YANILMA Yaşam boyu ne kadar yanıldığımızın sayısını tutamayız sanırım. Ancak bizi sükutu hayal’e uğratan öyşe şeyler vardır ki…İçimizde kapatılması mümkün olmayan çukurlar açan!Bizi sıradan biçimlerde görmek isteyen…Aslında hayattan ya da karşımızdakinden ne kadar çok şey istersek, beklersek yanılma payımız da o kadar artıyor.Yanılmadan yaşamak,yorulmadan ayakta kalmak çok zor! Şöyle karşınızdakine bir göz gezdirdiğinizde umduğunuz farklılıktan eser olmadığını görürseniz ne yaparsınız?Yanılmaya devam etmek ya da bir başkasının yanıltmasına izin vermenin dışında bir şansımız var mı?Yanılmadan yaşanabilir mi? Dünden bugüne gelinen noktada ne çok şeyin değiştiğini,herşeyin alışkanlık haline geldiğini ve dolayısıyla sıradanlaştığını görmek zor mu?Blaga Dimitrova’nın da dediği gibi; “İnsan arayıcısı olmak, altın arayıcısı,iktidar arayıcısı ve Tanrı arayıcısından çok daha umutsuz bir uğraş.” Doğru insanı bulmak için taramalar yaparken hüsrana uğramamak, alışılmış-sıradan kadın ya da erkek olmamak elde değil!Mutluluk oyunu oynamak ise hiçbir şeye çözüm getirmiyor. İçten içe eriyor insan… Umduğunu bulamamak, aramak,sineye çekmek,tekrar şans vermek ve yine yanılmak değişmez bir gerçeklik midir? Yoksa kişi başkasını aramayı bırakıp kendini bulmak için mi çalışmalıdır? Umarım kendinizde birazcık olsun insan izi bulabilirsiniz… KENDİNİ ARAMAK Umutsuzca insan arıyorum. Tünel karanlığını aydınlatmak için! Diyojen’in feneri solgun, sönük. Kalabalıklarda insan kayboluyor. Bataklıkta bir köpükçük sanki. Yirminci yüzyılın sonunda Bu lanetli gezegenin Kalabalıklarında Gökteki yalnız Tanrı İnsandan daha kolay bulunur. İnsan arayıcısı; altın arayıcısı,iktidar arayıcısı ve Tanrı arayıcısından Çok daha umutsuz bir uğraş. Yapacağın biricik şey kalıyor- Kendini kendini aramak. Umarım, Kendinde insan izi bulursun! Blaga DİMİTROVA