Davutoğlu, “yeni bir Orta Doğu’nun ortaya çıktığını” belirtmişti. Kimilerine göre, Arap Baharı ile şekillenen bölgede, yeni medya araçları ve silahlı direnişle daha özgür, demokratik, halkın istek ve ideallerine uygun yönetimler kuruluyor.
Orta Doğu’da meseleler iç içe geçmiş durumda, tek bir konuyu ele almak ve çözmek olası değil. Yeni Orta Doğu denilen yer yine barut ve kan kokuyor. İsrail ve Filistinliler arasında barış sağlanamadı, İsrail tarafına atılan ve maddi zarar veren roketlere karşılık, Filistinlilerin öldüğü çatışmalar devam ediyor. Türk hükümeti, Orta Doğu’da barış için, öncelikle İsrail-Filistin sorunun çözülmesi gerektiğinin üzerini çiziyor. İsrail, İran’ı tehdit olarak görüyor, İran’a karşı olası operasyonlar masaya yatırılıyor. Türkiye ise, böyle bir operasyona karşı olduğunu ve bunu desteklemeyeceğini belirtiyor. İran’ın, Batının karşı olduğu Esad yönetimini, desteklediği biliniyor.
Davutoğlu, “İran’ın, Beşar Esad’a desteğini azalttığını” belirtmişti ancak İran Dışişleri Bakanlığı, “Suriye’ye kapsamlı desteklerinin devam ettiğini” açıkladı. Ayrıca, İran, Suriye’deki muhaliflerin silahlandırılmalarına karşı çıkıyor ve Suriye’de istikrarsızlığın bazı ülkelerce desteklenerek, krizin şiddetlendirildiğini savunuyor. BM ve Arap Birliği temsilcisi Annan, Esad’la görüştü, Esad, “önce muhaliflerin silahlarını bırakmasını” istedi.
Bilindiği gibi, Suriyeli muhalifler, İstanbul’da düzenlenen konferansın ardından, “kendilerini destekleyen ülkelerin olduğunu” belirterek gözdağı vermişlerdi. Ayrıca, Suriye Ulusal Konseyi Sözcüsü Muhammed Basam Imadi BBC’ye verdiği mülakatta, “diplomasi için zamanın geçtiği, şu anda tek çözümün Bosna ya da Kosova’dakine benzer uluslararası bir müdahale olduğunu” söylemişti. Suriye muhalefeti ve Batılı ülkeler “insani müdahale” adı altında, Suriye’yi kontrol etmeyi arzu ediyorlar. Güvenlik Konseyi’nin iki daimi üyesi Rusya ve Çin’in, Libya’da yaşananları da gözeterek buna olumlu yanıt vermediklerini biliyoruz. Böylelikle, Güvenlik Konseyi’nde bir müdahale kararı çıkmadı ve çıkmayacak. Bu tür bir müdahale için Türkiye’nin sırtının sıvazlandığı çok açık. İran ve Suriye’ye yapılacak operasyonlar da Irak ve Afganistan’da olduğu gibi, daha çok ölüm getirecek. Ne yazık ki bunca yıldan sonra, Irak ve Afganistan’a barış gelmedi,  istikrarlı ve müreffeh ülkeler olma yoluna da giremediler. Afganistan’da ölen askerlerimiz, bu tür operasyonlara destek verilmesinin tartışılmasına, yol açtı. Başbakan’dan gelen açıklama sert ve netti, “Türkiye bir butik devlet değildir. Türkiye, dünyaya açık bir devlettir. Güçlü bir devlet olmanın gereği de budur, bunu yapmak zorundayız” dedi.
Davutoğlu, Suriye ile ilgili son açıklamalarında, Suriye’de sistemin kozmetik bir şekilde yapılacak bir seçimle değişmesinin mümkün olmadığına, Esad’ın yönetimi devretmesi gerektiğine değindi. Ayrıca, Esad’ın Gorbaçov olmak yerine Miloseviç olmayı tercih ettiğini söyledi. Orta Doğu, himayecilik talepleri, mezhep kavgaları, radikal İslamcı grupların ve diğer muhaliflerin iktidar sevdaları ile, yeni bölünmelere gidiyor. Butik devlet olmayan Türkiye, güçlü devlet olarak, İran ve Suriye operayonlarına karşı çıkmalı, Rusya ve Çin ile de temaslarda bulunmalı, barışı sağlayacak girişimlerde her yolu denemelidir.