Her 10 yılda bir yapılan Askeri darbeler, Cunta iktidarları, geçiş hükümetleri yaşanan derinliğine krizler dolarda avroda altın fiyatlarında sert düşüş ve çıkışlar ekonomimizde derin yaralar açsa da ulus olarak hiç bu sefer ki gibi etkilenmemiştik. ..İşçisi, memuru, esnafı, sanayicisi çiftçisi, üreteni, tüketeni birkaç ay içerisinde kendini toparlar Çalışan ve Yürüyen ekonomiye adepte olup yoluna devam ederdi... Esnaf da sanayicide çiftçide herkesimden insan yarınlar için kaygı taşımaz azim ve kararlılıkla krizler aşılarak yepyeni hedeflere doğru yürünürdü...

Ama malesef şimdilerde durum öyle değil

Çalışanlar üretenler mutsuz iş verenler sanayiciler mutsuz HALKIMIZ TOPYEKÜN mutsuz ve en ilginci yarınlar için en küçük bir düzelme emaresi en küçük bir umut ışığı yok.. Artık kimselerin yarınlara ait vizyonu misyonu da kalmamış herkes günü kurtarma ayakta durma mücadelesi içinde gemiyi nasıl yüzdürürüm hesapları yapmakta

2008 GLOBAL KRİZİ ile başlayan ve TEĞET GEÇECEK denilen krizin uzantısı olan ve içinde yaşadığımız Ekonomik kriz bu sefer bırakın teğet geçmeyi TAM OLARAK GİRMİŞTİR ekonomimize... Sayıları binleri geçen tabiri caiz ise DEVE DİŞİ GİBİ devasa firmalarımız KONKARDATO için sıraya girmiş resmen iflaslarını istemektedirler İflaslar incelenirken İCRALAR kapıda bekliyor, Bankalar yüksek faizlerle yeniden yapılandırıyor borçları...Borçlar katlayarak büyürken ödemeler dengesi bozulduğu için alacaklıda vereceklide ödeme ve tahsilatı yapamıyor. BU nedenle tüm dengeler bozulmuş gidiyor.. 

Kriz öylesine büyük boyutlarda vuruyor ki her tarafı Ekonominin lokomotifi konumundaki İnşaat sektörü de Otomotiv sektörü de adeta durma noktasına gelmiş durumda ne oto alıp satan var nede konut 

Pazar da sebze meyve fiyatları el yakıyor üstelik mevsiminde... Düşüne biliyor musunuz kış aylarında sebze ve meyve fiyatları ne olacak? Emeklilere, işçilere ve kamu çalışanlarına yapılan zamlar enflasyon un çok çok altında kaldığı içinde insanlar mutsuz umutsuz .

Artık insanlar ceplerindeki 5 kuruşun dahi hesabını yapmak zorunda, herkes ayaklarını yorganlarına göre uzatmalı... Başkada yapacakları bir şey yok. İnsanlar bir uyanıyor benzine mazota doğal gaza elektriğe su ya ZAM, ZAM, ZAM...  una, makarnaya, ekmeğe zam yapılmış, yağa, şekere, pirince, bulgura zam olmuş. Gittiği marketten eve eli boş dönmekteler ya da alabileceklerinin yarısını bile alamadan dönmekteler... Mağazalar alış veriş merkezleri üst üste yaptıkları zamların bir kısmını JAMPİNG reklamları ile indirim başlattık dese de  nafile alanda yok verende yok çünki PARA BİTTİ dostlar PARA.. Paranın olmadığı yerde ne alavere olur nede ticaret yürür. Ekonomimiz malesef kötüye gitmekte iyiye gider bir emarede görülmemektedir. Adam yazmış Ispanaklı börek 4TL yanında çay bedava yiyen var mı arada bul PARA YOK...

Pek ala börekçi bakmakla yükümlü olduğu eşi çocukları okuttuğu çocuklarını nasıl geçindirecek gelinlik çağdaki kızına evlendireceği oğluna ne yapabilir vergisini dükkan kirasını borçlarını taksitlerini nasıl ödeyecek...

DEVREN SATILIK DÜKKAN.. Umutlarda tükenince yapacak tek şey kalıyor Yıllardır EKMEK TEKNESİ olan dükkanı devretmekten başka çare yoktur. İnternetten araştırın onbinlerce küçük esnaf dükkanını ya kapatmış yada devren satlığa çıkarmış her önemli caddede yıllardır iş yapmakta olan yerlerin büyük bir bölümü devretme çabası içine girmiş nedeni belli ekonomi iyi değil para kazanma devri bitti.İyi olacağıda yok yani görünürde bir ışık yok..

Eskiden siyaset dünyasında seçimlerde başarısız olan liderler bir süre sonra gider yerine yenileri gelir Tüm Siyasi partiler yeniledikleri vitrin yüzlerle halkın karşısına yepyeni bir vizyon ve misyonla çıkardı Yeni sahneye çıkan simaların YENİ ŞEYLER SÖYLEYİP milletten oy istedikleri gerçeği ortada iken artık SÖZÜN BİTTİĞİ yerdeyiz... Siyasi tarihimizde önemli bir yeri olan Rahmetli Süleyman Demirel'in tarihe geçmiş  DÜN DÜNDÜR CANCAĞAZIM BUGÜN BUGÜNDÜR yeni şeyler konuşmak söylemek gerek  sözlerini unutmak mümkünmüdür.

Eski zamanlarda zenginler çuha şalvar, yoksullar ise aba giyermiş. İşte o günlerden birinde gariban bir köylü ile zengin ağalardan birinin arasında bir ağız kavgası başlamış. Olay alevlendikçe alevlenmiş. Tartışma büyüdükçe büyümüş. Laf dalaşı bitmiş, boğuşma safhası başlamış. Ağayla köylü gırtlak gırtlağa birbirine girmiş. Kavga olur da halk durur mu? Hepsi etraflarına halka olmuş kavgayı izliyormuş. Bir çekirdek çitlemedikleri kalmış.

Etraftaki dükkânlardan birinin sahibi bakmış ki, bu gidiş hiç iyi değil. Kavgayı ayıran da yok. Sonunda birinden biri ötekini öldürecek. “Bre ne bakıp duruyorsunuz öküzün trene baktığı gibi, vurun da ayırın şu adamları!” diye bağırmış. Kavgayı izleyenler arasında dükkân sahibinin çırağı da varmış. “Usta, hangisine vurayım?” diye sormuş. Dükkân sahibi ağaya vur dese başına dert açılır diye korkmuş. “ABALIYA vur ABALIYA!” diye bağırmış. 

İşte o günden beride VUR ABALININ SIRTINA veciz sözü kültürümüz içinde yerini almıştır. Bugün içinde bu ekonomik sıkıntılardan hiç etkilenmeyen ler hatta servetlerini durumu fırsata çevirip kat ve kat artıranlar olduğu gibi okkalıca ekonominin dayağını yiyenlerde var Ekonominin acı reçetesi her zaman olduğu gibi dürüst ve çalışkan halkımıza emekliye memura dürüst çiftçi, esnaf, sanayici ve tüccarımıza kesilmiştir. 

Temennimiz o dur ki Ekonomide yapılan yanlışlıklar son bulur Yeni ekonomik atılımlar yapılırda ABALI lar dayak yemekten kurtulur.