Bu hafta röportaj konuğum; asil bir hanımefendi, yazar Meltem Duygu. Nahiftir, naziktir… Kalemi de bir o kadar duygusal ve güçlüdür ki satırlarını okurken kitaplarında rahatlıkla görüyorsunuz o kaliteyi. Meltem Hanımla yeni çıkan kitabı Kasatura’yı uzun uzun konuştuk. Muhakkak raflarınızda yer alması gereken Kasatura’yı okudum doyamadım. Tadı damağımda kalan satırlardı. Hele ki arka kapaktaki yazısını okurken bile kitabın beynimde uyandırdığı o duygusal yoğunluğu iliklerime kadar hissettim. "Hayatı affetmeye çalışıyorum diyordu. Yaşadıklarımın ağırlığı altında ezilmişken nasıl ayağa kalkılır, yaşanmamış sayılır... Çıkış arıyorum. Öyle büyük bir yorgunluk hemencecik yok sayılmıyor. Her akşam bu kırgınlıkla yatıp, aynı boşlukla uyanmak bende istemiyorum. Göstermediğim yaralarım, dillendirmediğim acılarım zamanla geçecek gibi değil. Seni anlamadığımı sanma, asıl sen beni anla. Ben için için yanarken senide bu ateşe atamam." Hissetiniz mi o sızıyı?

 “Aslı Hanım, İlk kitabım Sevdim Komutanı’mı yazarken rahmetli kardeşimin hayatını yazmak isteyerek yola çıktım. Kendisi askerdi ve askeri okul biter bitmez kansere yakalanmış ve çok ağır bir süreçten sonra kaybetmiştik. Eşini çok sevmişti. Ben onların hayatını yazarsam eşine saygısızlık olur belki diye vaz geçtim. Böylece Sevdim Komutanım isimli bir askeri aşk romanı çıktı ortaya. İkinci romanım Kasatura polisiye bir roman. İki ayrı aşk var. Unutulamamış eski bir aşkın bıraktığı yürek yarasını temsil ediyor Kasatura ismi.” İfadelerini kullanan sevgili Meltem Duygu ile röportajımız sizlerle. 

 Söyleşimize sizi tanıyarak başlayabilir miyiz kimdir Meltem Duygu? Bir günü nasıl geçer?

Memur bir aile çocuğuyum. Evliyim ve çocuk annesiyim. Hayatın getirdiği yükleri saymazsak gün içinde vakit buldukça dostlarla içilen kahveden, kızımın küçük kedisiyle ilgilenmekten ve kısa yürüyüşlere çıkmaktan büyük keyif alıyorum.

İlk kitabınızı çıkartmayı ne zaman ve nasıl düşündünüz?

İlk kitabımı pandemi sürecinin başında evde yapılacak pek bir etkinlik kalmayınca kızım Cansu’nun birazda zorlamasıyla yazmaya karar verdim. Telefonuma bir uygulama indirdi ve yazmaya başladım. Yazmaya başladığımda sitedeki okuyucuların genelinin ergen yaştaki çocuklar olduğunu ve çok yanlış, toplum değerlerine uymayan konulu kitapları okuduğunu fark ettim. Güzel kurgulu bir aşk hikâyesi yazarak bakış açılarını değiştirmek istedim. 

Her hangi hikâyesi var mı kitap isimlerinizin?

SEVDİM KOMUTANIM İSİMLİ BİR ASKERİ AŞK ROMANI KASATURA POLİSİYE BİR ROMAN. İKİ AYRI AŞK VAR

İlk kitabım Sevdim Komutanı’mı yazarken rahmetli kardeşimin hayatını yazmak isteyerek yola çıktım. Kendisi askerdi ve askeri okul biter bitmez kansere yakalanmış ve çok ağır bir süreçten sonra kaybetmiştik. Eşini çok sevmişti. Ben onların hayatını yazarsam eşine saygısızlık olur belki diye vaz geçtim. Böylece Sevdim Komutanım isimli bir askeri aşk romanı çıktı ortaya. İkinci romanım Kasatura polisiye bir roman. İki ayrı aşk var. Unutulamamış eski bir aşkın bıraktığı yürek yarasını temsil ediyor Kasatura ismi.

Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi tesadüfimi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkilenip yazıyorsunuz?

Konu seçimini sanırım hayatımdan etkilenerek yapıyorum. İlk iki kitabım asker ve polis konulu. Eşimin babamın ve kardeşlerimin meslekleri sanırım beni etkiledi ama üçüncü kitabın konusu tamamen farklı olacak gibi. Açıkçası kurgu içine hayatımdan ya da etrafımdaki kişilerden etkilenerek aldığım karakterler, diyaloglar, sözler oluyor ve ben bundan çok büyük bir keyif alıyorum yazarken.

Yaşadığınız coğrafyanın yazın yolculuğunuza etkisi var mıdır?

Yaşadığım coğrafya memur çocuğu ve eşi olduğumdan dolayı hep değişti, sabit kalmadı. Belki bu zenginliği kitaplarıma yansıtarak okurlarıma çok daha farklı pencereler açmaya yardımcı olabilmişimdir.

Son zamanlarda çok fazla gözler önünde olan, reklam uğruna, satış uğruna özellikle kitap çıkaran yazarlar var. Başarılıda oluyorlar bu bir gerçek. Bu husus hakkında düşünceleriniz?

SABAH KUŞAĞI KONULU KİTAPLARIN VARLIĞI BÜYÜK BİR KİRLİLİK

Bu güne kadar çok fazla ve farklı kitaplar okudum. Çocuklarımın okuduğu kitapları da mutlaka okumaya çalıştım. Benim için içeriğinde toplumumuzun değerlerine aykırı okuru bu değerlerden uzaklaştırmayan açıkçası sabah kuşağı konulu kitapların varlığı büyük bir kirlilik. Sürekli cinayet, tecavüz, entrika, aldatma okumak, dinlemek seyretmek bunları olağan şeylermiş gibi kabullendiriyor topluma. Bunların dışında yaşanan güzellikleri göstermek hayat keyif alınan konuları işlemek gerekli diye düşünüyorum.

Yeşilçam'ın Altın Çocuğu: GÖKSEL ARSOY Yeşilçam'ın Altın Çocuğu: GÖKSEL ARSOY

Sevgili Meltem Hanım sizin yazma tarzınızdan bahseder misiniz? Mesela nasıl bir ortamda yazmayı tercih ediyorsunuz?

Daha öncede söylediğim gibi telefonla yazmaya başladım. Masa başında yazarken kendimi biraz kasıyorum sanırım. Telefonumla bulunduğum her ortamda yazmak kolay geliyor. Ama gecenin geç saatleri daha çok keyif alarak yazıyorum diyebilirim.

Kitabınızda kendinizden soyutlanmış karakterlerimi yoksa sizi yansıtan karakterlerimi anlatmak daha güzel geliyor? Yani eserlerinizin sizi yansıtması hoşunuza gider mi?

Karakterlerim tamamen benden soyutlanmış diyemem. Çünkü onlar benim beynimin ürünü. Benim sevinçlerimin, korkumun, sevgimin açıkçası karakterimin deposu olan bir beyinde şekilleniyorlar. Tamamen benden bağımsız karakterler dersem haksızlık olur. Birebir kendimi anlatan karakter olmasalar da hepsini çok severek yazdım.

Kitabınızı yazmaya başlarken kurguyu önceden mi belirlersiniz? Yoksa bütün olay örgüsü siz yazdıkça mı gelişir?

Olayın akışına bırakıp şekillenmesi daha kolay geldi bana. Zaman zaman örgünün tıkandığı oluyor. Ne yapsam nasıl akışı devam ettirsem dediğim anlarda kendi kızdığım zamanlarda oluyor neden kurguyu önceden belirlemedim diye. Ama inanın belirsiz bir kurguyla yola çıkmak daha heyecan veriyor insana.

"Kasatura" Kitabınızın genel tema ve içeriğinden biraz bahsedebilir misiniz?

TEK BAŞINA SEVGİ SEVMEK DEĞİLMİŞ

Bir kadın, iki farklı erkek. İki erkekte kadını çok sevmiş ama sevgi tek başına yetmemiş. Sevgi emek istemiş, sevgi sadakat istemiş, biraz güven olmalıymış içinde, bol sabır lazımmış. Açıkçası tek başına sevgi sevmek değilmiş diyelim. Kadın eski aşkının yaralarını seneler sonra sevginin ne olduğunu bilen bir adamla karşılaşınca bocalamış. Nasıl bir anlatım oldu ama sanırım spoiler vermeden ancak bu kadar anlatabilirdim.

Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı? 

Yazmanın zevkini, tadını aldım. İnanın çok güzel bir serüvenmiş. Tıkandığım yazamadığım ya da yazmak istemediğim zamanlar oluyor ama bırakmayı düşünmüyorum.

Edebiyat dünyasında gördüğünüz en bariz sorun nedir? Bu soruna ne gibi bir çözüm önerisi sunulabilir? 

Açıkçası ilk kitabım yayınlanırken benden kaynaklı olmayan edit sorunları yaşadım. Bunun okurlarım tarafından sorun olmadığını akısın içinde çok göze batmadığı söyleyen okurlarım oldu. Düzgün güzel bir Türkçe kullanmak çok önemli diye düşünüyorum. Güzel bir dil ile yazılmış toplumu yolundan çıkarmak yerine raylara sıkı sıkıya oturtmayı hedefleyen yazarların hayranıyım.

Yazın yolculuğunda gelecek ile ilgili projelerinizden bahseder misiniz?

SEVDİM KOMUTANIM’A FİLM TEKLİFİ GELDİ

Üç çocuğum var demiştim. Sevdim Komutanım beni bu yolculuğa çıkmaya zorlayan, elimden tutup yürümeme sebep olan kızıma itafen olunca Kasatura’yı da oğluma ithaf ettim. Üçüncü kitap da küçük kızımın destekleriyle yazılmaya başlandı. Ailemin arkamda olması en güzel desteğim. Senaryo yazarlık kursu aldık. Sevdim Komutanım’a film teklifi geldi birkaç yerden. Başarabilirsem senaryosunu tamamlayıp film olmasını çok istiyorum.

Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz?

Daha çok gençleri hedef almıştım. Hayatta çok güzel saf sevgi ve aşkların da olduğunu anlatmak adına ama yetişkin okurlarından da çok güzel geri dönüşler alıyorum. 

"Kasatura" ile birlikte güzel bir okur kitlesi yakaladınız bunu yakinen takipteyim. Kitap ile sizce ilgili dönütler nasıldı?

Karakter hayranlarım var. Mert başkarakter. Genç kızlar okurken ona bir şey olacak diye diken üzerinde okuyoruz diyorlar. Dualar ediyorlar. Gelen mesajları okurken çok mutlu oluyorum.

Sizi yazmaya özendiren şeyler neydi?

Okumaya olan sevgim yazmamı tetikledi sanırım.

Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazar mıydınız?

Ben okuyorum ara ara. Büyük keyif alıyorum. Kimse okumasa da yazardım sanırım.

Yaptığım birçok yazar söyleşilerinde Türkiye'deki yayın evleri ile yazara değer verilmediği hususunda ilgili çok şikâyet alıyorum. Sizin konuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir? 

Son günlerde kitap bastırma maliyetleri arttı. Buda yazarlara yansıdı maalesef. İyi bir reklam şart. Yazarlar emeklerinin karşılığını alamıyorlar. 

Klasik sorularımdandır. Eskiden yazarlar görünmezdi şimdi ki yazarlar şöhretli olma baskısı mı hissediyor?

Gizemli olmak, arka planda olmak her zaman iyidir diye düşünenlerdenim. Ara ara okurlarla buluşmanın zevki ayrı tabi.

İnsanların çoğu ‘hayatımı yazsam roman olur’ der. Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir?

Her insanın bir hayat hikâyesi var. Bakış açısına, anlatışına göre evet her biri kitap olacak değerde bence. Herkes kitap yazamaz, sevmek gönül vermek lazım biraz da. Yeteneği olup, sabır sarf edemeyen de yazamıyor maalesef. Sabır, zaman ve birikim üçlüsü yan yana gelmeli ki bir şeyler ortaya çıksın.

Neden şuan revaçta olan şiir, öykü ve deneme değil de roman yazarlığı?

Şiir yazmak ayrı bir kabiliyet. Denemelerim var aslında ama ‘çok fırın ekmek yemek lazım’ eskilerin tabiriyle. Sanırım roman yazarken birçok insan oluyorum. Her biri için ayrı ayrı karakteri düşünmek, kendimi onlar gibi düşünmeye zorlamak keyif veriyor. Bu yüzden roman yazmak daha keyifli

Peki, bu yolculukta ne zaman ben artık yazarım diyebildiniz?  Ya da kendinizi "yazar" olarak tanımlıyor musunuz? Sizde Estağfurullah Aslı Hanım gönül işcisiyim diyenlerden misiniz?

Estağfurullah Aslı Hanım gönül işçisiyim. Gönül işçisi olmaya da kararlıyım. 

 Zamanınızın tamamını yazmak için kullanabilme imkânınız olsa ne kadar verimli olabileceğiniz kanısındasınız? Başka bir deyişle, tek uğraşınızın yazmak olduğunu düşünebiliyor musunuz?

Bazen bende hayal ediyorum. Zamanım benim olsa ve çok daha fazla vaktim olsa inanım neler çıkar ortaya. Maalesef kızımın da dediği gibi uykumdan feragat ederek yazdım kitaplarımı. Gün içindeki koşuşturmalardan fazla vakit bulamıyorum yazmaya. 

En çok hangi yazarları okuyorsunuz? Kimlerden etkileniyorsunuz? Hangi tür kitapları okumaktan hoşlanıyorsunuz? (Kitap seçerken belirli bir tarzınız var mı? Kişinin bir tarzı olmalı mı? Yoksa her türden kitabı okumak mı gerekir?)

Türk klasiklerinin tamamına yakınını hayranlıkla okudum. Rus edebiyatının da tanınmış yazarlarını Dostoyevski, Tolstoy  severim. Cengiz Aytmatov, Franz Kafka, Stefan Zweig gibi yazarlara gıpta etmişimdir. Ne bulsa okuyanlardanım diyebilirim bakış acısını genişletmek için.

Bende yazmak istiyorum diyen genç yazarlara tavsiyeler desem? Günümüzün gençliğine üç tavsiye verecek olsanız bunlar ne olurdu?

Bol bol okusunlar, insanları çok güzel objektif bir bakışla izlesinler ve korkmasınlar. Başlayınca sonu geliyor.

 Son Olarak gündemde ısrarla kalmaya devam eden bir türlü bitmek bilmeyen çocuk istismarları, kadın cinayetleri ve hayvana şiddet hususunda neler söylemek istersiniz?

DÜNYANIN SANIRIM HAKİKATTEN ÇİVİSİ ÇIKTI

İnsanın insana ettiği eziyeti ortadan kaldırabilsek hayat ne güzel ve yaşanası olurdu. Maalesef o kadar çok kadın ve çocuk istismarı, cinayetleri duymaya başladık ki dünyanın sanırım hakikatten çivisi çıktı. Yetiştirdiğimiz çocukları insanlıktan uzak ve bencil bireyler olmaya mı itiyoruz diye düşündüğüm zamanlar oluyor. Çevre, aile ve eğitimdeki aksaklıklar bir şekilde ivedi olarak düzeltilirse bunların kökünü kazıyabiliriz. Hayvanlara gelince onlar dünyanın en masum varlıkları. İçinde insan olan hayvanlardan ne ister ki anlayabilmiş değilim.  

Eğer siz sormasaydınız ben soracaktım, dediğiniz bir sorunuz var mı? Son sözü size bırakıyorum… Teşekkürler. 

Aslı Hanım bana ve kitabıma ayırdığınız vakit için çok teşekkür ederim. KAÇOK Derneğinizi yakından takip ediyorum. Sizi ve yol arkadaşlarınızı kadın ve çocuklar yardımlarınızdan dolayı tebrik diyorum. Gönlü kocaman insanlar iyi ki varsınız. Sevgiyle yürünen yollarda yorulmadan yürümek dileğiyle… 

Yolunuz Açık, yürek sesiniz daim, kaleminiz kavi olsun Sevgili Meltem Hanım.

Röportaj: Aslı Sarı