Daha sonra Anayasa uzlaşma komisyonunda yeni anayasa çalışmaları yapıldı. Duyduk ki 65 maddede uzlaşmışlar. Sonra bu metin bir kenara atıldı. Çalışmalar yarım kaldı. 

Bizim hazırladığımız anayasa metninde şöyle bir hüküm vardı. Bir Cumhuriyet Konsey’i kurulmalı bu konsey Cumhurbaşkanı’na bağlı çalışmalı toplam 40 üyesi bulunmalı (Kırklar Meclisi) 20’si siyasi partilerden aldıkları oy oranına göre, diğer yirmisi eski Cumhurbaşkanları, Eski ve yeni TBMM Başkanları, 5 yıldan fazla başbakanlık yapmış başbakanlar, genelkurmay başkanlarından teşekkül etmeli eksik kalan üyeler Cumhurbaşkanı tarafından atanmalıdır, dedik. Bu kurul Cumhurbaşkanı’nın görevlendirmesiyle diplomatik idari ve denetimle ilgili görevler yapmalı, Devlet Denetleme Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Konseyi’ni oluşturmalıdır, dedik. 

Ayrıca bizim hazırladığımız anayasada Cumhurbaşkanı’na daha büyük yetkiler veriyorduk. Son anayasa değişikliğinde durum bir bardak suda fırtına koparıldığı gibi değildir, bakanlar kurulunun yetkisi; tüzük ve kararname çıkartma hakkı Cumhurbaşkanı’na devredilmiş, yetki genişlemesine gidilmemiştir. Ben kendi hazırladığım anayasaya bağlıyım ve Cumhurbaşkanı’nın daha geniş yetki ve salahiyetle donatılması gerektiğini ısrarla savunmaya devam edeceğim.

Anayasa sürecinde 7 Haziran 2015 seçimlerinde Davutoğlu’nun başında bulunduğu AKP hükümeti yeterli halk desteğini alamadı, bu süreçte yeni bir hükümet kurulamadı. 45 günün dolmasını müteakip Sn. Cumhurbaşkanı TBMM’ni fesh ederek seçimlerin yenilenmesi kararını aldı. Bu süreçte AKP çevrelerinde tedirginlik ve ümitsizlik görülüyordu. 1 Kasım’da yapılacak seçimlerde nasıl bir seçim stratejisi takip edilmeli seçimleri nasıl kazanabiliriz üzerine herkes kafa yoruyordu. Seçimlere 1 ay kala Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfında (TGTV) Hamza AKBULUT’un başkanlığında bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya Uluslararası Kudüs Derneği Başkanı olarak bende katıldım. Herkes fikrini söyledi. Ben çıktım dedim ki “Hiçbir seçim seçimle kazanılmaz, strateji ile kazanılır. Şunu söyleyebilirim ki 1 Kasım seçimlerini AKP kazanacaktır. Biz seçimi kazanmaya değil,” “Ölümüne başkanlık sistemine odaklanmalıyız.” “Bunu yapamazsak, bu fırsatı kaçırırsak Türkiye bir dünya gücü olamaz.” Benim bu sözlerim kayıtlarda mevcuttur. TGTV Başkanı Hamza AKBULUT Bey, Genel Sekreter Abdullah Ekinci Bey ve EMİLDER Başkanı Vasfi Kösebey, Ensar Vakfı Fatih Şubesi Başkanı Ali Gürbüz AKYÜZ Hocamız biliyorlar.

Benim esas odaklandığım konu şudur: Mesele AKP, CHP, MHP meselesi değildir. Türkiye büyük bir dünya gücü olmalıdır. Büyük dünya gücü olmaya müsait araç ve imkânlara sahiptir. Türkiye’nin bulunduğu yer karaların ve denizlerin kesişme noktası, dünyanın merkezidir. Askerinin savaş yeteneği, halkın yönetime itaati, hakkın ve hakkaniyetin özünü temsil eden inanç değerleri ile bunu yapmaya en layık millet Türk milletidir. Türk milleti 1908 darbesinden beri siyaseten durdurulmuş, 1839 Islahat Fermanı ile iddialarından vazgeçmiş, 1838 Balta Limanı Sözleşmesi ile ekonomisi esir alınmış, 1946’da eğitim sistemi “fullbright”ın kontrolüne verilmiş, halen kendi kimlik değerlerini savunan bir mekanizma kuramamıştır. Bütün bu prangaların kırılması için güçlü bir liderliğe ihtiyaç vardır.

Ben şuna inanıyorum ki: Türkiye büyük dünya gücü olacaktır. Dünya Türkiye’den yönetilecektir. Dünyada hakiki huzur Anadolu insanının ruhundan neşet edecektir.  Bunu mutlaka yapacağız. Benim ütopyam bu. Bazıları hayalci diyebilir. Bazıları maceracı diyebilir. Beni tenkit edebilir. Ben hayallerimin gerçekleşmesine odaklandım bunun için son nefesime kadar mücadele edeceğim. İnsan ömrü hedeflerin gerçekleşmesi için yeterli zamana sahip değildir. Hedefler nesiller boyu bayrak yarışı gibi elden ele geçerek gerçekleştirilir. Ben Rahmetli Prof. Dr. Mahir Kaynak Hoca’nın söylediği “Türkiye Büyük güç olacaktır ama bunu kendi yapmayacaktır”, sözünün hatalı olduğunu değerlendiriyorum. Bizce Türkiye büyük güç olacaktır, bunu söke söke kendi gücü ile yapacaktır. Türk milleti Sn. Cumhurbaşkanımız gibi nice liderler çıkartacak, bu liderler Ertuğrul Gazilerin, Osman Gazilerin yolunda giderek, Fatih’in yarım bıraktıklarını yapacaktır. Bundan hiç şüphem yoktur.

Anayasa Meselesi, Başkanlık Meselesi bütün bu sebeplerden dolayı benim şahsi meselemdir. Bunu CHP yapsaydı ona da gidip EVET oyu verecektim.