‘’Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak’’… Bu dizelerin sahibi Ahmet HAŞİM(1885–1933) nede güzel anlatıyor yaşam merdivenini… 18.yüzyıl Fransız edebiyatının unutulmaz ismi Alexandre DUMAS ‘ın şu sözlerine ne demeli: ‘’Tanrının insanlara sunduğu mutluluğu şu iki kelimede arayınız: ‘’ Ümit etmek ve sabırla beklemek ‘’ İngiliz edebiyatçı G. BERNARD SHAW bakın’’ gerçeği ‘’ nasıl tanımlar: ‘’Benim güldürme yöntemim, gerçeği açıkça söylemektir. Gerçek yeryüzünün en büyük şakasıdır.’’ ‘’İftira eşek arısına benzer ilk vuruşta yok edemeyecekseniz, hiç dokunmamak daha iyidir.’’ ‘’ İnsanların çoğu ne yazık ki nasıl yaşanacağını bilmeden ölüyor…’’ 1835–1910 yıllarında yaşayan MARK TWAIN şu unutulmaz sözlerine bakalım: ‘’Doğru kelimeyle, hemen hemen doğru kelime arasında k, fark ‘’ ateş’’ ile’’ ateş böceği’’ arasındaki farktır.’’ ‘’ Cennet ile cehennemle ilgili ileri geri konuşmak istemem çünkü her ikisinde de dostlarım var ‘’ ‘’ Herkes aya benzer..Karanlık bir tarafı vardır mutlaka ve onu kimseye göstermez..’’ ‘’İnsanlar arasında fikir ayrılıkları olmasaydı at yarışları da olmazdı. ‘’ ‘’Hayatımda pek çok sorun vardı ve çoğu da asla var olmadı.‘’ 1854–1900 yılları arasında yaşayan OSCAR WILDE ‘ in yaşama ilişkin saptamaları: ‘’İnsan ruhu yaşlı doğar, giderek gençleşir, Yaşamın komedisidir bu… İnsan bedeniyse genç doğar ve giderek yaşlanır, O da yaşamın bir trajedisidir. Bazen yıllar akıp geçiverir insan için, gerçek anlamda hiç yaşamadan; Sonra da bütün bir yaşam sığıverir tek bir saatin içine …’’ Ünlü Ressam PICASSO (1881–1973) resimlerini anlamak isteyenlere bakın ne der: ‘’Herkes resmi anlamak istiyor. Neden kuşların ötüşünü de anlamaya çalışmıyorlar? Gece, çiçek, kişiyi çevreleyen her şey neden anlaşılmaya çalışılmadan sevilir? Ama resme gelince anlamak istiyorlar… ‘’ Picasso’nun ününü duyan hükümdar onu huzuruna çağırarak bir horoz resmi çizmesini söyler. Picasso bu resim için üç ay süre ister. Üç ay dolduğunda ünlü ressam elinde boş bir kâğıt ve kalemle gelerek hükümdarın huzurunda hemen resmi çiziverir. Bu olaya kızan ve şaşıran hükümdar ‘’ madem resmi birkaç dakikada çizecektin neden benden üç ay vakit istedin?’’ diye sorar. Picasso hükümdarı atölyesine davet eder. Birlikte atölyeye girerler ve Picasso bir dolabı açar ve içindeki üç yüzü aşkın çizim çalışmasını gösterir ve şöyle der: ‘’İşte o birkaç dakikada çizdiğim resim üç aylık bu çalışmamın ürünüdür…’’ SEFILLER romanı yayınlandığında Fransız yazar ve şair VICTOR HUGO(1802–1885) yayıncısına kitabın satış durumunu sormak için beyaz bir kağıdın tam ortasına aşağıdaki işareti koyar ve gönderir. ??? Yayıncı da buna karşın ilk günler olmasına rağmen satış rakamlarının oldukça yüksek olmasından duyduğu şaşkınlığı, yanıtında düz beyaz kâğıdın tam ortasına koyduğu aşağıdaki işaretle vermeyi tercih eder: ! ! ! Bu yazışma yaratıcılığın çok tipik bir örneği olarak tarihte unutulmaz bir iz bırakır… Victor Hugo’nun şu sözü de çok önemli bir yaşam dersi niteliğindedir: ‘’ Gülmek için mutlu olmayı beklemeyin, belki de hiç gülmeden ölürsünüz. ‘’ Şimdi de bizden biri: YAHYA KEMAL BEYATLI ( 1884-1958) ve muhteşem dizeleri: ‘’Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol, Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu! Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti;dönen yok seferinden. YAHYA KEMAL ‘ e Ankara’nın en çok neyini sevdiği sorulunca ‘’İstanbul’a dönüşünü’’ yanıtı bugün bile dillerdedir. Ya İstanbul için söylediği şu muhteşem dizelere ne demeli? ‘’Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul Sade bir semtini sevmek bile bir ömre bedel.’’ YAHYA KEMAL’’ Rindlerin Akşamı’nda ‘’ ise yaşamının en büyük imzasını şöyle atar : ‘’Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç; Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç! ‘’