GİRİŞ

Günümüzde çoğu kimsenin evde oturduğu, 65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağı ve 20 yaş altının sokağa çıkma yasağı olduğu zor bir dönemde okumanın gerektiği anlaşılmaktadır. Yirmi yaş altı kimseler öncelikle öğrenciler ve yeni iş hayatına atılan ve bedenen çalışanlardır. Bunlar evde oturunca kaynayan kanlarını motive edecek bir etkinlik gerekir. Evlerinde herkes imkanları doğrultusunda etkinlik yapmak zorunda kalmaktadırlar.

Spor dünyası ise iki bölümdür. Amatör sporlar ve profosyonel sporlar. Profosyonel sporlar endüstriye, spor sanayisine dönüşmüştür. Üst düzey devlet görevlileri dahil, yöneticiler, çalıştırıcılar profosyonel olarak spor alanında spor yapmak değil çalıştıkları gibi bunlar sadece profosyonel oyuncuları harekete geçirme, yetiştirme, organize etme, barındırma ve yaptıkları spor ile seyircilere güzel temeşalar sunma, heyecanlar yaratma ve bunun sonucunda başarıya göre daha iyilerini elde etme sonuçlarını elde ederler. Bunlar temaşa sanatı içerisinde değerlendirilir, gerek canlı gerek yayın yoluyla tüm seyirci kitlesine ulaşırlar. Ancak bir de amatör sporlar vardır. Bunlar genelde para harcayan yöneticiler ve para almayan hocalar ve amatör sporculardan oluşur. Devlet bunlar için de ön ayak olur. Teşkilanlanmalarına yardım eder. Her il ve ilçede spor yöneticileri ve görevlileri atar. Onlar da devletin kendilerine verdikleri çok az imkânlar ile taban vatandaşa ulaşıp onların içinden amatör sporcu yetiştirmeye çalışırlar. Emekleri genelde hiç görülmez ama inanılmaz uğraşıları vardır ve devletin tüm imkânlarını bulundukları yerlerdeki sporculara aktarmaya yeni sporcular yetiştirmeye çalışır. Bunun yanısıra spor federasyonları da amatör branşlar oluşturur ve bunları organize eder ama spor organizasyonları federasyonlara ve devlet spor birimlerine aittir. 

Sonuçta ortada spor yapanlar ve spor yapanlara hizmet edenler vardır. Bu çalışmada bunlar bilimsel olarak ele alınacaktır. 

SPOR VE ENDÜSTRİ

Sporun temel sorunları ve çözüm yolları kitabımızda, spor nedir, neden spor yapmalıyız, ülkemizde ve dünyada spor, herkes spor yapmalımı, sporun sosyal faydaları gibi konuların yanında, sporunun temelinde yatan sorunlar sporu yönetenlerden mi, tesislerden mi, eğitmenlerden mi, yanlış sporcu seçiminden mi kaynaklandığını irdelemeye çalışacağız.

Teknolojik ve ekonomik gelişmeler spor kavramını farklı yönlerden etkilemiştir. Özellikle gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerin her birinde spor; büyük bir endüstri haline dönüşmüştür. Dolayısıyla bireylerin spora bakış açısında da önemli değişiklikler meydana gelmistir. Ekonominiyle bu kadar iç içe giren sporda yeni sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Büyük ekonominin döndüğü spor alanında sorunların önüne geçmek, ekonominin değil, sporun konuşulmasını sağlamak öncelikle devletin, daha sonra diğer paydaşların görevidir. 

Spor bireyin enerji kullanımına bağlı hormonal dengesini sağlar, kas kuvvetini zinde kılar, bilişsel ve psikolojik gücünü artırır. Çocukluk döneminden başlayarak yasamın genelinde uygulanan sportif etkinlikler sporun bir “yasam biçimi” haline gelmesine imkan sağlayabilir. Küçük yaşlarda spora başlayan çocukların toplum içerisinde arkadaşlık bağlarının kuvvetlendiği, çocukluk ve gençlik dönemlerinde özdeşleşme sorunlarına kolay çözümler bulduğu söylenebilir. Spor sayesinde çocuk, bir amaç uğruna çaba harcamayı, bunun için iradesini kullanmayı, yenme ve yenilme duygusu ve dayanıklı olmayı öğrenir. Bunun yanında spor; basarının çalışma ile olabileceğini öğretirken, başarıya ulastıkça çevrenin ilgisini ve beğenisini kazanma noktasında çocuğa imkân sağlayacaktır. Spor sayesinde çocuk, kendi yeteneklerini tanır ve kullanmasını bilir. Dolayısıyla spor, çocuğun büyüme çağında önüne çıkan engelleri aşmada en önemli yardımcılardan biridir. Aileler çocuklarını spora başlatırken, çocuğunun yapısına uygun spor dalını seçmelidir.

Sporda üst düzeyde başarıya ulaşabilmek çocukların spor yaşamına erken başlaması ile sağlanabilir. Çocukların gelecekte elit sporcu olabilmeleri yetenek seçiminin doğru yapılması ve branşlara zamanında yönlendirilmelerini gerektirir.

Bu nedenle spora yönlendirmede çocuğun bilişsel, duygusal, çevresel, kişilik, fiziksel ve sosyal özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.

Çocuğun sosyal ve duygusal davranışlarını geliştirmek anne ve babanın en önemli görevleri arasındadır. Çocuğu kişisel ve sosyal olgunluğa eriştirecek en mükemmel müessesenin aile olduğu unutulmamalıdır. Çocuk ailesinden gördüklerini, öğrendiklerini hayatın normal akısı içinde kavrar, doğruyu ve yanlışı deneme yoluyla bulur. Bu nedenden dolayı çocuğun eğitiminde aileye büyük görevler düşmektedir.