Saygıdeğer Önce Vatan okurlarım, bu yazımda sizlerle, Türk mutfağının vaz geçilmezi fasulye ile ilgili önemli bulduğum bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. Bu önemli besin kaynağımızdan oluşan yemeğimizin pilav ile yapmış olduğu muhteşem koalisyon ise halkımız tarafından milli yemek olarak takdir görmekte ve her daim sofralarında yer almaktadır. Ayrıca,“ Kendini kuru fasulye gibi nimetten sayma” sözünün ne derece haklı söylenmiş olduğunu yazımın sonunda sizler de anlayacak ve bana hak vereceğinizi ümit ediyorum.
Evet, fasulye hem yaz aylarında taze hem de kış ayrında kuru fasulye olarak tüketilmektedir. Bu değerli besin kaynağı, sodyum, potasyum, demir, magnezyum, protein gibi mineraller açısından zengin olması nedeniyle vejetaryenler tarafından et yerine tüketilmektedir. Fasulyenin besleyici özelliğinin yanında güçlü antioksidanlar arasında olduğu için bağışıklık sistemini de güçlendirmektedir. Fasulye A, C, D, B6 ve B12 vitaminleri açısından oldukça zengin sayılmaktadır. Bunların yanı sıra 100 gram kuru fasulyede 329 kalori bulunmakta, bu da ne kadar enerji yüklü olduğunun kanıtıdır. Aynı zamanda lifli bir gıda maddesi olduğu için de diyetlerde önemli bir yere sahiptir. Fasulye, neredeyse hiç kolesterol içermediğinden kalp ve damar tıkanıklığı olan hastaların beslenmelerinde de önemli bir yere sahiptir. Diyetisyen arkadaşlar, haftada 2-3 kez, birer tabak kuru fasulye tüketilmesinin yararlı olacağını ifade etmektedirler.
ABD’nde gıda ürünleri konusunda yürütülen araştırma sonuçlarına göre, baklagillerin önemini bir defa daha ortaya çıkarılarak, baklagillerin kalp rahatsızlıklarını büyük oranda önlediği tespit edilmiştir. Bilim insanları, yaklaşık 15 yıldan beri baklagillerle kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyi tespit etmek için, 10 bin kişiyi kapsayan titiz bir çalışma yürütülmüş ve bu araştırmadan elde edilen sonuçlara göre haftada en az dört kez fasulye, nohut, soya, bezelye, mercimek, barbunya ve bakla gibi gıda maddelerinden birini tüketen kişilerin kalp hastalıklarına yakalanma riskinin, yeteri kadar baklagiller tüketmeyenlere oranla %19 daha az olduğu sonucuna varılmıştır.
Güçlü bir antioksidan olarak sindirim sistemi sağlığını koruyan fasulye, sindirim sisteminde bulunan hücrelerin kanserojen maddelerden ve serbest radikallerin etkisinden korumaktadır. Önemli miktarda K vitamini içeren fasulye bu özelliği sayesinde oksidatif stresten hücreleri koruyarak sindirim sistemi sağlığının kanser gibi tehlikeli hastalıklara yakalanma riskini azaltmış olmaktadır. Bunun yanında fasulyenin içerdiği K vitamini sinir sistemi ve beyin için çok yararlıdır. Fasulyenin diğer bir yararı, içerdiği lifler ile metabolizma hızının dengelenmesini sağlamasıdır. Bu özelliği, kalın bağırsaklarda diyet lifi fermantasyonuna yardımcı olmakta ve sindirim sisteminde bulunan yararlı bakterilerin sayısını çoğaltmaktadır. Ayrıca, sağlıklı bağırsak hareketlerinin kolon kanseri riskini azalttığı bilinmektedir. Fasulyenin bağırsak hareketlerini önemli oranda arttırdığı için kolon kanserine yakalanma riskini önemli ölçüde azaltabileceği konusunda bilim insanları hemfikirdirler. Yemek sonrası yapılan aktiviteler ve yürüyüşler nasıl ki kan şekerini düşürüyorsa, fasulye de kan şekerini düşüren ve de protein açısından zengin bir besin kaynağı olarak önemlidir.
Bunlara ilaveten söylemek gerekirse günümüze kadar süre gelen bilimsel çalışmalar sonucunda fasulye çeşitlerinin sağlık açısından elliden fazla faydasının olduğu tespit edilmiştir. Şöyle ki, demir açısından zengin olan fasulye, genel anlamda bünyede enerjiyi arttırmaya yardımcı olmakta, vücudunuzun metabolizma ve enerji üretimi için de çok gereklidir. Manganez açısından da oldukça zengin olan fasulye, organların ihtiyacı olan gerekli enerjiyi de sağlamaktadır. Keza protein açısından da oldukça zengin olan fasulye bu bağlamda et ve süt ürünlerine rakip bir bitkisel besin kaynağı olarak vejetaryen kişilerce önemli bulunmaktadır. Folat, manganez ve kalsiyum açından da zengin olan fasulye kemiklerin sağlığını korumanın yanında kemik erimesi gibi hastalıklara karşı da yararlı olmakta, homosistein düzeyini korumaktadır. Ayrıca kemik ve kalça kırığı riskini büyük oranda azaltmaktadır. Bununla birlikte fasulyenin içerdiği bazı bileşenler karaciğerde kolesterol düzeyini dengelemeye yardımcı olmakta ve bu bileşenler, asitlerin seviyesini dengeleyen yağ asitleri oluşturarak kötü kolesterolün oluşmasına da engel olmaktadır. Fasulye ayrıca düşük glisemik indeksli karbonhidrat içermekte, bu özelliği fasulyeye diyabet riskini önlemek için yardımcı olur anlamına gelmektedir. Fasulyenin içermiş olduğu elementler özellikle DNA ve RNA sentezi için yararlıdır. Bu özelliği sayesinde arterlerde homosistein düzeyini düşürmek ve kalp hastalığı riskini azaltma da önemli rol üstlenmektedir. Bu değerli besin kaynağı aynı zamanda anti kanser özelliklerini içeren antioksidanlar açısından oldukça zengin olup, vücutta bulunan serbest radikallerin etkisini azaltmak suretiyle, başta kanser olmak üzere birçok kronik hastalığa neden olan sağlıksız unsurların ortadan kalkmasını da büyük oranda sağlayabilmektedir. Bunun yanında beyin ve zihin sağlığına da oldukça yararlı olup, beyin hücrelerinin sağlığını koruyan tiamin açısından da zengindir.
Sağlıklı, mutlu günler diliyor, saygılar sunuyorum.