Bilgisayarımın başına oturup günlük yazımı yazmak için şöyle bir düşündüm TÜRKİYE DİMDİK AYAKTA amma velakin her bir yanında her bir köşesinde YANGIN VAR neresinden yazmaya başlayacağım hangisinden tutacağıma karar vermek çok zor

Bir yanda YOLUNMUŞ KAZA DÖNDÜRÜLMÜŞ Dünyaca meşhur KAZ DAĞLARIMIZ o Kaz dağlarının o yolunmuş görüntüsünü görüp yüreği ezilmeyecek bir insan oğlu olabilir mi? Salda gölü, Munzur dağı, Akkuyu, Uzun Göl, Yatağan, Otluk koyu şimdilerde yeni Selçuk Şirince kasabası hep ya talan edildi ya da edilmek üzere. Eskişehir Alpu ovası termik santral projesinin dışında, beş köyü kapsayan maden arama ile ilgili yoğun ağaç kesimi için “ÇED Olumlu Kararı” çoktan verilmiş bile. Maden arama çalışmalarından sızacak sülfür bileşiklerinin yeraltı suları ve Porsuk çayına karışma tehlikesi de işin cabası...

Bir tarafta Sayın Cumhur Başkanımız dev eserlerin açılışlarını yapıyor Bursa'da Şehir Hastanesi açıldı Bin yatak kapasiteli hayırlı olsun Bursa İzmir arası OTOYOL tamamlandı açılışı yapıldı hayırlı olsun 

Diğer yandan ABD sıkıştırıyor Suriye sınırımızda  Güvenli bölge kurulsun ... Evet Kurulsunda nasıl olacak Türkiye en az 35 km derinlikte ve tüm sınır boyunca üstelik kontrol tamamen bizde olacak ve biz PKK, PYD, DEAŞ vsr tüm terör örgütlerini yok edeceğiz. Amerika akıllı ya Türkiye'ye oyun içinde oyun oynayacak yine tüm hazırlıkları yapmışlar bölgedeki Teröristleri eğitmişler binlerce TIR silahla donatmışlar...

''Davul ile zurnayı musikiden saymayan ve küçük gören bir sonradan görme İstanbullu, Edirne’de bir düğüne davet edilmiş. Yemekten sonra açık havada yapılan oyun ve eğlenceler sırasında bu hatırlı davetliye, zurnazen başı yaklaşarak sormuş:

“Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı? Ukala adam, dudak bükmüş:

“Ayol, kala kala zurnaya mı kaldık. Bunun peşrevi olmaz. Ne nota bilirsiniz siz, ne beste. Sizin çaldıklarınızı ben dinleyemem. İyisi mi, kendiniz çalın kendiniz oynayın.”

Zurnazen, bu hakaretlere pek içerlemiş. “Görürsün sen efendi” diyerek, en kabiliyetli yamaklarını etrafına toplayıp, başlamış çalmaya. O çalar, etrafındakiler söylermiş. Ne Itri’si kalmış çalmadık, ne Dede Efendi’si.

Sonradan görme bey, ağzı bir karış açık onları uzun, uzun dinlemiş. Adamlar, bir besteden bir besteye, bir makamdan bir makama geçtikçe, o da renkten renge geçmiş.''

ÜLKEMİZDEDE BENZER BİR DURUM VAR kimse kimseyi can kulağı ile dinlemiyor herkes birbirini dudak bükerek izliyor Evrensel hukuka aykırılığı ayan beyan ortada olan her şek sanki çok normal gibi birincil ağızlardan savunuluyor

Ama esnaf perişan kirasını ödeyemiyor siftah yapamıyor yanında çalışanların ücretini ödeyemiyor SGK kurumuna bağlı olduğu vergi dairesine katlanarak kartopu misali büyümüş borcun sahibi olmuş ödeyemiyor emekli perişan köylü bitmiş üretim yok pazarlarda sebze ve meyve fiyatları oldukça yüksek üstelik tamda mevsiminde olmamıza rağmen...

Zurnada peşrev olmaz kadere kırk beş mi diyeceğiz ne çıkarsa ne olursa bahtımıza mı ? diyeceğiz yoksa birbirimizi can kulağı ile dinleyip tüm olumsuzlukların üzerine hep birlikte güçlü bir biçimdemi gideceğiz  ZURNADA PEŞREV OLMAZ