Sevgili okurlarım merhaba, Antalya’nın Konyaaltı sahiline her sabah yüzmeye gitmediğimde kendimde bir eksiklik hissediyorum. Havlumu serdikten sonra yaklaşık iki saat yarım saat mola alarak denizde kulaç atıyorum. Abartmıyorum çünkü on beş dakikayla başlayıp belirli bir süre sonra kesintisiz iki saat hatta çok daha uzun yüzmeniz mümkün. Abartılı mayo giymiş bir vatandaş, bir hafta boyunca sağlığı için yüzmeye gelen bayanları göz hapsine almıştı ve herkesi taciz ediyordu. Her nedense bu tatsız duruma kimsenin gıkı çıkmadı ve kimsenin gıkı çıkmıyordu!..

Kıyıya mola için döndüğümde aynı vatandaş havlumun tam ucuna uzanmıştı ve iğrenç mayosuyla bütün hatları meydandaydı. Bir hafta boyunca etrafına verdiği rahatsızlıktan aşırı rahatsız olmuştum ve bir şeyler demem gerekiyordu. Adam tam bir zebellah gibi biriydi, içten içe korkmadım desem yalan olur, sıra beni taciz etmeye gelmişti. Buna asla müsaade edemezdim: “Beyefendi havlumun yanından kalkar mısınız?” Dedim.

Vatandaş yabancıymış edasıyla aldırış etmedi ve yatmaya devam etti. Sahilde bu tür adamlar maalesef ara sıra oluyor. Hollanda’ya gittiğimde bu durumları oğluma anlattığımda attığı kahkahanın ardından aslında içten içe kızıyordu. Dolasıyla azılı köpeklere kullanılan, biber gazından daha fazla etkili bir sprey vermişti. Spreyi nereye gidersem yanımda taşıyordum. Onu hatırlayınca korkum azaldı. Tekrar: “Beyefendi Türkçe konuşuyorum. Havlumun yanından kalkar mısınız?” Dedim.

Zebellah adam çirkin görüntüsüyle bana doğru döndürerek, acayip aksanıyla: “Burası senin babanın malı mı?” Dedi.

Korkunun yerini öfke almıştı haddini bildirmeye kararlıydım: “Evet, tacizcilere tahrikçilere, iğrenç mayoyla teşhircilere burası benim babamın malı. Buradan kalmazsan polis çağıracağım.” Dedim.

Vatandaş öfkeden çılgına döndü ve zebellah boyuyla bir bayana resmen kafa tutuyordu: “İstediğini çağır. Polis gelse ne yapacak?” Dedi.

Etraftaki her sabah merhabalaştığım arkadaşlar seyirdeydi, ama her nedense olaya müdahale eden yoktu. Onun kadar bende öfkeliydim: “Pekala, şimdi öylemi diyorsunuz. O zaman polis çağırıyorum. Görelim bakalım şu anki çirkin tavrınla öttüğün kadar ötecek misin?” Dedim.

Elimi çantama uzattım polisi arayacağım. Lakin telefon yerine elime oğlumun verdiği sprey geldi. Alır almaz direkt yüzünün tamamına sıktım. Zebellah gibi adam acıyla öyle bir bağırdı ki: “Bu kadın manyak, bu kadın manyak” diyerek sahilin tamamını inleterek kaçmaya başladı!.. 

Korktuğum vatandaş korkulacak adam değilmiş. Bağıra bağıra sahili terk etti. Her sabah benimle birlikte sağlığı için yüzmeye gelenlerse yanıma geldiler: “Zekiye hanım neler oldu. O adam sizi rahatsız mı etti?” diyerek meraklarını gidermeye çalışıyorlardı. Oysa bir hafta boyunca yanıma gelen arkadaşların hepsi de tacize uğramışlardı ve gıkları çıkmamıştı!..

Antalya Konyaaltı sahiline tatil amaçlı değil de cinsel dürtülerinizi gidermeye niyetliyseniz, istediğiniz olmayınca bağıra bağıra kaçabilirsiniz. Taciz, Tahrik, iğrenç itici mayoyla teşhir etmeye gelmeden önce bir düşünmenizi tavsiye ederim. Mangalda kül bırakmayanlar sizler rahat olduğunuz için rahat uyku uyuyan evlatlar yetiştirin ki, rahat uyku uyuyun. Tabi ki, bu yazdıklarım toplumumuzun tamamını kapsamıyor. Kapsama alanınızı genişletmeye emek harcayın ki, harcamayın ve harcanmayın. Tabi ki, burada emniyet güçlerimizden özür diliyorum. Biliyorum ki, Türkiye’de vatandaşlar biber kazı kullanmıyor ve de cezası var. Artık azılı köpeklere kullanılan spreyi çantamda taşımıyorum. Çünkü hazır cevap oldum ve sözle gerekeni yapıyorum!..

Sevgi ve saygılarımla