SÜLEYMAN  EFENOİ  HAZRET’LERİ  HAKKINDAKİ,  YALAN , İFTİRA  VE  BUHTAN’LARA  CEVAPLYAR !...( 03)

Süleyman Efendi Hazret’leri, va’az ve nasihat için veya herhangi bir sebeble, İstanbul’un Rumeli Yakasına geçtiklerinde, Mutlaka, Beyazıd Sahaflar Çarşısına uğrarlar, husûsiyle burada, Ergin Kitapevi Sahibi, Sahaf, Hacı Muzaffer Ozak, Eskişehir Kitapevi Sahibi, Sahaf, Ali Üşüt, Eser Kitapevi SAHİBİ, Sahaf Halil Eser ile görüşür, onlarla kısa sohbetlerde bulunurdu. Eskişehir Kitapevi’nin Sahibi, Sahaf, Merhum, Ali Üşüt aslen, Malatya’lı olup, uzun yılar Eskişehir’de  kitapçılık, sahaflık yaptığı için, Eskişehir’li olarak bilinirdi, Sahaf’lık yaptığı Kitapevi’nin adını da “ Eskişehir Kitapevi,” olarak koymuştu.Merhum, Halil Eser, Merhum, Ali Üşüt’ün damadıldı, o da Malatyalı’ydı, onun yanında yetişmişti.Merhum, Ali Üşüt ve Halil Eser, merkep sırtında bütün Anadolu’yu, köy köy, mahalle,mahale dolaşmışlar, köy camii’lerine, köy odalarına terk’edilmiş kitapları toplamışlardı.Diğer taraftan, Rejmin  cezalandıracağı korkusuyla, Anadolu’ya dağılan talebe-i Ulûm    ders kitaplarını bir yerlere terk’etmişlerdie.Aralarından ba’zıları da bütün kitaplarını bir sandık içine koyup toprağa gömmüş, aradan geçen  yıpratıcı zaman zarfında gömdüğü yerlere koydukları işaret kaybolduğu için, yerlerini tesbit edemedikleri için çürümeye terk’etmişlerdi.Evlerinde, ellerinde, Arapça veya İslam Harfleriyle yazılmış Türkçe- Osmanlıca kitap bulunduranlar, bu kabil kitapları iyi bedeller ödeyerek alıyor,” diye duyrulan,Beyazıd Sahaflar Çarşısında, Ergin Kitapevi Sahibi, Sahaf, Hacı Muzaffer Ozak Bey’e getiriyorlardı.

Süleyman Efendi Hazret’leri her üç sahafa da tenbih’te bulunur, “Elinize geçen ders kitaplarını       başkasına satmayınız, her ne kada  bedel biçerseniz, ben alacağım,”derdi.Ders kitaplarını, ba’zı nadide eserleri, çok daha pahalıya satmak için, mevcud olduğu halde sorulduğunda “yok,” derdi. Süleyman Efendi Hazret’leri, Ergin Kitapevi’ne, Sahaf Hacı,Muzafeer Ozak  Efendi’nin dükkanına vardığında, tebessüm eder, latîf bir letafetle, “ Es-Selâmü aleyki Yâ  Ebe’d-Derâhim,” ( Ey paraların babası, Allah’ın selamı üzerine olsun!,) Kendisi için muhafaza edilen kitapları alır, hiç pazarlık etmez, ne isteniirse o kadar öderdi.

Sahaf Ali Üşüt ve Sahaf Halil Eser’e  de uğrar, kitap olup-olmadığını sorar, 2 Daha çok araştırın, soruşturun, kitap te’min edin, parasını dert edinmeyin, ne isterseniz, vermeye hazırım,” buyururdu. 

Kitap siparişi verdiği, kitap aldığı bu sahafları, Arapça Ders  Kitap’larını basmalarını    tavsiye eder,siz teşebbüs edin,kitap’ları basın,bütün kitap’ların alınması garanti eder, gerekirse, size peşin peşin,sermaye verir,nakdî  destek veririm,” buyururlardı.

Zikr-i Hafî, Tarîkat-İ Nakşibendiyye-i aliyye’nin  esâsâtı’ndan, temel düsturlarından olan, Evrâd-ı Bahâiyye ile,Zikr-i Celî, Tarîkat-i Kâdiriyye-i aliyye’nin esâsât’ından, Evrad-ı Fethiyye’nin mevcudu hiç kalmamıştı.Bu vird’ler ancak izinle okunabildiği için, yazımı da  izinleydi. Yani, Sahib-izaman’ın,Mürşid’in, Müceddidin izin verdiği hattat yazabilirdi ve ancak bir nüsha olarak yazabilirdi..Dolaysiyle bu mecmua’lar Kibrit-i Ahmer( kâinatta bulunan en kıymetli element-maden olup, dünya yaratıldığından beridir, henüz bulunamamıştır,ama, var olduğuna göre birgün bulunacaktır.)

Sahib-izaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medar Mürşid ve Müçtehid, Süleyman Hilmi Silistrevî(K.S.) Efendi Hazret’leri, elinde bulunan bu Kibri-i Ahmer kıymetindeki Evrâd-ı Bahâiyye ve Evrad-ı Fethiyye mecmua’sını, Eser Kitapevi Sahibi, Sahaf Merhum, Halil Eser’e emanet etti, bir hattat tarafından yazdırılmasına, az sayıda bastırılmasına, bastırılan nüsha’ların tamamını masarıfı ve kârı karşılığı kendisine teslim edilmesini istedi....

Eser Kitapevi Sahibi, Saehaf, Merhum,Halil Eser,Hazreti Üstaz’ımızın kendisine emanet ettiği, bu mecmua’ları,Meşhur Hattat’larımızdan Halim Efendi’nin Tilmizi, devrin, Beyazıd Gedikpaşa Camii İmam-Hatibi, Hattat, Merhum,Hafız Saim Efendiye yazdırmış, Ofset Tekniğiyle az sayıda bastırıp, Hazreti Üstazımıza teslim etmişti.Hazreti Üstazı’mızın, Üveysî, Bâtınî, ma’nevî tasarrufa geçişinden sonra, Merhum Sahaf. Halil Eser, emanete riayet etmiş, verdiği sözde sadık kalmış, Evrâd-ı Bahâiyye’leri bizim dışımızda kimselere vermemiştir. Kütüphane’min en nadide eserleri olarak muhafaza ettiğim,birisi, yalnız Evrâd-ı Bahâiyye, diğeri ise, Evrâd-ı Bahâiyye ile birlikte, Evrad-ı Fethiyye’nin de bulunouğu iki kitapçık var.Sahib-izaman, Mürşid-i  Kâmil ve Mükemmil, Medar Mürşid ve Müceddid, sünnetlerin yerinei ikame edilmeye çalışılan bid’atleri mahvettiği, sünnetleri yeniden ikame edip ihya ettiği gibi kaybolmaya yüz tutumuş ve ekserisi kaybolmuş bu eser’lerin ihyası için de bu gayretleri göstermiştir. Aziz ruhundan istimdat ile şefaatine nail olmayı umarken.Merhum, Sahaf, Halil Eser’i de rahmetle,minnet ve şükranla yad ederim.

Öyle bir fetret dönemiydi ki, Hazreti Üstaz’ımıza, Pirân ve Ricâl-i ma’neviyye tarafından Ulûm-ü Diniyyeyi tedris vazifesi verildiğinde, Hazreti Üstaz’ımız, önce okutacak talebe bulamadı,Hatta, ba’zı aile’lere  çocuklarının versinler ders okutalım,” diye  devrin meb’uslarına ödenen maaş kadar  para teklif ettik ve fakat, yine de çocuklarını okutalım, diye vermediler,” buyurmuştur.Bu zorluk aşılmış, Anadolu’nun muhtelif yerlerinden akın akın, talebe İstanbul’a gelmeye başlamış, fakat şimdi de ders kitabı te’min edilemiyor.1950’li yılların sonlarına doğru, Suriye Hududu’nun mayınlı tarlalarından, ölümü ğöze alarak gidip-gelen kaçakçılar Suriye’den,altın,gümüş,ipekli kumaş getirdikleri gibi, Lübnan- Beyrutta basılan ders kitaplarğı da geçiriyorlardı.Çünkü Arapça kitaplar  Türkiye’de kapışılıyor ve iyi bedellerle satılıyordu.Fakat, bu kitaplar, sarf,nahiv metin ve şerh’leri, İlm-i Kelâm’a deir küçük metinler’den ibaretti.

Hazreti Üstaz’mız, sarf,Nahiv,fıkıh, İlm-i Kelâm ve İlm-i Belagat ile, İlm-i Mantık, metin ve şerh’lerini kısa bir müddet zarfında okuttuktan sonra,Talebe’yi Diyanet İşleri Reisliğince açılan  vaizlik-müftülük imtihanlarına hazırlamak üzere,Usûl-ü Fıkıh ve Feraiz ilmini de okuturdu.Usûl-ü Fıkıh’tan Muhtasar’l-Menar    metni ve şerh’ini okutur, müzakereler sırasında  veya serbest çalışmalarınızda, Mirkâtü’l-Vüsûl ve Şerh-i Mirkâtü’l- Vüsûl, Mir’âtü’l-Usûl’ den istifade ediniz buyururlardı.

Sahaf, Merhum, Halil Eser Bey’e bir Muhtasaru’l-Menar  metni ve şerh emanet ederek, bir hattat’a yazdırarak,ofset tekniğiyle bastırılmasını rica etmişti. İhmaller, Hattat’ın elinde başka eserlerin olması ve başka sebelerle, bu eser’in basımı, Hazreti Üstaz’ımızın zahirî, dünyevî  tasarruf günlerine yetiştirilemedi.Kitabı yazan, Hattat, Beyazıd Gedikpaşa Camii İmam-Hatibi, Hafız Saim Bey’in  bitiş imzasındaki tarihe bakılırsa Hicrî,1382  Milâdî,1962 yılı’na tekabül etmektedir.Kitap, Sahaf Halil Eser Merhum tarafından,sonuna, Usûl-ü Fıkıh ve Kaynakları  ilavesiyle, bastırıldı.Latince harflerle yapılan bu ilavede, Usûl-ü Fıkıh te’lifatı ve müellifleri hakkında doyurucu izahat bulunmaktadır...