-Dünyanın Güçlü, Lider Ülkesi Olabiliriz- Büyük Türkiye'nin Temellerini Atan, Büyük Lider ATATÜRK: "Tarih İhtiyatsızlıklar İçin Merhametsizdir." "...Rusya'nın dağılacağını söyleyen ATATÜRK şunun altını çizmişti: "Dünya yeni dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır..."Demişti. Hazır mıydık? ... Eğer, tarihi fırsatların önümüze çıkardığı yol ayrımlarında tembellik ve tedbirsizlikle fırsatları kaçırırsak üzerinde oturduğumuz topraklarda yıkılmış yüzlerce devlet gibi yok olur gideriz. Eğer zamanı doğru okuyup, icaplarını yerine getirmez isek; her karış toprağını kan ve ter ile aldığımız, kültürünü ilmek ilmek dokuduğumuz Anadolu'muzu ayağımızın altından çeker alırlar. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN "Tarih ihtiyatsızlıklar için merhametsizdir."sözündeki tarihi nasihatini ülkenin yönetimine talip olanların asla akıllarından çıkarmamaları gerekir. Bu sözün anlatmak isteği "varlık-yokluk" derecesindeki ciddiyeti kulağımıza küpe olmalıdır... Bugün gelinen noktada yeniden, Türkiye'nin bölgedeki önemi gittikçe artmaktadır. Bunun sinyalleri güncel gelişmelerle de ortaya çıkmaktadır. Gelecekte Türkiyesiz yapılan planların başarıya ulaşmasının mümkün olmayacağı daha iyi anlaşılacaktır... Türkiye yol ayrımına gelmiştir. Ya tarihi misyonunun gereği olan ülküsüne sahip çıkarak kolları sıvayacaktır ya da tarihi bir fırsatı daha kaçıracaktır. Ve dilim varmıyor ama belki de bu son trendir... Bugün tüm bölge halklarının huzurlu Osmanlı günlerini hayırla, özlemle anması, Batı emperyalizmine alternatif görebildiği tek çıkış yolu, yeniden Osmanlı İnterlandın da güçlü, lider bir Türkiye'dir. Türkiye sahip olduğu birikimiyle; Avrupa, Balkanlar, Orta Doğu, Orta Asya, Kafkasya ve hatta Afrika üzerindeki nüfuzu ile tüm dünyanın doğal lideri olmaya namzet büyük bir güçtür... Türkiye; Dünyadaki dengelerde söz sahibi olmak için dış gücünü, iç barışından, halkının çalışkanlığından alacaktır. Halkımız arasında ayrımcılık çıkarmaya çalışanların çabaları boşa çıkacaktır. Art niyetli çevrelerin çabalarına karşılık halkımız; "Büyük bir millet" olduğunu kanıtlayacaktır. Milletimizi millet yapan dinamik, güçlü değerleri ile birbirine daha sıkı sarılacaktır. Büyük, güçlü Türkiye'mizi el ele, gönül gönüle, kardeşçe birlikte geleceğe taşıyacağız. ."Milli Duruş" bilinciyle , "Milli Menfaatlerimizi" ön planda tutmalıyız. Bunun için çalışmalı, çalışmalı ve çalışmalıyız. İşte o zaman şu müjdeye adım adım yaklaşıyoruz demektir. Onuncu Yıl Nutkunun Son Paragrafında: "Şunu ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki Türklüğün unutulmuş üstün ebedi vasfı, üstün medeni kabiliyeti bundan sonraki inkişafı ile atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır." Yeni Dönem de Yeni Fırsatları Değerlendirirsek Dünyanın Güçlü, Lider Ülkesi Olabiliriz Bugün gelinen noktada, Türkiye'nin bölgedeki önemi gittikçe artmaktadır. Bunun sinyalleri güncel gelişmelerle de ortaya çıkmaktadır. Gelecekte Türkiyesiz yapılan planların başarıya ulaşmasının mümkün olmayacağı daha iyi anlaşılacaktır. Şartlar/zaman bize böylesine önemli bir ülkü yüklemek için hızla ilerlerken; Türkiye yol ayrımına gelmiştir. Ya tarihi misyonunun gereği olan ülküsüne sahip çıkarak kolları sıvayacaktır. Yâda yakın zamanda Orta Asya Ülkelerinin dağılma sürecinde kaçırdığı gibi, tarihi bir fırsatı daha kaçıracaktır. Ve dilim varmıyor ama belki de bu son trendir. Eğer Türkiye bu yol ayrımında liderliğe değil de uyduluğa razı olursa yüzyılın sonunda çok çetrefilli, üniter yapısını tehlikeye sokacak derecede hayati meselelerle karşı karşıya gelebilir. Doğuda ve batıda yayımlanan makale ve kitapları okuyanlar bu çıkarımları rahatlıkla yapabileceklerdir. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN "Tarih ihtiyatsızlıklar için merhametsizdir."sözündeki tarihi nasihatini ülkenin yönetimine talip olanların asla akıllarından çıkarmamaları gerekir. Bu sözün anlatmak isteği "varlık-yokluk" derecesindeki ciddiyeti kulağımıza küpe olmalıdır. Eğer, tarihi fırsatların önümüze çıkardığı yol ayrımlarında tembellik ve tedbirsizlikle fırsatları kaçırırsak üzerinde oturduğumuz topraklarda yıkılmış yüzlerce devlet gibi yok olur gideriz. Eğer zamanı doğru okuyup, icaplarını yerine getirmez isek her karış toprağını kan ve ter ile aldığımız, kültürünü ilmek ilmek dokuduğumuz Anadolu'muzu ayağımızın altından çeker alırlar. Elbette istediğimiz; Ülkemizin güçlenerek hayatiyetini devam ettirmesidir. Bunun için tarihin engin tecrübesinden yararlanmamız gerekir ki; Dünyanın şu an üzerine kurulduğu dengeleri daha iyi anlayabilelim. Türkiye sahip olduğu birikimiyle Avrupa, Balkanlar, Orta Doğu, Orta Asya, Kafkasya ve hatta Afrika üzerindeki nüfuzu ile tüm dünyanın doğal lideri olmaya namzet büyük bir güçtür. Bugün tüm bölge halklarının huzurlu Osmanlı günlerini hayırla, özlemle anması, Batı emperyalizmine alternatif görebildiği tek çıkış yolu, yeniden Osmanlı İnterlandın da güçlü, lider bir Türkiye'dir. Başbakanın tüm Dünyanın yüzüne çarparcasına, İşgalci Yahudilerin Gazze ye yaptıkları saldırılara karşı göstermiş olduğu çıkış bile, tüm Dünyada ve özellikle bölge halkları üzerinde nasıl bir coşku oluşturduğunu hepimiz gördük değil mi? İşte bu coşku; ancak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanının ağzından çıkarsa bu kadar etki oluşturabilirdi. Bu bizim kaderimizdir. Allahın bize yüklediği bir mesuliyet ve yüktür. Unutmamak gerekir ki; Allah hiçbir kuluna ve millete taşıyamayacağından fazla yük vermez. Evet, ama Geleceği kurgulamak içinde, geçmişi iyi bilmemiz, Dünyadaki dengeleri iyi okumamız gerekir. Bu liderliğe giden yolları bize hediye paketinde getirip sunmayacaklardır. Küresel güçler bu kadere ulaşılmaması için, engellemeye yönelik her türlü hileyi planlamaktadırlar ve elbette planlamaya da devam edecektirler. Dün nasıl atalarımız, Bizans entrikalarını bozdular ise torunları da bugün ve yarın yapılacak hileli hesaplarını kendilerine döndürmeyi başaracaktır. Onların hileli planları varsa Yüce Allahın da hesabı vardır. Er veya geç kaderi ilahi tecelli edecektir. Eğitim Seferberliği İlan Etmeliyiz. ATATÜRK Diyor Ki: "...İşimiz ordunun zaferiyle bitmiş değildir. Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusunun varlığı ile mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun çabaları boşa gider." "...En mühim, en esaslı nokta eğitim meselesidir. Eğitimdir ki bir milleti hür, müstakil, şanlı, yüksek bir cemiyet halinde yaşatır, ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder." "Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır. Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri öğrenimin sınırları ne olursa olsun en önce ve her şeyden önce Türkiye'nin bağımsızlığına kendi benliğine ve milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla savaşmak gereği öğretilmelidir. Dünyanın milletlerarası durumuna göre böyle bir savaş ortamının gerektirdiği ruhi unsurlarla donanmış olmayan fertlere ve bu nitelikte fertlerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur." "Silah gücünden, her türlü zor ve madde gücünden daha etkili olan fikir gücüdür. Ulusumuzu bu alanda yetiştireceğiz." "Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işleri yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." "Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister." Türkiye Dünyanın Parlayan Yıldızıdır Türkiye kendi öz kaynakları ile güçlenerek gelişebilecek potansiyele sahiptir. Elindeki değerlerini/kaynaklarını güce dönüştürebilmesi için yetişmiş insanlara ihtiyacı vardır. İnsanlarını eğitmeyi en önemli hedef seçmelidir. Bu konuda seferberlik ilan etmelidir. Her alandaki eğitimli insanlarını yetiştirdikten sonra göreceksiniz ki tüm insanlığın ihtiyacı olan projeleri üretebilecek ve uygulayabilecek güce ulaşacaktır. Kendi medeniyet projemiz olmalıdır. Bu bilinci oluşturmalıyız. Eğitim sistemimizin felsefesini buna yönelik gözden geçirmeliyiz. Çocuklarımıza kendi değerlerinin yüceliğini anlatmalıyız. Bu bilinç medeniyetimize sıçrama yaşatacaktır. Bağımsız, güçlü ülkemiz komşuları ile tarih, inanç ve dil birliği olan ülkelerle kuracağı birlikteliklerle; Rekabeti mümkün olmayan siyasi, ekonomik, kültürel güce erişecektir. Ülkemizin ayakları üzerinde durabilmesini sağlayarak; Ülkemize, Dünya da sürekli değişen dengeleri kurma ve yönetmede, söz sahibi olma hakkı kazandıracaktır. Siyasetçilerimiz, bürokratlarımız, okullarımızdaki, üniversitelerimizdeki eğitimcilerimiz, bilim adamlarımız, camilerdeki imamlarımız, sanayicilerimiz, ekonomi ve iş dünyamız, esnafımız, polisimiz, askerimiz, işçimiz, memurumuz, çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, erkeklerimiz, toplumumuzun bütün kesimleri, dini, mezhebi, dili, ırkı, cinsiyeti ne ve kim olursa olsun, her şeyden önce Türkiyeli olmanın ve Türk kültürüne tabii olmanın kıymetini bilmeli ve bundan haklı olarak gurur duymalıdır. Türkiye elbette dünyanın parlayan yıldızıdır. Türkiye'nin; Dünyadaki dengelerde söz sahibi olması için en önemli dayanağı dış gücünü, iç barışından alacaktır. Bunun önemi asla unutulmamalıdır. Halkımız arasında ne adına olursa olsun, ayrımcılık çıkarmaya çalışanların çabalarına asla ve asla müsaade edilmemelidir. Sağduyusu güçlü aziz milletimiz her zaman; Art niyetli çevrelerin çabalarını boşa çıkaracak, Büyük bir millet olduğunu kanıtlayacaktır. Milletimizi millet yapan dinamik, güçlü değerleri ile birbirine daha sıkı sarılacaktır. Bütün benliğimle inanıyorum ki; Büyük, güçlü Türkiye'mizi el ele, gönül gönüle, kardeşçe birlikte geleceğe taşıyacağız. Ülkemizin Geleceği için; "Milli Duruş" bilinciyle , "Milli Menfaatlerimizi" ön planda tutmalıyız. Öncelikle buna kendimizin, insanlarımızın inanması gerekmektedir. Daha sonra; Başarı için yapmamız gereken tek şey; Her birimiz kendi işlerimizde en iyi olmak zorundayız. İnandıktan sonra inandığın, hedefine ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacaksın. İcaplarını yerine getireceksin."Dünya yeni dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır..." Hedefine ulaşmak için durmadan çalışacaksın, rakiplerinden daha fazla çalışacaksın ki aradaki farkı kapatarak geçebilesin. Bunun için çalışmalı, çalışmalı ve çalışmalıyız. Teknoloji, ekonomi, kültür ve eğitim alanlarında bilgi üretmeli ve bilgiyi yayabilecek kanallar oluşturmalıdır. İşte o zaman şu müjdeye adım adım yaklaşıyoruz demektir. Onuncu Yıl Nutkunun Son Paragrafında: "Şunu ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki Türklüğün unutulmuş üstün ebedi vasfı, üstün medeni kabiliyeti bundan sonraki inkişafı ile atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır." Ne dersiniz; Atatürk bir kâhin miydi? Yoksa zamanını doğru okuyup, misyon/çalışma-emek ortaya koyan, geleceği sezinleyerek vizyon/ülkü oluşturan, hazırlık yapan, "Büyük Türkiye"nin temellerini atan, basiret sahibi büyük bir lider mi? "Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün doğu milletlerinin de uyanışını öyle görüyorum. Bağımsızlığa ve hürriyete kavuşacak daha çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşları şüphesiz ki ilerlemeye ve refaha yönelmiş olarak vuku bulacaktır. Bu milletler, bütün güçlüklere ve bütün engellere rağmen, manileri yenecek ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır"