Tarih bütün insanlık için ibretler dersidir. Tarihin deneyi olmaz. Tarihte ibret almayıp sonra hayıflanmak ve “keşke şöyle yapsaydık, yapsaydı, yapsaydılar. Eğer böyle olsaydı.” Şayet böyle olsaydı deyimleri çok geç kalınmış deyimlerdir ve dahası boşuna hayıflanmalardır. 

Çünkü insan hayatında ve dolaysıyla toplumların hayatında geçen her saniye, her dakika, her saat, her gün, her ay ve her yıl tarihin vazgeçilmez unsuru olan “zamanı” kapsar. Bu zaman sürecinde tarihin diğer bir unsuru olan “insan” tarihin üçüncü unsuru olan “yer” de yaptıkları ile kendisi sorumludur. Bunun geçmişte yapılanları gayet iyi değerlendirip örnekler yani ibretler almamız gerekir.

Mesela Osmanlı tarihinde Kanuni döneminde yaşanan bir acı olay vardır. O da Şehzade Mustafa’nın acımasız şekilde öldürülmesi.  Ne yazık ki; tarihte ibret alınmamış olsa gerek bir de Şehzade Bayezit  ve ailesinin katl edilmesi yaşanmıştır.

Bilindiği üzere. Kanuni Sultan Süleyman’ın dört oğlu bulunuyordu. En büyük oğlu Mustafa Hürrem Sultan'dan değildi. Hürrem Sultan’ın kışkırtması ile kendisine karşı isyan hazırlığında olduğu inancına kapılan Kanuni Şehzade Mustafa'yı boğdurtmuştu. En küçük ve zayıf yaradılışlı olan Şehzade Cihangir ise bu olaydan çok etkilenmiş ve bir süre sonra vefat etmiştir. Şimdi tahtın iki adayı vardır. Hayatta kalanların en büyüğü ve tahta en yakın olan Bayezit ve Şehzade Selim.

Bu mücadelede sonucu Şehzade Selim’in adamlarından Lala Mustafa Paşa belirleyecektir. Aslında Lala Mustafa Paşa daha önce Şehzade Bayezit’in yanında bulunmuştu ve onun güvenini kazanmıştı. Şehzade Bayezit Lala Mustafa Paşa ile sürekli haberleşiyor ve bütün düşüncelerini yazmakta bir sakınca görmüyordu. Lala Mustafa Paşa bu durumdan istifade ederek onu daha fazla tahrik ediyor ve aldığı cevapları aynen padişaha aktarıyordu. Kanuni oğlunu uyaran bir mektup yazdı. Fakat mektup ona ulaşmadı üstelik mektubu getiren kişi öldürülüp suç Bayezit’in üzerine atıldı. Bayezit'in babasına yazdığı mektuplar yerine ulaşmıyor ve Lala Mustafa Paşa’nın eline geçerek yok ediliyordu.

Şehzade Bayezit’in kuvvet toplayarak kardeşi Selim üzerine yürümek istemesi sonunu hazırladı. Asi ilan edilen Şehzade Bayezit’in üzerine Sokullu Mehmet Paşa komutasında ordu gönderildi. Amasya'ya çekilmek zorunda kalan Şehzade Bayezit, Lala Mustafa Paşa tarafından büyük bir oyuna getirildiğini anladı. Babasından affını isteyen mektuplar yazdıysa da hepsi padişaha ulaşmadan Lala Mustafa paşa tarafından imha edildi: 

Bayezit pişman olduğunu babasına şöyle belirtecektir:

“MesEy seraser aleme sultan Süleymanum baba,

Tende canum canımın içinde cananum baba,

Bayezidina kıyar mısın benüm canum baba?  Bi-günahım, hak bilür, devletlü sultanum baba.

………………………………………………”.

Ama kanuni oğlunun bu yaptığı isyanın bir türlü hazmedememiş ve onu şöyle uyarmıştır:

Ey demadem mazhar-ı tuğyan u isyanım oğul

Takmayan boynuna hergiz tavk-ı fermanım oğul

Ben kıyar mıydım sana ey Bayezıd hanım oğul

Bigünahım dime bari tevbe kıl canım oğul

……………………………………………..”

Şehzade Bayezit’in artık kaçmaktan başka çaresi kalmamıştı. Dört oğlu ve askerleri ile hızla İran'a doğru yola çıktı. Hızla takip edildi. Hatta kendisini yakalamayıp kaçışına yardım eden Erzurum Beylerbeyi Ayas Paşa'da idam edildi. Şehzade Bayezit son kurtuluş ümidi olan İran'a sığındı. İran Şahı Tahmasp, Kanuni’den ve Şehzade Selim’den aldığı yüklü paralar karşılığında Şehzade Bayezit ve oğullarını Şehzade Selim'in adamlarına teslim etti. Çünkü Şah, Şehzade Bayezit’e onu öldürmeyeceğine ve Kanuni'ye teslim etmeyeceğine dair yemin etmişti. Böylece bu yemin aşılmış oldu.

Şehzade Bayezit ve oğulları 1561 yılında teslim alındıktan boğularak katledildiler. Artık Şehzade Selim’in önünde kimse kalmamış Lala Mustafa Paşa hedefine ulaşmıştır. Böylece kardeş katli yapmadan başa geçen Kanuni Sultan Süleyman’nı tarihte yaşanmış olaylar konusunda bilgilendirmeyenler ona iki evladını katlettirmiş, sağlığında üç kez evlat acısı yaşamasına sebep olmuşlardır. Şehzade Bayezit’e gelince kendisinin ve oğullarının cenazesi; Sivas’tın Yukarı Tekke Köyü Melik-i Acem Türbesi’nde yer almaktadır.

Her zaman söylüyorum tarihte ibret almak demek; gerek hayatınızın önemli dönüm noktalarında gerekse toplum hayatının dönüm noktalarında değişim yapmak ve kararlar almak için önce “geçmişi yoklayıp” sonra “şimdiki zamana” göre “geleceği değerlendirmekle olur.

Yoksa ; “tarihte keşke demek geç kalınmış demektir.” Çünkü; tarihin deneyi olmaz!..