Hepimiz kendi çıkarlarımızı düşünür, çıkarlarımız doğrultusunda hareket ederiz. Kendimize karşı bile... Çok mu karışık oldu?
Çoktandır yapmayı istediğiniz, her fırsatta eşe dosta dile getirdiğiniz ama bir arpa boyu bile yol alamadığınız konular var mı? Çoğumuzun vardır, en azından bir dönem tıkanıklık yaşadığımız, ilerleyemediğimiz konular olmuştur. Düşünün bakalım, ve kendinize dürüst olun lütfen, gerçekten istiyor muydunuz o şeyi yoksa yapmamak aslında size daha çok tercih ettiğiniz bir "çıkar" sağlıyor muydu?  
Nesrin Hanım kahvesiyle günde bir sigara içerdi. Emekli olduktan sonra ne zaman karşılaşsam sigaradan bir türlü vazgeçemediğinden, kendine verdiği sözleri tutamamaktan duyduğu suçluluktan bahseder oldu.  Bir sohbetimiz sırasında son onbeş yılda toplam dört torununun doğmalarından okula başlayana kadar bakımını üstlendiğini söyledi. Hatta bazı dönemler iki toruna birden baktığı bile olmuştu. "Çalışırken onca mesaim oldu, bunca işle başa çıktım, o kadar iradeli bir kadınım, nasıl olur da bir sigara ile başa çıkamıyorum, vazgeçeceğime arttırıyorum anlamıyorum" dedi. "Nasıl içiyorsun sigarayı?" diye sordum. "Aa bak ona çok dikkat ediyorum. Asla çocukların yanında içmiyorum, uyku saatlerinde veya yanlarında eşim varken balkonda içiyorum." dedi.  "Peki nasıl hissediyorsun içerken?" diye sordum. "Çok rahatlıyorum, çünkü kendi kendime kalabildiğim tek aralık sigara içme zamanlarım sanırım. Çocuklar için zararlı olduğu için evde kim varsa beni rahat bırakıyor. Üstelik eğer çocuklar uyanıksa da görmesinler diye çocukları oyalıyorlar." "Yani sorumluluğunu da düşünmek zorunda değilsin çünkü birisi senin yerine üstlenmiş durumda?" "Evet öyle." Nesrin Hanım sadece kendine ait bir zaman aralığı yaratmak için sigara içmeye kendini zorladığını farkedince eşiyle ile bir nöbet sistemi yaptılar ve günde iki aralık belirlediler. Bu zaman dilimlerinde Nesrin Hanım balkonda sigara içmek yerine yürüyüş yapmaya başladı.  Sonraları duyduğuma göre eşi şikayetlenmeye başlayınca çocukların uyku saatinde dışarı çıkmak yerine hava güzelse balkonda değilse cam kenarında güneşlenerek kitap okumaya, diğer zaman diliminde eşi geldiğinde ise yürüyüş yapmaya devam etti. Böylece emekliliğinden sonra belki de ilk kez kendi arkadaşlarını edindi. 
Arda'nın eşi uluslararası bir şirkette çalışıyordu. Şirketin kariyer gelişim programı gereği yönetici düzeyindeki çalışanlar daha ileri pozisyonlara getirmeden önce farklı bir ülkede üç-beş yıl istihdam ediliyordu. Nazlı bu fırsatı yakaladığında çok sevinmiş, kısa zamanda Arda ile birlikte taşınmalarını planlamışlardı. Ancak Nazlı çok kısa süre sonra evliliklerinin çatırdadığından bahsetti.  Çünkü Arda yaşadığı ülkenin dilini bilmiyor, öğrenmek için de hiçbir çaba sarfetmiyordu. Sözkonusu ülke dili konusunda son derece muhafazakardı; kendi yerel dilini bilmeyenlerin iş sahibi olması oldukça düşük bir olasılıktı. Nazlı dili öğrenmesi konusunu açsa Arda bu konuda kendini motive edemediğini söylüyordu. Arda küçük bir Anadolu kasabasında büyümüştü; annesi ve babası çok yoğun çalışıyorlardı; yaşadığı evde yemek düzeni, kitap okuma veya uyku saati gibi ritueller edinme şansı olmamıştı. Yeni bir ülkede çocuğu ile başbaşa kaldığında kendi hayalindeki ebeveyn olmaya odaklanmıştı. Nazlı da bu detayı ayrımsadığında eskisinden de mutlu bir aile oldular. 
İfade ettiklerimiz ile bilinaltı düşüncelerimizdeki tutarsızlık alışkanlıklarımızda ve davranışlarımızda kendini gösterebileceği gibi bedenimizde veya sağlığımızda da çeşitli sinyaller verebilir. 
Gülten ve nişanlısı Ali iş yerinde tanışmışlardı. Her ikisinin de ilk gençliklerinde talihsiz evlilik hikayeleri olmuştu ancak kırkına merdiven dayamış ve bir çok hayat deneyimi edinmiş olarak birbirlerine kısa sürede ısınmışlar ve evlenmeye karar vermişlerdi. Önce sadece Gülten'in gelinliğini diken terzinin farkettiği sonra tansiyon düşmeleri ve bayılmalarla tüm aile fertlerinin tanık olduğu kontrol edilemez bir kilo kaybı başlamıştı. Çeşitli kürler uygulasa da başarılı olamıyordu. Oysa yıllar öncesinde kalan ilk evlilik deneyiminde Gülten peşpeşe iki düşük yapmış, bunların etkisiyle oldukça kilo almıştı. Bu dönemde eşi onu aldatmış, sonuçta da boşanmıştı. Aldatılmış ve boşanmış olmasını kilo almış olmasına bağlamıştı. Bu kez Gülten bilinçsiz olarak, Ali'nin onu aldatmasını ya da terketmesini engellemek için kendisini zayıf tutmaya çalışıyordu.  
İsteyip de yapamadığınız birşey varsa bilinciniz ile bilinçaltınız arasında bir çıkar çatışması vardır. Dış koşullardan önce kendi içinize bakın, hislerinizi farkedin, çıkarınızı kendinize yüksek sesle söyleyin, kendinizle yüzleşin.
Gerçekten istiyorsanız yapabilirsiniz, ama gerçekten!