Tam yargı davaları; temel olarak idarenin bir eylemi (ihmalinde de olabilir) ve bu eylemine bağlı olarak bir zarar meydana gelmiş olacaktır.

Bu dava türleri; 

- İdarenin herhangi bir işlemi, eylemi veya ihmali nedeniyle zarara uğrayan kişinin maddi ve manevi zararının tazmini amacıyla açtığı bir idari dava türüdür

- İdarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir. 

- İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. 

- İdarenin herhangi bir işlemi, eylemi veya ihmali nedeniyle zarara uğrayan kişinin maddi ve manevi zararının tazmini amacıyla açtığı bir idari dava türüdür. 

- İdare aleyhine açılan özel hukuktaki tazminat veya alacak davasına benzer bir idari dava olarak nitelenebilir.

- İdari işlemden kaynaklanan bir zararın tazmini istemine dayanıyorsa iptal davası ile birlikte açılabileceği gibi, iptal davasının kesinleşmesinden sonra bağımsız bir dava olarak da açılabilir.

- İdare hukukunda tam yargı davasının işlevi, idarenin işlem ve eylemleriyle kişilerin mallarına veya parasal değerlerine verdiği zararların giderilmesi olarak açıklanmaktadır

İdare hukukunda genel olarak iki tür sorumluluk vardır. Bunlar kendilerini; kusurlu ve kusursuz sorumluluk şeklinde gösterirler.

İdarenin “hizmet kusuru” (kusurlu sorumluluk) nedeniyle tazmin yükümlülüğü,

İdarenin “kusursuz sorumluluk” ilkeleri gereği tazmin yükümlülüğü

Tam yargı davasında mahkeme öncelikle dava konusu zararın gerçekleşmesinde idarenin “hizmet kusuru” olup olmadığının araştırmalıdır. 

İdarenin zararın gerçekleşmesinde hizmet kusuru olmadığı tespit edildiğinde, “kusursuz sorumluluk” ilkeleri gereği idarenin sorumlu tutulup tutulmayacağı mahkeme tarafından değerlendirilir. 

Mahkeme, tam yargı davasında maddi veya manevi tazminata hükmederken idarenin sorumluluk nedeninin hizmet kusuru ile kusursuz sorumluluk nedenlerinden hangisine göre karar verdiğini gerekçesinde mutlaka açıklamalıdır.

Uğranılan zararın tamamen zarar görenin veya üçüncü kişinin kusurundan kaynaklanması halinde idarenin tazmin sorumluluğu yoktur. Çünkü, bu durumda yürütülen kamu hizmeti ile zarar arasında nedensellik bağı kurulamamaktadır. 

Hizmet kusuru;

- Kusursuz sorumluluk ilkelerinden hareketle idarenin hukuken sorumlu kabul edilebilmesi için hizmet ile zarar arasında nedensellik bağı şarttır. 

- İdarenin işleyişinde veya yerine getirdiği kamu hizmetinde eksiklik, ihmal veya gecikme yaşanmasıdır.

- Kamu hizmetinin organize edilmesi ve işleyişi ile ilgilidir. Kamu hizmeti eksik veya kötü yerine getirilmekte veya bu faaliyet hizmet icaplarına uygun değilse, idarenin kamu hizmetini kusurlu yürüttüğü kabul edilir. 

- Kamu görevlisinin görevini ifa ederken görevi sebebiyle meydana gelen tüm kişisel kusurları “görev kusuru” kapsamında hizmet kusuru oluşturur.

Kusursuz sorumluluk;

- İdarenin sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurunun aranmadığı, meydana gelen zarar ile idarenin eylem veya işlemi arasındaki nedensellik bağının ispatlanmasının yeterli görüldüğü bir sorumluluk halidir.

- İdarenin daha çok tehlikeli veya risk içeren faaliyetleri için kabul edilmiştir. 

Saygıyla