İnsanlık tarihi çok garip ve sarsıcı olaylara şahit olmuştur. Bu ibret verici olaylardan biri de, İslam Tarihi’ne altın harflerle yazılan ve de akıllara durgunluk veren Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumundan 700 yıl önce O’na yazılmış bir mektuptur. Hicret'in gerçekleştiği sırada, Hz. Muhammed’e(s.a.v.), doğumundan 700 yıl önce yazılan bir mektup ulaştırıldı. Hz. Muhammed (s.a.v.), 700 yıl öncesinden emanet edilen bu mektubu yazanın da getiren habercinin de kim olduğunu biliyordu. Mektubu yazan, Hz. Muhammed'in(s.a.v.) kalacağı evi dahi 700 yıl öncesinden inşa etmişti. Bu mektup, Yemen Kralı Tubba tarafından yazılmış, altın mühürle mühürlenmiş ve Hz. Muhammed'e(s.a.v.) gönderilmiştir. Bazı kaynaklarda asıl adı Ebû Kerib Esad olan Tubba Sebe'de krallık yapmıştır. Rivayete göre, Ebû Kerib Esad bir defasında Mekke'de altı gün kalmış, bu esnada rüyasında Kâbe'ye örtü giydirdiğini görmüş, ertesi gün Kâbe'ye rüyada gördüğü kumaştan bir örtü giydirmiştir.

İkinci gece başka bir kumaştan örtü giydirdiğini görünce bu defa o kumaştan bir örtü yaptırmış, üçüncü gece başka bir kumaştan örtü giydirdiğini görünce aynı kumaştan başka bir örtü giydirmiştir. Bu sebeple Kâbe'ye ilk örtü giydiren kimse diye tanınmıştır.

Gerek Yahudi gerekse de Hıristiyan din alimleri, Tevrat ve İncil'deki bazı ayetlerden hareketle Arap bölgesinde "Ahmet" adıyla bir Hz. Muhammed’in.       (s.a.v.) geleceğini hep konuşa gelmişlerdir. Bu bilgi nesilden nesile aktarılmıştır. Hatta Yahudiler’in önemli bir kısmının gelecek son elçiyi beklemek için Medine'ye yerleştikleri bilinir. 400 Yahudi alimi bu nedenle Medine'ye geldi ve Medine'yi vatan edindi. Bunların torunlarından bir kısmı daha sonra Müslüman olarak "Ensar" adını aldı. Yani ensar içinde eskiden Yahudi kökenli olup da Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman edenler de vardı. Hz. Muhammed'in (s.a.v.) mücadelesinde sahabe olarak yanında yer edindiler.

Hz.Muhammed’in ( s.a.v.) doğumundan 700 yüzyıl önce Yemen hükümdarı Tubba, Medine'yi işgal için yola çıktı. Medine'ye geldiğinde oradaki Yahudi alimleri kendisiyle konuşup Medine'yi işgal etmemesi için onu uyardılar. "Medine korunmuş bir şehirdir. Orayı işgal edemezsin" dediler. Gerekçe olarak da "Son Hz.Muhammed’in(s.a.v.) Medine'ye yerleşeceği" bilgisini gösterdiler. Bu bilgi Tubba'nın dikkatini çekti. Yahudi alimlerle uzun uzun konuşup Hz.Muhammed’in(s.a.v.) geleceği hakkında bilgi aldı. O denli etkilendi ki Medine'de Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yerleşmesi için bir ev bile yaptı. Kendisine bilgi veren bu din adamlarına da birer ev ve cariye verdi. Sonra da uzun bir mektup yazdı. Mektubu altın mühürle mühürleyip bu bilginlerden en güvendiğine teslim etti.

Tubba bu mektubu teslim ettiğinde şöyle vasiyet etti:“Ben bu peygamberin hangi asırda geleceğini bilmiyorum. Her biriniz kendi çocuğuna bu mektubu ulaştırsın. Nesilden nesile aktarılacak bu mektup mutlaka o peygambere ulaşacaktır.”

Tubba mektubu teslim ettikten sonra Yemen'e geri döndü. Ama kalbi ve aklı Medine'de kaldı. Mektup nesilden nesile, elden ele dolaşırken bir denildiğine göre vesile ile bu alimlerin birisinin torunu Eyüp Sultan'a ulaştı. Eyüp Sultan bu mektubu sakladı. Hz. Muhammed'in(s.a.v.) Mekke'den çıkıp Medine'ye geleceğini duyunca da heyecanlandı ve mektupta adı geçenin Hz. Muhammed(s.a.v) olduğunu anladı. Güvendiği adamlardan birisi olan Ebu Leyla'ya bu mektubu verip şöyle dedi: "Yola çık. Hz. Muhammed'i(s.a.v.) yolda yakala. Bu mühürlü mektubu O'na teslim et. Böylece görevimizi yerine getirelim." Eyüp Sultan, bu mektubu gönderdiğinde, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) kendisine misafir olacağını elbette bilmiyordu.

Ebu Leyla isimli Medineli, mektubu Hz. Muhammed’e(s.a.v.) ulaştırmak için yola çıktı. Süleym kabilesinin güvenilir mensuplarından birisi olan Ebu Leyla hicret yolculuğundaki Hz.Muhammed’i(s.a.v.), Medine'ye gelmeden buldu. Yolda Hz. Ebu Bekir'le karşılaştı. Ve Hz. Ebu Bekir'le konuşmaya başladı. Henüz adını, nereden geldiğini ne için geldiğini söylememişti. İkisinin konuştuğunu gören Hz. Muhammed(s.a.v.), Ebu Leyla'ya adıyla hitap etti; "Sen Ebu Leyla mısın?" buyurdu.

Ebu Leyla şaşkınlık içinde "evet" dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) devam etti: "Tubba'nın bana yazdığı mektubunu ver." Ebu Leyla'nın hayreti daha da arttı. Hz. Muhammedi’e(s.a.v.) : "Beni nasıl bildiniz, adımı nereden bildiniz. Bu gizli mektubu nasıl bildiniz?" deyince Hz. Muhammed (s.a.v.) cevap buyurdu: "Ben Allah'ın Peygamberiyim. Ben Muhammedim." Ebu Leyla mektubu Hz.Muhammed’e(s.a.v.) teslim etti. Hz.Muhammed(s.a.v.) mektubu okuması için Hz. Ebu Bekir'e uzattı. Hz. Ebu Bekir mektubun mührünü söktü ve içindekini okudu.

Tubba'nın milattan 200 yıl önce yazdığı yedi asırlık mektup şöyleydi: "Şehadet ederim ki Hz. Ahmed Allah'ın Peygamberi’dir. Şayet ömrüm olur da O'na ulaşırsam O'nun yardımcısı veya amcasının oğlu gibi olurum. O'nun yanında yer alırım. O'nun düşmanlarıyla savaşır, yükünü hafifletirdim."

Mektup 700 yıl önce yaşayan bir kralın imanını konu alıyordu. Gözünün önündekini göremeyen Ebu Leheb ve benzerlerinin hali ile 700 yıl öncesinden Hz. Muhammed'i(s.a.v.) gören bu kişi arasındaki fark ne kadar büyüktür. Tubba 700 yıl önceden imanını ilan ediyordu.

Bu mektubu dinleyen Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu. "Sakın Tubba'ya küfretmeyin. Sövmeyin. O bir mümindir. Selam Tubba. Aramıza hoş geldin." (Semhudi, Vefaul Vefa, I, 188- 189; İbn Kuteybe, el-Mearif; İbn Asakir, III, 334-335)

Kaderin çok garip bir cilvesidir ki, Hz. Muhammed'in(s.a.v.) Medine'de 7 ay boyunca misafir olarak kaldığı Eyüp Sultan'ın evi, tam 700 yıl önce Tubba'nın Hz.Muhammed(s.a.v.) için inşa ettiği o evdi. Hz.Muhamned'den(s.a.v.) 700 yıl önce inşa edilen o eve gelecek ve haberi olmadan o evde misafir kalacaktır. Yüce Rab’ımızın o kadar garip ve hikmetli işleri var ki, hangi insani hesap veya proje bu hesabı hesap edebilir (sorularlaislamiyet.com).

Bakınız Yunus Emre’nin deyiş bu güzel olaya ne de güzel uymuş: 

Yunus neyler iki cihan sensiz,

Sen hak Peygambersin şeksiz şüphesiz,

Sana uymayanlar, gider imansız,

Adı güzel, kendi güzel Muhammed.