Sevgili okurlarım yedinci bölümü; “Haftada bir gün ikmal maksadıyla Erzurum’a, sağlık ve sosyal içerikli diğer ihtiyaçlar olduğunda ise yakın olması nedeniyle Sarıkamış’a , Kars’a ve çok zorunlu olduğunda da Erzurum’a ekip gönderiyordum. Bu unsurların gidiş dönüş yol emniyetini birliğimdeki komando bölüğüyle sağlıyordum.” şeklinde bitirmiştim.
***
Bir zamanlar insanların hudut tabur komutanlığının izniyle fırsat bulduğunda eğlenip dinlendiği , kontrollü av yapabilme imkanı bulduğu, belirli periyotlarda yemekli kır gezilerinin de tertiplendiği cennetten bir parçaydı Iğdır!..
Ne olmuştu da teröristlerin cirit attığı, insanlığa korku ve endişe veren cehenneme dönüşmüştü?!
Olayları birebir yaşayanların dile getirdikleri gerçekleri duymazdan gelenlerin, yaşanmamışlık üzerine ahkam kesenlerin, çekilen eziyetleri yazılı ve görsel basında yetkililere dosdoğru iletmeleri mümkün müydü?!..Kocaman bir HAYIR tabii ki!
Örneğin, yakın zamanda tüm dünyada yaşanan KORONA illeti nedeniyle koca koca profesör unvanlı bilim adamlarının yaylım ateşine tutulduk. Ülkemizde bu dönemde sağlık bilim kurulunda görev yapan doktorların verdiği çelişkili, acabalarla(!) tereddütlerle dolu mesajlarla ne yazık ki beyinlerimiz yandı ve normal işlevini yitirdi!
İnsanlığın şaşkınlığını fırsat bilen yandaş kalemşorlarca , yardıma muhtaç insanların yalan haberlerle akıllarını çelmek o kadar zor olmadı ne yazık ki!. O nedenle psikolojik harbin önemli bir öğretisini sizlerin bilgilerinize sunmayı bir görev addediyorum.
“Doğru ve donanımlı insanların verdiği mesajlarda da doğrudur!”
Bu konuda unutmayacağımız bir olgu daha var! Ne yazık ki gerçek bilim adamlarının medya sektörünün çeşitli mecralarından uzaklaştırıldığına, konuşturulmadığına, simalarının unutturulduğuna ve seslerinin kesildiğine şahit oluyoruz!
“ Düşmanı Tanımamak ve Unutmamak “ üzerine sadede dönersek:
Yıl, 1990’ların başlarını gösterdiğinde o güzelim Iğdır- Kağızman-Demirkapı - Erzurum güzergahı ile , Iğdır, Tuzluca , Digor ve Kars güzergahı öyle elinizi kolunuzu sallayarak, şarkılarla , türkülerle gidilecek bir yol olmaktan çıkmış, teröristlerin olur olmaz zamanlarda yol kapaması yaparak masum insanları gözünü kırpmadan öldürdüğü vahşet alanına dönüşmüştü.
Birliğimin 50 km olan sorumluluk bölgesini denetlemek ve ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla gittiğim tehlikelerle dolu bu ulaşım hatları, her babayiğidin ve de her gün seyredeceği bir hat olmaktan da çıkmıştı.
Şimdi anlatacaklarım umarım ilginizi çekecektir.
Tabur komutanı olarak birliğe katılışımın ilk ayında yürekleri parçalayan bir olayla karşı karşıya kalmıştım. İntikam alma duygularımı zirve yaptıran olayı daha evvel siz okurlarımla Önce Vatan ve Yeni Çağrı gibi günlük ulusal gazetelerde paylaşmıştım. Çünkü doğru bilgiye hasret kalan insanları yaşanan gerçeklerle buluşturmak önce gelen hedeflerim arasındadır.
Psikolojik Harbin hedefinde ise, daha evvelki yazılarımda da açıkladığım gibi “dost-düşman her kesimden insana ulaşmak” önemli bir yer tutar.
Çünkü bu kutsal topraklar; atalarımızın insan üstü gayretleriyle kazanılmış ve bizlere emanet edilmiştir. O nedenle bu kutsal topraklar , uğrunda kan ve ter dökenlerindir.
Paylaştığım gerçekleri okuyan insanlardan -hevesimi zirveye taşıyan -duygu yüklü ve çok olumlu geri dönüşler aldım. Aynı duyguları hedef kitleme yeni katılan siz değerli okurlarla paylaşmak bana övünç kaynağı olacaktır.
Aynı erişimleri bir kez daha siz saygı duyduğum okurlarımla paylaşmayı çok önemsiyorum.
İnsanlığın kanını donduran, yürekleri parçalayan, alçakça yapılan vahşetin anlatıldığı aşağıdaki iki(2) erişimi lütfen okur ve hedef kitlenizle ( Dost- düşman) paylaşır mısınız?!
…NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…..
BÖLÜM-2 Fevzi Moray - YAŞANMIŞ GERÇEKLER!...- BİRİNCİ ELDEN!.... (oncevatan.com.tr)
DEVAM EDECEK