Biz, bilime, okumaya önem veren bir ulusuz. Dün böyleydi, bugün de böyle yarın da böyle olacak 

Ülkemizin dört bir yanında yüzlerce Üniversitelerimiz eğitim ve öğretim veriyor. Kimisi devlet Üniversitesi, kimisi Vakıflara bağlı özel  üniversiteler biribirleri ile yarış halinde yol almaya devam ediyorlar. 

Yavuz Selim, ünlü bilgin Kemal Paşazade ile çamurlu yoldan giderken Paşazade’nin atı tökezledi, çamurlar Padişah’ın kaftanına sıçradı. Paşazade ile birlikte herkes korku ile Padişah’a baktılar. Padişah, kaftanını temizlemek isteyenlere engel oldu ve dedi ki;

''Dokunmayın. Başka bir kaftan getirin. Bilginlerin ayağından sıçrayan çamur bile kutsaldır. Bu çamurlu kaftanı öldüğüm gün tabutumun üstüne koysunlar.''

Üniversitelerimizle onur duymaktayız  ama, sayıları yüzleri aşan üniversitelerimiz nereye koşuyor? İşte bu sorunun yanıtı mutlaka Dünya sıralamalarındaki Üniversitelerimizin nerede olduklarını görmemiz de saklı, Yaklaşık 10 sene öncesine kadar dünya çapında marka üniversitelerimiz vardı ODTTÜ, BOĞAZİÇİ, İTÜ, BİLKENT gibi... Dünyanın en saygın sıralamalarından biri kabul edilen Times Higher Education’un 2011 yılı en iyi üniversiteler sıralamasına Bilkent, Ortadoğu Teknik Üniversitesi , İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi üniversiteleri adlarını yazdırdı. Bu yılki sıralamada 400 üniversiteye yer verilirken, İTÜ ve Boğaziçi de ilk kez dünyanın en iyileri arasına girmeyi başardı. Türkiye ‘de en yüksek puan alan üniversite Bilkent Üniversitesi oldu. Listenin 204’üncü sırasındaki Bilkent’i, 285’inci sıradaki İstanbul Teknik ve 289’uncu sıradaki Orta Doğu Teknik Üniversitesi izledi.

Neyazık ki üzülerek ifade ediyorum artık bu Üniversitelerimiz Dünya Üniversiteleri sıralamasında yer bile alamamaktadırlar Kaliteli Öğretim elemanı yoksunluğu, iç çekişmeler, adaylık salvoları, yolsuzluk dedikoduları, kin ve hırslar, baskılar korkular öğretim üyelerine bilimsel çalışmalarla, yeni görüş ve buluşlar üretmeye olanak vermiyor...

Malesef Üniversitelerimiz Bilimsel çalışmaların yapıldığı alanlar olmaktan çoktan uzaklaşmış durumdalar Evet her ilimizde bir Üniversitemiz var artık Aynı eğitim öğretim yılı içerisinde aynı branştan binlerce öğrenci okulunu bitirip mezun olup hayata atılıyor Ülkenin ihtiyacı olan eleman sayısı bir ise biz yüz kişiyi mezun edip tabiri caiz ise vitrine koyuyoruz .

Vitrindeki mezun meslek sahibi gençlerimiz iş arıyorlar İŞ VARMI YOK tabi ki kendi işletmelerini kursalar OLANAK VARMI YOK tabi ki o nedenle sokaklar dolusu Üniversite mezunu işsiz gençlerimizle dolup taşıyor...Bu gençlerimizden bazıları okumaya devam edelim iş bugün için yok ama inşallah açılır diyerek Üniversitelerin YÜKSEK LİSANS ve DOKTORA bölümlerine kayıtla eğitim hayatlarını devam ettiriyorlar.Buradan amaç gençler birkaç yıl daha eğitime devam ederken iş hayatının düzene gireceği umudunu taşımalarıdır. 

Basına yansımıştı anımsayanlarınız mutlaka vardır ve anlatılır DİPLOMALI HIYARCI  :Üniversiteyi bitiren bir genç okul bittikten sonra birkaç sene iş bulamamış ve ailesine yük olmamak Anne ve Babasının eline bakmamak için bir şeyler yapmayı planlar tabiki sermayesi de yoktur. Çocukluktan bir marongoz arkadaşı gence bir el arabası yapar arabanın kasasına meyve sebze koyup satacaktır. Arkadaşı araba için bir ücrette talep etmez...Genç arabayı teslim alır en ucuz en uygun sebzeleri araştırır ve HIYAR satmaya karar verir.

Genç arabası üzerine koyduğu hıyarları satmak üzere sahaya çıkınca şunu görür  Yüzlerce hıyar satan kişi ekmek tekneleri ile hayat mücadelesi vermekte...Bunların bir kısmı memleketlerinden gelmiş, ilkokulu bile bitiremeyenler var asker ocağında okuma yazma öğrenenler bile sahada kavga ekmek kavgası nede olsa herkes rızkını aramakta

Gencin aklına bir fikir gelmiş önemli olan farkındalık yaratmak bu fikrinde alt yapısını mezun olduğu üniversitede öğrenmiştir Bir tabela yazar ve asar arabasına DİPLOMALI HIYARCI ve diplomasını da koyar tabelasının yanına O günden sonra diplomalı hıyarcı ya çıkar adı aliş veriş yapanlar diplomalı hıyarcıyı tercih ederler ve işler açılır büyür gider...Bir gün Babası ve annesi merak edip gelirler yanına arabaya bakarlar tabelaya yanında asılı diplomaya ... Anne derin bir OFFFF çeker ve bu günler içinmi okuttuk bu çocuğumuzu bey der baba ise daha serin kanlı cevap verir NE GÜZEL İŞTE HANIM der HERKEZ HIYARCI OLABİLİYOR  ÖNEMLİ OLAN DİPLOMALI HIYARCI OLABİLMEK ...

Kıssadan hisse tabiki bizlere birşeyler vermeli günümüz TÜRKİYE sinde İş bulamayan gençlerimizin yabancı ülkelere gidip iş bulup o ülkelerde çalışması da apayrı bir garabet tir. Okullar açalım okutalım çocuklarımızı yetiştirelim sonrada bırakıp gitsinler başka ülkelere hizmet etsinler buda kabul edilecek bir husus değildir BÜYÜK BEYİN GÖÇÜ  yaşanmakta olan ülkemizin çok değerli evlatlarını kıymetli gençlerimizi kaybediyoruz...

Çok değerli Ülke yöneticilerimiz Üretmeden kazanamayız GÖKTEN ZEMBİLLE PARA YAĞMAYACAĞINA GÖRE üretime odaklanmak zorundayız elimizin altındaki on binlerce zeki  fakat işsiz diplomalı gençlerimiz var onlara istihdam sağlamalıyız onlara imkanlar vererek yeni işyerlerinin oluşmasına, ekmek teknelerinin kurulmasına olanak sağlamalıyız. Somut adımlar atılırsa kısa sürede ekonomimiz raylarına oturur inancım var. Ülkemiz büyük ölçekte Sanayi alt yapısını kurmuş ve tamamlamış ülkelerden biridir Kendimize ve özellikle gençliğimize güvenmeliyiz...