FIFA’nın Kasım 2002 tarihinde nihayet, CAS yetkisini tanıyan kararından ve bu hususu statüsüne koyduğu hükümlerle tescil etmesinden sonra, Mahkemenin hakemler listesine, FIFA tarafından bildirilen yeni bir, futbolda ihtisas sahibi hakemler listesi ilave edilmiştir. Ancak herhangi bir futbol ihtilafında ve FIFA’ya karşı başvuruda bu listeden hakem seçme zorunluluğu bulunmayıp, genel listede bulunan hakemler arasından da seçim yapılabilir.
Birinci derece tahkim veya temyiz tahkimi başvurusunun yapılması sonrasında, davalı taraf bir savunma layihası gönderir. Daha sonra replik ve duplik teatisi yapılır. Sonrasında taraflar delillerini sunmak, tanıklarını dinletmek ve savunmalarını yapmak üzere duruşmaya çağrılırlar. Bu noktada, önemle vurgulamak istediğimiz “ sürelere “ aşağıda işaret edeceğiz.
Tarafların sözleşmesinde, ilgili federasyonun veya teşkilatın mevzuatında özel bir başvuru süresi belirtilmemişse, temyiz süresi, kararın tebellüğ tarihinden itibaren “ yirmibir  gün “ dür. Özel temyiz süresine bir örnek vermemiz gerekirse, UEFA Statüsünde bu sürenin “on gün“ (madde 60) olduğunu belirtmek isteriz. CAS’ın tahkim kararı ise, ilk başvuru tarihinden itibaren, bütün usul hükümleri ve duruşma gerçekleştirilerek, “en çok dört ay sonunda“ taraflara, gerekçeli olarak, bildirilmelidir.
CAS yargılamasında, şayet taraflar arasında özel bir anlaşmaya varılmamışsa, genelde İsviçre hukuku uygulanmaktadır. Bu bağlamda, CAS, İsviçrede kurulu bulunduğundan, bu ülkede bulunan diğer bütün Tahkim Kurulları gibi İsviçre Federal Mahkemesi denetimine tabidir. Diğer bir deyişle bir CAS kararına karşı İsviçre Federal Mahkemesine temyiz başvurusunda bulunulabilir. Bu başvuru bazı çok sınırlı nedenlerle yapılabilir; bunlar: yetkisizlik, bazı temel usul kurallarını ihlal (savunma hakkının sınırlanması gibi) ve kamu düzenine aykırı karar verilmesi gibi hususlar olabilir. CAS Kararlarına karşı İsviçre Federal Mahkemesine başvuruların sayısı son derece azdır. Bunlar 1993, 1996, 1998, 2000 ve 2003de birer kez olmak üzere günümüze kadar beş kez gerçekleşmiştir. Bu, İsv. Fd. Mahkeme önünde CAS’a karşı temyiz girişimlerinde verilen kararlardan ikisi CAS ile ilgili önemli hukuki anlamlar içermekte olup; bir karar ise doğrudan CAS’ın dopingle ilgili bir kararının Temyizi ile ilgilidir. Başvuruların hepsinde de CAS kararı onaylanmış ve aleyhindeki temyiz talebi reddedilmiştir. Teorik olarak belirtmeliyiz ki, İsv. Fed. Mahkemesine, başvuru sonrasında, iç hukuk yolları tüketilmiş olduğundan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat yolu açık bulunmaktadır. Ancak uygulamada henüz, spor alanında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine böyle bir başvuruda bulunan olmamıştır.
CAS’a başvuru kural olarak, daha önce alınmış olan kararda yürütmeyi durdurmaz; ancak, başvuruda bulunan taraf yürütmeyi durdurma talebinde bulunmuşsa, CAS Tahkim Dairesi Başkanı öncelikle, heyet hakemlerinin seçilmesini beklemeksizin, istenilen durdurma veya tedbir hakkında bizzat karar verir ve taraflara bildirir.
CAS’ın verdiği yargı kararı nihaidir ve taraflara tebliğinden itibaren mecburidir. İnfazı, yabancı tahkim kararlarının tanınması ve uygula- ması hakkındaki, 125’den fazla ülkenin (Türkiye’nin de) onaylamış bulunduğu New York Sözleşmesi uyarınca yapılmaktadır.
CAS’ın işleyişi ve kararlarının nitelikleri hakkında bu temel bilgileri verdikten sonra, çok kısa şekilde uygulamaya yönelik bazı bilgileri de belirtmek istiyoruz:
CAS, kuruluşu sonrasında, 1986 yılından itibaren 550 dava dosyasına bakmıştır. Ancak bunların 410 tanesi 1996 yılı sonrasına aittir. 1986da başvuru sayısı 2 iken, 2000 yılında 76 olmuştur. Bu sayılar son yıllarda CAS’a başvuruların ne denli arttığını gösterir. Görev yaptığı Olimpiyat ve diğer ad hoc yargılamalarda toplam 34 başvuruyu sonuçlandırmıştır. CASa yapılan başvuruların konularına göre dağılımı ise % 40 doping, % 10 takıma seçilme, % 30 sözleşme ihtilafları ve % 10 da çeşitli konulardadır.
C.A.S.’ın Temyiz Yargısı olarak işlemeye başlaması 1991 yılına aittir. Bu yılda ilk kez Uluslararası Binicilik Federasyonu (FEI) statüsüne, C.A.S.ın tahkim muhakemesi yetkisini kabul eden, ona bu yetkiyi tanıyan bir hüküm koymuştur. Bu suretle C.A.S., FEInin organlarının aldığı kararlarının temyiz edilebileceği bir merci haline gelmiştir. Uluslararası Binicilik Federasyonunun bu kararını birçok başka federasyon da takip etmiş ve, 1997 yılı sonunda bu yetkiyi tanıyan uluslararası federasyonların sayısı 22’ye ulaşmıştı. Bu sayı 2000 yılında 33 Olimpik spor uluslararası federasyon ve on kadar olimpik olmayan spor federasyonun tanıma boyutuna ulaşırken, 2003 yılında hem FIFA (futbol) hem de IAAF (atletizm) federasyonlarının da C.A.S. yargı yetkisini statülerine almalarıyla artık tam bir evrenselliğe ulaşmıştır.
CASın doping konusunda verdiği kararların çokluğu, bu alanda sağlam bir içtihat oluşmasına neden olmuştur. Özellikle, sporcunun objektif sorumluluğu, ispat yükünün kime ait olduğu, dopinge uygulanabilecek cezaların nitelikleri ençok öne çıkan konulardır.
CASda temyiz kararları gizlilik zorunluluğu taşımaz; ancak, yayınlanan kararların çoğunda ilgili gerçek kişilerin isimleri gizlenmiş olduğundan biz de burada aynı gizliliğe uyacağız.
(Devam edecek)