Son zamanlarda, devleti yönetme mekanizmasının başındaki hükümet partisinin de milli politikalar izlemesi ile birlikte, malum odaklar tarafından düğmeye basılmış bir şekilde, tüm Ülkücü düşmanları ortaya çıkmış ve Ülkücüler’e olan nefretlerini, ulu orta kusmaya başlamışlardır.

Kendilerinin şiddetten, kandan ve terörden beslenen bir partiye destek çıkmalarını görmezden gelir bir şekilde, Milliyetçi Hareket Partisi’nin sivil ve gençlik yapılanması olan, Ülkü Ocakları’na karşı, taarruza geçmiş bulunmaktadırlar.

Ülkücü Hareket; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “fikirlerimin babası” olarak addettiği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş felsefesinin mimarı, Diyarbakırlı büyük sosyolog Ziya Gökalp’ten ilhamını alan, dolayısı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş kodlarına da ilham veren, bir aydın hareketidir.

Gizli Atatürk düşmanı olan CHP’nin, hiçbir dönem Ziya Gökalp’i anmak ve anlamak gibi bir gayesinin olmamasının sebebinin altında ise Türklüğe karşı duydukları kin ve nefret yatmaktadır.

Ülkücü Hareket’in banisi olan Başbuğ Alparslan Türkeş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün göndere çekmiş olduğu Türklük bayrağını, ebedi âleme göç edene kadar, şerefi ile taşımasını bilmiş ve günümüzde ise bu bayrağı Ülkücü Hareket’in Lideri pozisyonunda bulunan Devlet Bahçeli layığı olduğu şekilde, lekesiz bir şekilde taşımaktadır.

Kısacası Devlet Bey’in tabiri ile:

“İki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz”, Ülkücü’den de terörist çıkmaz!

Milliyetçilik anlayışını “ruh hastalığı” olarak algılayanlar, idrak yolu enfeksiyonuna kapılmış, ruhunu Amerika’ya satmış, emperyalizmin kölesi olmuş, boynunda tasma izi olmadan yaşayamayan, vatansız soysuzlardır!

Milliyetçilik ilkesine karşı olmak, sadece Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve gençlik yapılanması olan Ülkücü Hareket’e değil, ömrünü Türk Milliyetçiliği’ne vakfetmiş ve bu temeller üzerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuş olan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, dolayısı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne de karşı olmak demektir!

Milliyetçilik; soysuzluğa karşı, soylu bir direnişin ve başkaldırının adıdır!

Çağımızda hayvanların dahi bir milliyeti söz konusu iken, milliyet konusunda hayvanlardan daha aşağı bir fikir fukaralığına sahip olanları ciddiye almanın pek de bir lüzumu bulunmamaktadır.

Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi, ırkçı bir anlayışı reddetmeyip, benimsemiş olsaydı, kendisine Rehber olarak Türk ırkından olmayan bir Peygamber’i kabul edip, O’nu kendine yolbaşçı bellemezdi!

Milliyetçilik anlayışımız; “üstünlük ancak takva iledir” Yüce Buyruğu’nu kendine rehber eden, üstünlük taslayanların önderi olan şeytanın ayrıştırıcı-ırkçı anlayışını reddeden, dillerinin ve renklerinin farklı olmasını ötekileştirme sebebi değil, kaynaşma sebebi olarak ele alan, hududunu Yüce Kitab’ımız Kur’an’ın çizmiş olduğu, Rahmani bir anlayıştır.

Velhasıl-ı kelâm, eğer Milliyetçilik bir ruh hastalığı ise âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun ki Ülkücüler bu ülkenin en büyük ruh hastalarıdırlar!

Selâm, sevgi ve muhabbet ile...