İbrahim Güray AYTEKİN ÖZEL HABER ARAŞTIRMA

Türkler, Malazgirt Zaferinden sonra (26 Ağustos 1071) yoğun olarak Anadolu’ya göç etmeye başlamışlar ve bu toprakları ebedi vatan yapmanın mücadelesini vermişlerdir. Kazanılan askeri ve siyasi başarılardan sonra, Türk İslâm medeniyetini Anadolu’da, Bizans Medeniyetine üstün kılmak için yeni fethettikleri bu toprakları vatan yapmak gerekiyordu.

Türklerin Anadolu’yu vatanlaştırmasında, yerleşik hayata ve aşiret hayatından millet hayatına geçmelerinde; şehir hayatına intibaklarında, iş ve aş sahibi, üretici, eğitimli insan olmalarında, meslek edinmelerinde, islâmi bir hayat nizamı oluşturmalarında; edebi, mimari, zirai, iktisadi, sosyal güvenlik ve eğitim sistemlerini meydana getirmelerinde şüphesiz ki ahiliğin büyük etkisi olmuştur. Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu’da kurulmuş bir esnaf teşkilatıdır. Sözlük anlamı olarak “eli açık, kardeş, yiğit, delikanlı” gibi manalara gelen “ahi” kelimesi; aynı zamanda bugün, yüzlerce yıllık bir değerler sistemine karşılık gelir.

Selçuklu Devleti döneminde; Türk kültürü ve İslâm dininin tüm pozitif değerlerini taşıyan bir sentez olarak ortaya çıkmıştır. Esnaf yaşamına belirli kaideler getirerek, insanların maddi ve manevi tüm ihtiyaçlarını gidermeyi, toplumsal düzeni sağlamayı kendine amaç edinmiş bir sistemdir. Bunu gerçekleştirmek için de sanat, ticaret, dayanışma ve yardımlaşmayı yöntem olarak kullanmıştır.

Esnafın ticaret hayatını organize etmek üzere ortaya çıkan Ahilik; sosyal hayattaki, eğitim hayatındaki, askeri ve siyasi alandaki faaliyetleri ile günümüze kadar etkileri olan bir teşkilattır. Özellikle Osmanlının kuruluşu dönemindeki siyasi etkisi önemlidir.

Anadolu’da Ahilik Teşkilatı’nı Ahi Evran kurmuştur. Asıl adı Mahmut bin Ahmet olan Ehi Evran; Ebu’l Hakayık unvanıyla da anılırdı. Ahi Evran 1171 yılında Azerbaycan’ın Hoy şehrinde doğdu. Anadolu’da pek çok şehirde bulunan Ahi Evran; Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlana Celaleddin-i Rumi ile aynı çağın bilgesidir. Kaleme aldığı ilmi eserleri, vaktiyle Sultan Alâeddin Keykubat’ın da takdirini almıştır.

Anadoluda bir çok insanın bildiği çok büyük bir yılandan bahsedilir. Araştırmama göre iki boynuzu olan bu yılanın boynuzlarından biri şifa diğeri zehirmiş. Bu yılanın adı EVRAN yılanıdır işte bu herkesin korkup kaçtığı evran denen büyük bir yılanın onu görünce sakinleşmesi ve itaat etmesi dolayısıyla ‘Evran’ diye anılmıştır.

Ahi Evran, dericilik zanaatıyla meşguldü. Başta Kayseri olmak üzere Anadolu’daki diğer şehirlerde bu zanaatı geliştirdi ve bununla da kalmayıp teşkilatlandırdı. İşte “Ahi Teşkilatı” olarak bildiğimiz yapının başlangıcı da budur. Sadece dericileri değil, zamanla diğer esnaf gruplarını da içine alan sistem, vakit ilerledikçe sosyal bir güç haline geldi. Ahi Evran Selçuklu döneminde 32 meslek grubunun başkanıydı.

Yönetim Kurulu
Esnaf Şeyhi(Yönetim Kurulu Başkanı)
Yiğit Başı
İşçi Başı
Hakem Heyeti
Büyük Meclis

1-AHLAKİ FONKSİYON: Ahlak konusu ahilik için en öncelikli konudur. Çalışmak, ibadet ve dürüstlük bir bütün olarak düşünülür, ahlakın olduğu yerde dirlik ve düzen olduğu kabul edilir. Bir kişi ya da zümrenin diğeri üzerinde bir üstünlüğü olmadığı ilkesi ile insanlar arasında ayrıcalığa engel olunup eşitlik savunulur. Dindarlık, yalan söylememek, içki içmemek, haram ve zinaya bulaşmamak, büyüklere hürmet ve küçüklere merhamet gibi kavramlar ahlaki fonksiyonun felsefesini oluşturur.

2-EĞİTİM FONKSİYONU: Ahilik sistemi kendi içindeki eğitim sistemi ile misyonuna uygun insanları yetiştirir. Esnaf ve sanatkâr olmak isteyenlere; yamak, çırak, kalfa ve usta hiyerarşisine göre mesleğin incelikleri öğretilir; kabiliyetli çırak, kalfa ve ustaların elinden tutularak medreselerde eğitim görmesi sağlanır. Gerektiğinde de kendilerine maddi destek olunur.

3-SİYASİ VE ASKERİ FONKSİYONU: Ahi teşkilatı toplumun huzuru için birleştirici bir bağ görevi görür. Anadolu’da XIII. yüzyılda devlet otoritesinin oldukça zayıfladığı bir dönemde, siyasi ve askeri güçlerini ortaya koymuşlardır. Özellikle Moğol istilası sırasında şehirlerde ve küçük kasabalarda halkın koruyucusu olmayı başarmışlardır. Osmanlının kuruluşu sırasında, birtakım ayaklanmaları bastırarak, güçlenmesine organize bir katkı sağlamışlar ve bu anlamda Osmanlının yükünü azaltmışlardır.

4-EKONOMİK FONKSİYONU: Ahiliğin ekonomik fonksiyonu özellikle Fatih Sultan Mehmet devrinden itibaren dikkat çeker. Ekonomide vurgun, serbest rekabet ve aşırı kazanca karşı çıkmış, bütün topluma fayda ilkesini hedef almıştır. Ekonomiye gösterilen bu özenin nedeni ise gerçek bağımsızlığın iktisadî bağımsızlıkla elde edilebileceğine olan inançtır.

AHİLİK selçuklular döneminde esnaf teşkilatı olarak kurulmuştur.Ama öyle mükemmel bir ahlak yapısıyla yoğrulmuştur ki bu anlayış o dönemin yaşam tarzı haline gelmiştir. Ahilik; Anadolu Selçukluları döneminde her yere yayılıp iyice teşkilatlanmıştı. Öyle ki devletin zayıf kaldığı yerlerde önemli bir ekonomik, siyasi, sosyal ve askeri güç olarak kabul edilebilirdi. Moğolların Türkler üzerine yaptıkları akınlara karşı durmuş ve bu sayede özellikle batı Anadolu’daki Türk boyları bağımsız kalabilmişlerdi.

Osman Bey’in çevresinde pek çok ahi şeyhi de vardı. Bunlardan Şeyh Edebali’nin kızı ile evlenen Osman Bey, arkasındaki Ahi desteğini de bu şekilde kuvvetlendirmişti. Osmanlı ordusu sefere çıktığında gerekli olan alet edevatı taşımak yerine bunları ahilerden yol üstünde temin etmeyi tercih ediyordu. Bu da ordunun daha hızlı hareket etmesini sağladığı için avantaj oluyordu.

Ahiliğin zamanla etkisini kaybetmesi ve dağılmasında genel olarak toplumsal ahlakın, özelde ise iş ahlakının bozulması etkili olmuştur. Osmanlı’da zayıflayan devlet otoritesi ve dış siyaset bu süreci hızlandırmıştır. Devletin gücü zayıflayınca doğal olarak Ahi Birlikleri de zayıflamıştır. Dağılış nedenlerini özetleyecek olursak karşımıza şu maddeler çıkar:

-Ahiliğin sanayi devrimine ayak uyduramaması
-Kapitülasyonlar nedeniyle yerli ürünlerin yerini yabancı malların alması
-Sermaye birikiminin sağlanamaması
-1838’de imzalanan Osmanlı-İngiliz Serbest Ticaret Antlaşması ile ülkenin açık pazar haline gelmesi
-Ticaret yollarında değişiklikler
-Amerika’nın keşfi
-Narh sistemi
-Ahi birliklerinde seçim yerine tayin sistemine geçilmesi. Yeniçeri ve sipahilerin birliğe sokulması, esnaflık hakkı verilmesi
-Ahlaki durumda herkesin hassasiyet göstermemesi(Normların dışına çıkılması)

Cumhuriyet döneminde Esnaf ve Sanatkârların ülke ekonomisine sağlayacağı katkı göz ardı edilmemiştir. Atatürk’ün “muhtaç kesime kredi vermedikçe ekonomide yol alınamaz, askeri zaferle bir yere varılamaz” sözleri savaş sonrasında atılması gereken ilk adımın bu olduğunu ortaya koyuyor.

Cumhuriyetin ilanından sonra ilk esnaf sanatkâr örgütlenmesi 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Birlikleri Kanunu ile oldu. Ardından 1964 yılında yürürlüğe konulan 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu ve 2005 yılında yürürlüğe giren 5362 sayılı Esnaf Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu ile esnaf sanatkârlar teşkilatı olarak ortaya çıkan TESK, modern Ahilik birlikleridir.

Bununla birlikte Türk İş Kanunu düzenlenirken Ahiliğin oluşumuna kaynaklık eden ilkeler de dikkate alınmıştır. Ahiliğin olmazsa olmazı kuralları ile iş kanunu pek çok noktada benzerlik göstermektedir. Bunlar;

- Kıdem tazminatı
- İşverenin sorumluluğu
- Yeni iş arama izni
- Çalışma belgesi
- İşverenin ücret ödeme sorumluluğu
- Asgari ücret
- Fazla çalışma ücreti
- Sigorta primi
- Çocukları çalıştırma yasağı ve benzeri hükümlerdir.

Ahilik Teşkilatı, medeniyetimizi şu alanlarda etkilemiştir:

Ehliyet ve liyakat esas alınarak Milletimizin teşkilatçılık kabiliyeti uygulama alanına konulmuştur. Kendi içerisinde ehil olanların seçildiği bir sistem, yeni bir yönetim modeli uygulanmıştır.Ahilik sistemi, insanları ötekileştirmeden bir dayanışma ve kardeşlik modeli ortaya koymuştur. Ahilik Anadolu’ya gelen göçebe Türkmenleri işbaşında eğiterek insanların kaliteli ve üretici olmasını sağlamıştır.

Ahiler kendilerine has bir eğitim modeli geliştirmişler; Ahi zaviyelerinde dini – tasavvufi eğitim vererek onların iyi bir Müslüman olmalarını sağlamışlardır. Ayrıca işbaşında eğitimle kaliteli üretimi sağlarken, gerektiğinde askeri eğitim de vermişlerdir.

Ahiler, dünyada ilk defa kadın teşkilatı (Bâcıyan-ı Rum) kurarak, kadınları ahlâki ve mesleki alanda eğitmişlerdir.
Ahiler, Anadolu’nun Türk ve Müslüman yurdu olmasında çok etkili olmuşlardır. Göçebe Türkmenlerin yerleşik hayata geçmelerinde, şehir hayatına intibaklarında öncü olmuşlardır. Ahiler, oluşturduğu ekonomik sistem ile helal kazancı, alın terini, dayanışmayı, kul hakkını, ahlâkı, kanaatkârlığı, çalışmayı – üretmeyi ve böylelikle Allah’ın rızasını kazanarak ahiret yurdunu kazanmayı esas almışlardır.

Ahilik adabı yüzyıllar boyunca Anadolu Türk halkının milli karakterini belirlemiştir. Bugün Anadolu’daki misafirperverlik, komşuluk ilişkileri, birçok görgü kuralı, doğruluk, dürüstlük, yardımlaşma.. vb. Ahiliğin günümüzdeki yansımalarıdır. Ahiler oluşturdukları sosyal güvenlik sistemi ile âdeta “kimsesizlerin kimsesi” olmuşlardır.

Ahiler Anadolu’nun vatanlaşmasında, İslâmlaşmasında ve Türkleşmesinde kurdukları vakıflarla, yapmış oldukları şifahane, hamam, çeşme, han, medrese ve hayır kurumları ile etkili olmuşlardır.

Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde Kırşehir’den uç bölgesine giden Şeyh Edebali bir ahi şeyhi idi. Osmanlı’nın manevi mimarı olan Şeyh Edebali ve diğer ahiler sayesinde ahilik Osmanlı’nın kuruluşunda ve bir ‘cihan devleti’ olmasında temel dinamik olmuştur. Ahiler, Anadolu’da birliğin, beraberliğin, kardeşliğin mayasını oluşturmuştur.

Ahiliğin kurucusu Ahi Evran’ın Onlarca heykeli anıtı yapılıp park ve müzelerde sergilenmektedir ayrıca okullara Üniverite vb kuruluşlara adı verilmiş cadde ve bulvarlara meydanlara ismi nakşedilmiş unutulmayan Türk büyükleri arasında hak ettiği yeri almıştır..

Ahiliğin kurucusu Ahi Evran'ın Yemek Duası:
‘’BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM, Rabbim yedirsin, içirsin,Yahşilerle tanıştırsın,Yamanlardan uzaklaştırsın. Yiyenlerin yedirenlerin üzerinden belaları aştırsın, Cennet nimetiyle tanıştırsın, Cehennemden uzaklaştırsın. Kabeyi dolaştırsın, Zemzeme kavuştursun, Artsın eksilmesin, Taşsın dökülmesin EL FATİHA’’.