Atatürkçüler, Yurtseverler, Milliyetçiler, aydınlanma ve çağdaşlaştıktan yana olanlar, eleştirel aklın önderliğini savunanlar 3 Mart devrimlerinin yılmaz takipçileridir.

3 Mart devrimleri olarak adlandırılan kanunlarla Türk halkı kula kul olmaktan kurtulmuş, onurlu bireyler, eşit yurttaşlar olmak yolunda eşsiz bir kazanım sağlamış, dinimiz siyaset vasıtası olmaktan uzaklaştırılarak hak ettiği yüceliğe yani asli özelliğine yeniden kavuşturulmuştur.

 3 Mart kanunları, Türk aydınlanmasının zaferi, çağdaş toplum için atılan büyük bir adımıdır.

Üç buçuk yıl süren Türk kurtuluş savaşı sadece emperyalist güçlere karşı değil, işbirlikçi ve teslimiyetçi padişahla, halife ile şeyhülislamla ve tüm gerici güçlerle de yapılan bir savaştır. Bu savaşın askeri zaferi 30 Ağustos ise aydınlanma savaşının başlangıç tarihi ise 3 Mart tır.

3 Mart 1924 günü TBMM kabul edilen Halifeliğin Kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Bakanlığı’nın Kaldırılması, “Tevhid-i Tedrisat” (Eğitimin Birleştirilmesi) yasası ile Osmanlı’dan gelen dine dayalı teokratik devlet yapısı yıkılmış, laik temellere dayalı cumhuriyet modeli kurularak Türk Aydınlanma Devrimi gerçek anlamda başlamıştır.

Yıllarca dini kurallar ile yönetilen bir toplumun tüm zincirlerinden sıyrılarak dinsel bir cumhuriyet yerine egemenliğini devralması ve laik bir cumhuriyeti benimsemesi insanlık tarihinde ender rastlanılacak gerçek bir zaferdir. Ancak bu zafer bu cephedeki savaşı ne yazık ki sonlandırmamıştır.

Halen bu cephede süren savaş tüm kazanımlarına rağmen en şiddetli hali ile devam etmekte kazanılan mevziler siyasi iktidarın uygulamaları ile geriletilmekte, surlarında gedikler açılmakta hatta ne yazık ki son savunma hattına Başkanlık sistemi adıyla ölümcül darbe vurulmaya çalışılmaktadır. Ama inanıyoruz ki bu Ulus Atasına, özgürlüğüne, demokrasisine sahip çıkacak; Meclisi yetkisiz, Milleti vekilsiz bırakmayacaktır.

Sarayında 33 yıl hüküm sürmüş menfi sultanlarından ilham alanlar Başkanlık anayasası ile halifelik hayalleri kurmakta, gerici gazetelerin ‘’dili kirli’’ yazarları bu niyetlerini televizyon ekranlarından haykırmaktan çekinmemektedir. 

“ Buna inanmak için gerçekten bilinçsiz ve aymaz olmak gerekir… Yüzyıllarca olduğu gibi, bugün de ulusların bilgisizliğinden ve bağnazlığından yararlanarak, bin türlü siyasal ve kişisel amaç ve çıkar sağlamak için dini araç olarak kullanmaya kalkışanların, ne yazık ki içerde ve dışarda var oluşu, bizi bu konuda söz söylemekten alıkoyamayacaktır. ”

Yine ‘’Şeriye ve evkaf bakanlığının kaldırılması’’ Devrim'in doğrultusunu belirleyen bir pusuladır. Türkiye Cumhuriyeti'nde halkın dünyasal yaşamını düzenleme yetkisinin Meclis'e ve onun hükümetine ait olduğunu saptar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin üniversitede türban yasağını onayan kararına yönelik olarak, "türban konusunda mahkemenin söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır" sözlerinin sahibi olan siyasiler Şeriye ve Evkaf Bakanlığı’nın Kaldırılmasının nedenlerini halen kabullenememişlerdir. Oysaki bu siyasiler varlıklarını yasama yetkisinin TBMM veren bu Cumhuriyete borçludur. 

3 Mart kanunlarından biriside Erkan-ı Harbiye’nin kaldırılarak Genelkurmay Başkanlığı olarak yeniden yapılandırılmasıdır. Bu sayede Genelkurmay başkanlığı Bakanlar Kurulu dışında çıkarılarak ordunun siyasete müdahale etmesi engellenmek istenmiştir. Ancak son tahlilde görüyoruz ki Genelkurmay başkanı ne yazık ki artık siyasi bir figürdür. 

“Öğretimin birleştirilmesi,” laik öğrenime geçilmesi son yıllarda önemli yaralar almıştır. Siyasi iktidar ve onun akıl hocası yandaş sendika tarafından delik deşik edilerek, Devrim Yasası niteliğinin yok edilmesine çalışılmış ve başarılmıştır da…  Kamusal eğitim giderleri aşağı çekilmekte, neredeyse bütün okullar İmam hatibe dönüştürülmektedir. Tarikatlar eli ile evlatlarımız sübyan mekteplerinde, yatılı yurtlarda cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırılmakta, kindar ve dindar bir nesil yetiştirme iddiası ile Türk ahlakından yoksun bırakılmaktadır. Atatürk ve Türk devrim tarihi müfredattan çıkartılarak unutturulmaya, fesli divanelerce yaratılan uyduruk tarih hikâyeleri ile afyonlamaya çalışılmaktadır. Bu ahlak çöküntüsünün ve eğitim yozlaşmasının sonucunu, geleceğimiz, geleceğimizin teminatı çocuklarımız, yavrularımız yaşıyorlar.  

İşte bu şartlar içinde bizler, Atatürkçüler; Onun en büyük eserim dediği Cumhuriyeti ve değerlerini savunmaya devam edeceğiz. Bu alçakça küresel emperyalist saldırıya, onun projelerine dur! Diyecek ve bu ülke halkına giydirilmek istenilen gerici gömleği yırtıp atacağız.

3 Mart 1924’ün yani Devrim yasalarının kabul edilişinin 94. yılında; Türk Devrimi’nin kaynağı Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını saygıyla anıyoruz. Cumhuriyetimizin şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olmasına izin vermeyecek en hakiki gerçek olan çağdaşlaşma yolunda mücadelemiz yorulmaksızın sürecektir.