siyâsî partilerin temsilcisi siyâsîler’in seçmenlerin bulunduğu ülkelerde bilgilendirme toplantıları yapmaları normal. Fakat, Ehl-i Salîp, ülkelerinde, Türk Siyâsîlerine izin verilmezken, bu ülkelere çöreklenmiş, Milletimizin, Vatanımızın düşmanları, Vatan hâinleri, tüm terör örgütleri, Ehl-i Salîp’in yalakası, Vatan hâinleri, F.T.Ö./P.D.Y. mensupları, devletlerin bütün imkânlarından faydalanarak, Anayasa’ya “Hayır,” kampanyasına destek veriyor.

Bir yere kadar bunu da tolere edilebilinir bulabilirsiniz. Fakat, Almanya, Hollanda, Avusturya, İsveç ve İsviçre başta olmak üzere, tüm Ehl-i Salîp ülkelerinin gazete ve dergilerinde ve televizyon kanallarında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine neşriyat yapılıyor, “Hayır,” kampanyasına destek veriliyor. Bu ülkeler’de, özel kanalların dışında, Alman Devlet Televizyonunda ve diğer ülkelerin kamu televizyonlarında, “Hayır,” kampanyasına destek veriliyor. Türkiye aleyhine, Cumhurbaşkanımız aleyhine neşriyat yapılıyor. Öyle ki, Almanya’da ve İsviçre’de ba’zı gazeteler, Türkçe Manşetlerle çıkıyor, “Hayır,” kampanyasına destek veriyorlar.

İmdi! Türkiye’mizde “Hayır,” kampanyasını yürüten ve Aziz Milletimizi, “Hayır,” demeye da’vet edenler kimler?

Bölücü, Marksist-Leninist partiler, terör örgütleri, artık parti olma vasfını kaybetmiş birer dernek ve vakıf haline gelmiş, seçimlerde, %1’lerde bile olmayan, kıtibiyoz partiler.

Önümüzdeki referandumda, “Evet,” dememek, yukarıda saydıklarımızla aynı safta buluşmak demektir. Bîtaraf kalmak, sandığa gitmemek, gittiği halde, iptal mührü basmak, aynı derece de yukarıdakilere destek vermek ma’nasına gelir. “Düşmanımın düşmanı dostumdur, dostumuzun düşmanı da bizim de düşmanımızdır.” Şimdilik bu kadar. Gerekirse, daha vazîh bir şekilde mevzu üzerinde kalem oynatırız. Ama, bu kadarla bile ne söylemek istediğimiz anlaşılmıştır. “Arif’e ta’rif gerekmez!...”