Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, bundan tam 11 yıl önce Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi olarak bir televizyon kanalının yılbaşı programında dile getirmiş olduğum bazı bilgileri sizinle bir kez daha paylaşmak istiyorum. 

Ülkemizin yaklaşık 25 milyon kişinin alkol ile samimiyetini dile getiren ve oldukça acı gerçeklerini yansıtan söylemimin dışında ayrıca bu konuyu daha da dramitize eden yazı yazmış ve başlığını, “Yılbaşı olmasın, gözyaşı” olarak atmıştım. Evet, kısmetse tam bir hafta sonra yılbaşını idrak edeceğiz. Haftalık yazımın Salı gününe gelmesi nedeniyle bu yazımı sizler için önceden hazırlamak gereğini duydum. Yani su testisi kırılmadan bilgileri sizler ile paylaşmak istedim. 

Şöyle ki, her yılbaşı akşamı ve sonrasında göze çarpan tüm sıkıntıların aynen devam ettiği, hatta daha da arttığı görülmektedir. Yani anlayacağınız eski hamam eski tas. Sadece tellaklar biraz (!) değişmiş gibi.

Bu yazımda da bazı bilgileri güncelledim. Ancak yazımın başlığını aynen bıraktım. Allah nasip eder de gelecek yılda da yaşıyorsam ve de seneye bu konuya ilişkin bir şeyler yazacaksam, yine aynı başlığı atmayı düşünüyorum. Gerçekten de görüyoruz ki, gerek mide fesadı olunması yönünden, gerekse alkol tahribatı yönünden, yılın sonu ve başı tam bir gözyaşı seline dönüşebilmektedir.  Evet,  geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da, kötü talih, yıllardır olduğu gibi yine maalesef tecelli edecek ve yüzlerce aile içki nedeni ile mağdur duruma düşecek ve bizleri telafisi mümkün olmayan sıkıntı dolu duygulara boğacaklardır. 

Yaklaşık bir hafta sonra 2018 yılı sona erimiş ve 2019 yılını idrak etmiş olacağız. Peki, bu yıl da Pazartesi akşamı neler olacak, veya neler yaşayabileceğiz? Bu sorunun cevabını vermek için müneccim olmaya hiç gerek olmadığını düşünüyorum. Tabii ki yine bazı insanlarımız bu çok önemli (!) geceyi istiap haddini aşacak şekilde alkol tüketerek geçirecektir. Çarşamba sabahı, yine bildik gazete ve medya haberlerine şaşırıp(!) kalacağız. 

“İçki şişede durduğu gibi durmayacak, yılsonu akşamında, sağlıklı, güle oynaya bir şekilde içki masasına oturan kişiler ilerleyen saatler sonrası, sabaha karşı, yapmış oldukları gaflara ilaveten, bulanık şuur ve sarhoş şekilde yola koyulacaktır. Bir fizyolog olarak bunun aksini düşünmek ve de söylemek asla mümkün değildir. Kurunun yanında yaş da yanar misali birçok masum vatandaşlarımız da trafik canavarından maalesef nasibini alacaklardır. 

Yıllardır bir Hekim, Yeşilay ve Bağımlılıklara Hayır Derneği Yönetim Kurulu üyelikleri yapmış bir kişi olarak haykırmaktayım. “İçeceksen direksiyona geçme, direksiyona geçeceksen içme”. Eğlenceye verdiğin o kadar paraya ilaveten, bir bahşiş parasına kıy ve evine taksi tutarak git. Hem kendi, hem de yanındakilerin, hatta trafikte masum bir şekilde seyredenleri canından etme. Son yıllarda dünya ülkeleri gidişattan dersler alıp, alkol bağımlılığına karşı gerekli önlemlerini alırken, ülkemizde alkol tüketimi hızla artmaktadır. Biliyoruz ki dünyada yaklaşık 2 milyar kişi alkol tüketmekte, bunların 76 milyonu bağımlı ve tedaviye muhtaç kişiler olup, bunların 1.8  milyonu tedaviye cevap veremediklerinden yaşamlarını yitirmektedirler. 

Avrupa’da durum daha vahim olup, ortalama alkol tüketimi, dünya tüketiminin tam 2 katıdır. Ayrıca ölüme neden olan risk grupları arasında ise, sigara ve yüksek tansiyondan sonra 3. sıradaki başköşeye yerleşmiştir. 

Ülkemizde ise alkol alma yaşının 11‘e inmesi ve hızla yayılma riskinin yüksek oluşu hayli korkutucudur. Şöyle ki; 2007 yılında alkollü içecek tüketimi yaklaşık 920 milyon litre iken, 2008 yılında ise 1 milyar 100 milyon litreye ulaşmıştır. Yani tam %20’lik bir artış söz konusudur. Gençlerimiz de maalesef büyüklerinden hiç de geri değiller. 

Ülkemizde 15 yaş ve üzeri kişilerde yapılan araştırmaya göre, kişi başı saf alkol tüketimi 1 litreyi hayli aşmıştır. Daha beteri, İlköğretim öğrencileri arasında yapılan araştırmada karşımıza çıkmaktadır. Bu araştırma sonuçlarına göre, en az bir kez alkol kullananların oranı %15’in üzerindedir. Orta Öğretimde ise yaşamı boyunca en az bir kez alkol kullananların oranı ise %50 civarındadır. Son 1 ay içinde içenler de ise bu oran % 16.5 dur. 

Peki, üniversiteli öğrenci kardeşlerimiz bu konuda ne düşünüyorlar, daha doğrusu ne durumdalar? Tabiri caiz ise al birini vur ötekine! Onlarda ise alkol kullanım sıklığı %50 civarındadır. Bu işle her daim iştigal (!) edenlerin oranı ise % 30’ları bulmaktadır. 

Arkadaş baskısı, sosyal yapı, aile durumu ve psikolojik nedenlerin büyük ölçüde etkilediği içkiye meyil, yılbaşı, çeşitli günler ve partilerde tüketim had safhaya ulaşmaktadır. 

Sağlığımızı tehdit eden, bağımlı kılan, aile düzenimizi bozan, büyük ölçüde mali ve manevi yıkıma neden olan bu illet ile ilgili bu konuyu tüm içici kardeşlerime bir kez daha hatırlatmayı vicdanen bir borç biliyorum. 

2019 yılının tüm insanlara sağlık, mutluluk getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum.